her "toplum" kendi ayrımlarını, kendi sınıflarını yaratır.
bir toplumu, diğer bir toplumun kriterleriyle ve/veya algılarıyla yargılamak/sınıflandırmak, ilkokuldan beri bildiğimiz bir benzetme ile, "elmalar ile armutları toplamak"tan başka bir şey değildir, hatadır.
iki toplum birbrinden etkilenebilir, birbirlerine bir şeyler verip, diğerinden bir şeyler alabilir. türkiye'deki internet toplumu ve internet-alakasız toplum da aynen böyle iki toplumdur. nasıl ki ben çıkıp futbol yorumu yapmıyorsam, hıncal uluç'un da gelip sözlüğe entry girmesi, çok beklenen bir olay değildir.
ancak hıncal uluç'un söyledikleri, sözlükte yer bulabilir; sözlükte yazılanlar hıncala ulaşıp, telegol'de karşımıza çıkabilir.
bu bağlamda, internet elitinin internet avamından kaçışı ile, internet-alakasız elitin, aynı kitlenin avamlarından kaçışı birbirine benzeştirilebilir en makul şekilde.
bir de güzel söz var,
kişi kendini bilmeli diye. bunu pek beceremiyoruz. güzel kadınlar güzelliklerini, zeki insanlar zekalarını, entelektüel insanlar birikimlerini vs vs kabul etmeyi bilmiyorlar. sanki bir insana elit olduğunu söylemek ona hakaretmiş gibi algılanıyor
omurilik tepkiselliği çerçevesinde, toplumsal "nck nck" efektleriyle.
herkes kendini, çapını bilse ne güzel olacak her yer.