yeryuzundeki acik ara en tehlikeli ve yikici yonetim turu.

bir hikaye vardir, bir kova dolusu yengec ile ilgili. kimi yengec, kovadan kacmaya calisir, diger yengecler ise onlarin bacaklarini kaparak buna izin vermezler, ve hepsi futursuzca kovada debelenmeye devam eder.

avam diktasi, bu hikayenin, devlet bazinda uygulanmasidir. yani farkli kollarda etkinlik gosterse de, devletin asil gorevi, her turlu kendini gelistirip, avamdan bir tik ustun olabilme potansiyeli dahi gosteren kisileri ezmesi, ayaklarini kaydirmasi, bastirmasidir, ayni zamanda avami yuceltmesi, vergi gibi araclar araciligiyla onlara asalak hayati sunmasidir.

nazizmin sembolu nasil gamali hac ise, komunizmin sembolu nasil orak cekic ise, avam diktasinin sembolu de ekmektir.

bu dünya güçlü kötülerin yönetiminde. avamlarsa onların getir götürünü yapıyor. konuyu saptırmayın.

günlük hayatımızda iliklerimize kadar hissettiğimiz diktadır. ayağınızı sakatlayan kaldırımdan, evladınızın öğretmenini vuran zarganalara, hastanede hekime çemkiren google doktorlarına, normal bir ülkede ilkokul diploması bile alamayacak suv sahibi ihaleci kocanın lümpen karısına, kafasına göre kart komisyonu belirleyen toprağa gömsen tükürecek esnafına, kamu kurumuna gittiğinizde yüzünüze bile bakmaya tenezzül etmeyen seçilerek atanmış memuruna, üniversitesine v dağın başındaki yurduna, taksicisine, dolmuşçusuna ona buna şuna gözünüzü kapatmadığınız her görüntüde bu avam diktasını dayatıyorlar ve hayatımızı bu aralıkta bu kalitede sürdürmemiz gerektiğini emrediyorlar. enteresan olanı, hiçbir inanç sistemini vasatı övmeyişi ama bunlar vasatı kalkındırıp layık olanı tarumar ediyorlar.

güneş batıdan doğmadıkça bundan vazgeçmeyecekler.

dikta gün geçtikçe dozunu arttıyor, içtiğiniz biradan tutun çaya kadar her şeyi ve herkesi vasatlaştırarak kendileştirmek için adeta bir kanser kararlığında çalışıyor. tanrı, bu diktanım farkında olan aklı hür bireylere, vatanperverlere sabır ve ışık versin.