bir kaç zamandır ustayı okuyorum, kendisini cok cok severim. ama bazı tip şiirlerini nasıl yazdığını az buçuk çözdüm. size de anlatayım hemen.
önce ekstra dramatik bir giriş yapalım mesela;
"gün ışığında zifiri karanlıkları yaşamaktan yoruldum"
sonra birini suçlayalım hemen. atıyorum platonik aşık olduğunuz bir kadın olsun;
"oysa sen de hiç görmedin beni"
sonra onu dusundugumuzu, iyi olsun istedigimizi soyleyelim;
"şu siyah bakışlarını kaldır üstümden
üşüyorsun gördükçe bu tedirgin gülümsemeyi"
ilk kıtamız oldu:
"gün ışığında zifiri karanlıkları yaşamaktan yorgunum
oysa sen de hiç görmedin beni
şu siyah bakışlarını kaldır üstümden
üşüyorsun gördükçe bu tedirgin gülümsemeyi"
ikinci kıta için google maps'i açıyoruz. paris'te hafif ünlü bir meydan seçiyoruz
ste marguerite sonra bu meydanda ne olabilir diye düşünüyoruz işte akşam üzeridir, gök yüzü kırmızıdır, birisi saksofon çalıyordur, turistler vardır filan. bunu olduğu gibi yazıyoruz. birilerine gömmemiz de lazım, turistlere gömüyoruz:
"ste marguerite'de gök kızıla çalmıştır şimdi
saksafon çalan zenci raksına başlamıştır
gayesiz turistlerin gürültüleri hiç kesilmez
dünyanın bin bir köşesinden gelmişlerdir
anlatsalar asla dinlemezsin"
üçüncü kıta çok önemli. yakınlarda cafe bistro gibi bir şey seçiyoruz. o meydana yakın şurası var:
la ravigote. kadın orada oturuyor bir şeyler sipariş ediyor. uzaklarda bir toplu taşıma aracı kalkıyor (tren, şilep, tramway dikkat edelim otobüs filan olmasın) garsona gömüyoruz ve sonunda karamsar bir şey söylüyoruz:
"şimdi çoktan la ravigote'de oturmuşsundur
o çelimsiz garson grog kadehini koymuştur önüne
uzaklardan bir tren kalkmıştır saat 19.25'te
sana doğru bensizlik getiriyordur"
dördüncü kıta ile kapanış yapacağız. açılışını o restorandaki gelecek hesap üzerinden yapıyoruz. ama maddi şeylere girmeyin. mesela uzak olmak hesaba dahil olsun. burada ayrıca dramatik bir şeyler vermek lazım. mesela gözlerden kan damlar, başınız şarap kadehine düşer, gökler yarılır gibi şeyler. en sonunda da kimsenin pek bir şey anlamayacağı bir şey yapmanız lazım. ben "yalnız yolculukları düşletme"yi seçtim ama siz "o eski kulübeyi", "çöl ortasında salınan bedeviyi" düşletebilirsiniz. veya o kişi olabilirsiniz. şair sizsiniz her şeyi yazabilirsiniz, "dünyanın zirvesinden inen bir zavallıyım şimdi" gibi bile bitirebilirsiniz. her okuyan kendine göre bir anlam çıkaracaktır zaten:
"böyle senden uzak olmak da hesaba dahil
tek basina bir şilep gibi ıssız bir denizde
gözlerimden kan damlıyor izledikçe
yalnız çıktığım yolculukları düşlüyorum"
böylelikle şiirimiz tamamlandı, adı da bensizlik treni olsun:
----bensizlik treni----
gün ışığında zifiri karanlıkları yaşamaktan yorgunum
oysa sen de hiç görmedin beni
şu siyah bakışlarını kaldır üstümden
üşüyorsun gördükçe bu tedirgin gülümsemeyi
ste marguerite'de gök kızıla çalmıştır şimdi
saksafon çalan zenci raksına başlamıştır
gayesiz turistlerin gürültüleri hiç kesilmez
dünyanın bin bir köşesinden gelmişlerdir
anlatsalar asla dinlemezsin
şimdi çoktan la ravigote'da oturmuşsundur
o çelimsiz garson grog kadehini koymuştur önüne
uzaklardan bir tren kalkmıştır saat 19.25'te
sana doğru bensizlik getiriyordur
böyle senden uzak olmak da hesaba dahil
tek basina bir şilep gibi ıssız bir denizde
gözlerimden kan damlıyor izledikçe
yalnız çıktığım yolculukları düşlüyorum
kitapta görseniz ne güzel şiir dersiniz. böyle yazılıyor işte. öğrenin diye yazdım.