soğuk bir nisan günü, hayatımda ilk kez gittiğim trabzon'da bir dağın tepesinde yaşadıklarımı neşredeyim, askere henüz gitmemiş arkadaşlara, bir referans, bir başucu kitabı olsun en naçizanesinden..
en önemli anlardan biri ''teslim oluş'' anıdır, elde bavul çıkmışsınızdır evden, arkada ana baba sevdicek kim varsa çıkmışsınızdır hayatınızın belki de en bilinmezlerle dolu yolculuğuna.. askere gidişten bir hafta öncesinde başlamıştım ''haftaya bu vakitler ne yapıyor olacağım ki ?'' sorusunu kendime sormaya, bilemedim adına fidan dedikleri koca koca ağaçları dikiyor olacağımı, bilemedim yağmur altında zırt pırt akan kireçlerle nişangah boyuyor olacağımı, bilemedim gelen kamyondan kum çekiyor olacağımı.....neyse onlar ayrı hikayelerin konusu, ben geleyim ilk geceye..ilk gece nasıl bir ortam umar askere giden türk genci?, eh işte iyi kötü bir yatak, çok temiz olmasa da kullanışlı bir dolap, banyolu tuvaletli bir ortam..fazlasını uman varsa şimdiden vaz geçsin, hayal kırıklığı ile uğraşmasın bir de o kadar derdin arasında..
otobüse doldurdular bizi, çıktık yola, dağ bayır karanlık yerlerden geçtik ''ben nerdeyim, bu insanlar kim, işim var gücüm var benim burada bu köhne otobüste ne yapıyorum ben allahım?'' sorularının beynimde döndüğü bir yolculuk oldu, acemi birliğine götürülüş seyahatim(!)..
bir kapıdan girdik, adı ''nizamiye'' imiş onun kapı değilmiş, sonradan öğrendik, avlu gibi bir yere dizildik, etraf aşırı karanlıktı, gece saat 10..bir astek
* çıktı oradan ''kısa dönemler siz misiniz lan?'' dedi, tamam dedim eğlence başlıyor..
''dizilin şöyle'' dedi...dizildik avluda elde çanta bavul 30a yakın kısa dönem türk genci bir bilinmezin ilk dakikalarında yaşayacağımız şoklardan habersiz.... acı haber gecikmedi, filmlerde olduğu gibi çabuk geldi..
''arkadaşlar, yatak yok, bir süre (!) üçerli beşerli (!) yatacaksınız''
''üçerli beşerli de ne ola ki???''
üçerli beşerlinin ne olduğunu anlamamız kısa sürdü, iki adet ranzanın yanyana yapıştırılması ve yatağa diklemesine değil enlemesine yatılmasıymış ''üçerli beşerli''..
insan evladına yapılmaması gereken şeyler vardır ya, bilirsiniz, onlardan biri de yurdun 4 bir yanından kopup gelmiş, tanışalı daha birkaç saat olmuş 20küsür yaşlarındaki erkekleri, aynı yatakta ''üçerli beşerli'' yatırmakmış, ben o gün bunu gördüm, tarih de vereyim 3 nisan 2002....
bir telaştı başladı mehmetçik arasında ''kim kimle yatacak'' ??
kısa dönem dediysek yanılmayın peşmerge tipli adam da var, eline keleş versen kafalardaki pkk'lı imajına tam oturacak yarma yarma adamlar da var...
eli yüzü düzgün denebilecek gençler arasında beraber yatma yönünde bir kulistir başladı,
''senin isim neydi, cenk ben..''
''beraber yatalım mı?''
bu diyaloğu yaşadım ben, kolay değildir, yaşamayan bilemez.. bir hödük atladı oradan, ''yok öyle, kurra çekerek tespit edecez kimin kimle yatacağını''..
diğer kötü haber de geldi o saniyelerde ''dolap da yok arkadaşlar, çantalarınıza sahip olun!''
askerde size sorunu sunarlar, lakin çözümü bulmak size bırakılır..''çantama sahip olayım peki ama nasıl, neden dolap yok, yatak neden yok, tamam kırımızı halılar ummamıştım ben, tek hayalim yanımda 4 kişinin olmadığı, enlemesine yatmak zorunda kalmadığım bir yatak ve bir dolaptı..küçüktü hayallerim...ama olmadı..
askerliği henüz yapmamış yazar arkadaşlarımın askerdeki ilk gece ile ilgili beklentilerinin ne şekilde güncellenmesinin daha faydalı olacağı yönünde ışık tutabillmekti amacım ..umarım başarmışımdır, en naçizanesinden....bana bunu yapan olmadı..olamadı
(bkz:
bu da böyle bir anımdır)