artistik patinaj puanlamalarında sporcu tavırları
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

sporcuların gösterilerini tamamlayıp jüriden gelen puanları dinlerken yaptıkları hareketler bütünü.

buz pistinden atılan oyuncakları toplayarak çıkan sporcu ya da sporcular -bazen çok atıyolar, o zaman yardım eden oluyo- puanlamayı dinlemek için bir banka otururlar. tam pistten çıkarken de çiçekleri alırlar. oturur oturmaz kullandıkları ayakkabının altındaki kaymayı sağlayan keskin siksikiye bir kılıf takıverirler. zarar görmesin ayakkabı. bu arada hemen yanlarına antrenörleri olan menopoz teyze biter. birkaç bir şeyler söyler öğrencisine ya da öğrencilerine gülerekten. sporcular da gülerek karşılık verir ona kırılmasın diye. sorsan "ne dedi o kadın sana?" diye töbe bilmezler. çünkü dinlemezler ki onu. akılları fikirleri alacakları puandadır. ama bunu da pek belli etmemek için mütemadiyen gülerler.

bekleee, bekle puanlar açıklanmaz. sporcular içlerinden "de hadi açıklayacaksınız açıklayın şu puanları" derken az önce piste atılan peluş oyuncaklardan birisini kameraya gösterip "agu agu" yaparlar. ve puanlar açıklanamaya başlar:

siks point fayf, sikz point sevın, siks point siks

beklediği puanları alamayan sporcu ya da sporcuların suratı birden ekşir. ama olsun, gülücükler devam etmelidir. eder de. ama kafa bozulmuştur bir kere. puanların açıklanması biter ve menopoz teyze burada tekrar devreye girer. öğrencilerini tebrik eder, öper falan. eğer yarışma çiftler yarışmasıyla çiftler ateşli bir şekilde öpüşür ve bir sonraki puanlamaya kadar heyecanla beklemeye başlar bu satırların yazarı.
1 favorites - -
cok benzeri oscar toreninde kazanan aciklandigi anda bese ayrilmis ekrandaki* her birinde de gorulen tavirlardir bunlar. ama sinema endustrisi sporculardan daha hazirlikli gelir torene, eksi suratlara daha az rastlanir.
0 favorites - -
0 favorites - -
kapanış galalarında maalesef göremediğimiz tavırlardır. (bkz: artistik patinaj şampiyonlarında kapanış galası)
0 favorites - -
0 favorites - -
büyük bir özveriyle üzerinde aylar boyu kimbilir nasıl hasta ruhlu antrenörlerle günde bilmem kaç saat yemeden içmeden çalışılmış, hatmedilmiş programların, kimisinin uzaydan geldiğini düşündüğüm figürlerini, dengenin ve estetiğin dibine vurmuş bir halde sanki ben bile çıksam gayet kolay, öyle uçar gibi icra edebilecekmişim tavırlarıyla bol bol gülerek performe etmelerinin akabinde, sporcuların, şike manyağı, sevimsiz hakem heyetinin karşısında ter döktükleri zamanlar büründükleri tripler olup, esasında tribe iştirak edilen bölge, fena halde sentimental ruhlu oldukları bilinen patencilerin, yıllardır gözlenen seri sonrası psikolojik hezeyanlarından mütevellit, crying corner olarak adlandırılagelmiştir.

zaten, son iki gruba kadar yarışan sporcuların, büyük bir sürpriz olmazsa öyle çok harika şeyler başarmaları zordur. jumplarda, spinlerde, efendime söyleyim, müzikle uyum, buz pistini kullanma gibi kareografinin çeşitli detaylarında ciddi hatalar yapmaları normal de olsa her ne kadar, kendilerinden mucizeler beklenmediğinin bilincini kavradıkları için, kaç vakitler boyu eşşek gibi çalışıp didindikleri 3 dak lık programın içine etmiş bulunmaları dolayısıyla ciddi bir buhrana gömülmeleri kuvvetle muhtemeldir, bekledikleri gibi bir gösteri sunamamışlarsa. soluk soluğa kalmış olmanın etkisi geçerken, kendilerini sağlı sollu kuşatmış antrenör ve kareografın arasında moralleri bozulur, öpücük, gülücük filan gönderiren, anlık bir hadisedir, buruşup ağlamaya başlarlar. dediğim gibi, genel olarak, gördüğüm kadarıyla, fazlaca hassas ruhlu, kırılgan insanlardır. bir de fırça vs yemişlerse yanlarındakilerden, iyice dibine vururlar depresyonun. bunun ötesinde, derece filan bekleyip, şampiyonluğa oynayıp abuk bir yerde buza takılmış, dengesi kaçmış, yazık ziyan olmuş kişiler vardır ki, onların hal ve tavırları, daha çok, hırstan köpürmekle, "o ha, pisi pisine kaçırdım, kendime inanamıyorum" şaşkınlıklarının yüzlerine çakılmış hafif aptalımsı sırıtan, kırılan ifadeleri arasında gelip gitmektir.

bir de süper ve hatasız programlar sunmuş olanların tavır ve tripleri mevcut olup, bunları da olgun, çılgın ve şaşkın olmak üzere üç kısımda incelemek mümkündür:

şaşkınlar, ya büyük bir çıkış yapmışlardır sürpriz ve hiç beklenmedik bir şekilde, hatta belki pek bir numaraları da yoktur*, şans eseri hatasız kotarmışlardır seriyi, ya da ezelinden her şeye şaşıran bir doğaya sahip insanlardır. şampiyon olacaklarına kesin gözüyle bakılsa, yine şaşırırlar. böyle elleri ağızlarında, ağlak bir şekilde* civardakilere sarılma kendini sağa sola savurma gibi hezeyanlar içine dalar giderler.

çılgınlar kategorisi için en belirgin örneğin, 98 buz dansında oleg ovsyannikov ile performe ettikleri carmen serisinden sonra* ciddi anlamda başarı sarhoşluğu yaşayan anjelika krylova nın hırs fışkıran gözleri ve oturduğu yerde hoplayıp sıçramaları olduğuna inanmaktayım ki, yine oksana grishuk evgeny platov çiftinin ardında kalmalarının engeli olamamıştır*. ama işte kaç senelerdir hala benim aklımdadır. bir de elena sokolova yı hatırlamaktayım, irina slutskaya yı geçeceğini sanmıştı bir ara, eline koluna hakim olamamıştı, kameranın içine girecekti nerdeyse. o da ikinci oldu. sevimsiz olur böyle tipler, işte hırsın asaleti öldürdüğü anlardır, vs vs..

en karizmatik kategori olgunlardır. bunlar kendilerinden emin olmakla beraber, 6.0 ların ardından salon çığlıklarla inliyorken, yüzlerinde mütevazi*, komik* ya da çapkın* gülümsemelerle izlediklerimizdir*. antrenörlerine samimi bir şekilde sarılıp salya sümük hale gelmemeye özen gösterirler, ancak bir kaç damla mutluluk gözyaşı görürüz, ki pek sevimli durur. duvarlardan duvarlara da çarpılmazlar, gayet sükun içinde, sakin ve huzurlu bir duygusallık yaşarlar ki, özünde zerafet olan sporu daha da güzel kılarlar. sevilirler. mesela, alexei yagudin de bu karizmatik olgunlardan olduğuna inandığım fakat ağlaklığın da hat safhalarında gezinen çok sevdiğim bir sporcudur. artık profesyonel olmuştur, yarışmalara katılmamaktadır, o ayrı.

sonuç itibariyle en tepkisizinin* bile crying corner da hassasiyet kazanabilmesi mutlak insanlardır. çeşit çeşit renklere bürünmüş heyecanlarını ve hezeyanlarını izlemek de son derece keyiflidir*.
0 favorites - -
dönerken donlarını görmek için can attığımız iskandinav kızların (bkz: katarina witt/#1472213) başrolde olduğu tavırlardır. soluk soluğa kalmış yarışmacıyı çeken kameramanla birlikte, aynı görüş açısı ile, altta sırayla hakemlerin puanları çıkacağı zaman, sanki puanlar bize veriliyormuş gibi heyecanlanır, hatta terlerdik. en güzel yarışmacıyı seçer, o yüksek puan alsın, o kazansın isterdik, sanki teyzemizin kızıymış gibi. "ulan bu kızların hepsi de mi güzel olur, çıtır olur, bu ne kusursuz cenabdır" diye iç geçirir, sunucuların verdiği "14 yaşında olmasına rağmen girdiği tüm şampiyonalarda 1. olmayı başarıyor. gerçekten onu izlemek büyük bir zevk" gazı ile hop oturur hop kalkardık. "ahh ne diyosun zevk ki ne zevk"... parliament pazar gecesi sinemasinda (bkz: #1979721) olduğu gibi patlamış mısırımızla izlerdik, film gibi. yaşardık o dönüşleri, gülerdik o düşüşlere. düşünce "siterim ulan yarışmasını püsürüğünü, rezil-i rüsva olduk... gidiyorum ben" deyip, kenara yöneleceğini sandığımız yarışmacı, daha kıçının acısı geçmeden bi sonraki kombineye girişir, çift salto, ters parendeyle hiç bişey olmamış gibi sırıtırdı jüriye.

*
0 favorites - -
puanlamayı beklerken gülücükler saçan patencilerin açıklanan puanlar tatmin etmeyince yüzlerinin aldığı şekilleri de kapsayan hede. yani hiç bi şey demiyoruuum hocaaam gördünüz di mi, teknik tamam da artistikten de mi yanee bi beş yaa çok mu zor şeklinde vır vır mırıldandıklarını düşündüren hallere bürünürler. ama hiç el kol hareketi yaptıkları görülmemiştir. saygılı çocuklardır.
0 favorites - -
puan tablosuna bakarken arada bir ekrana el sallama ve öpücük göndermeyle süslenmiş hareketlerdir. az önce pisste tüm kadınlığını konuşturan ablanın, elinde çiçekle yanına mejanerinin oturduğu bölümde birden kreş bebesi haline dönüşünü izlemektir. lan bit gibiymiş hatun dersin. göğsü iner çıkar, soluk soluğadır, yüzü gözü rengarenk pul içindedir. yanaklarında heidi allığı, ayakkabısının üzerine giydiği naylon çorabıyla çok sevimlidirler.
0 favorites - -
el sallayamıyor bunlar... özellikle dişi olanları... soluk soluğa, kendilerini çeken kameraya utangaç bakışlar fırlatırlarken, o yumuk yumuk elleri şekilden şekile giriyor. sevimlilik abidesi olayım, ülkeme ellerimle sıcak mesajlar göndereyim tandanslı çırpınışları, 2.5 yaşındaki sabilerin ağızlarının kenarından akan salyalarıyla "hadi bye bye yap babaya! ekiki kuku" ritüellerine benziyor. o değil de, norveçli balıkçılara çok büyük haksızlık edildi bence... (bkz: neutrogena el kremi)
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)