1769-1852 yillari arasinda yasamis,
field marshall seviyesine kadar gelebilmis bir
ingiliz generalidir.
agabeyi richard'in entellektuel bakimdan kendisinden ustun olmasi ve kendisi uzerine surekli bir sekilde bir baskida bulunmasi nedeniyle, ailesi tarafindan "ordudan baska yerde calisamaz" gibi bir onyargi ile damgalanmistir.
iste bu yuzden onceleri 33. ordu birliklerini yonetmek icin 1793 yilinda atanmistir. ancak kaderini degistirip kendisini cok unlu bir general yapacak olan, tabii ki
grande armee'e karsi verecegi mucadeleler ve
waterloo savasinda elde edecegi basarilardir.
hemen ardindan sirayla hindistan, ispanya ve portekiz'de konuslandirilmis olan ingiliz ordularinin basina getirilmistir.
cok organize ve disiplinli oldugu bilinen wellesley, cevresinde cok buyuk saygi kazanmis, ancak hicbir zaman cevresindekilerin sevgisini elde edememistir. bu iliskisi, ozellikle askerleri ve alt rutbeli subaylari ile kendisi arasinda olan bir iliskidir ki, sevilmedigi halde sayildigi icin bir dedigi iki edilmemistir. zira her savasta, savasin tam ortasinda bulunmus, askerlerini savas alaninda hic yalniz birakmamistir. ozellikle catismalar sirasinda, bir lider olarak hep sahneye cikmis, gerekli emirlerini vermis ve askerlerini yonlendirmistir. ozellikle, catismalarin en can alici noktalarinda bir anda belirip askerlerine moral kaynagi olmasi, ingiliz ordusunda kendisinin bir idol halini almasina neden olmustur.
her ne kadar daha cok defansif doktrinli bir lider olsa da, ofensif doktrinde de gayet basarili oldugunu, bircok savasta aldigi basarilar ile kanitlamistir.
salamanca (1812) ve
vittoria (1813) savaslari, bunlardan birkacidir.
ozellikle de
waterloo savasindan sonra basbakanliga atandigi icin, olumunun hemen ardindan st. paul katedralinde kendisi adina duzenlenen bir toren ile ugurlanmistir.