şimdi çoğunluğu kendilerini 'atatürkçü-ulusalcı' , 'laiklik savunucusu', 'cumhuriyetçi' 'milliyetçi' kümesinin içinde sayan bazı suserlar tarafından sık sık kullanılan
anadolu çomarı'keko' vb. söylemlerini aklımızın bir köşesine not ediyoruz.
sonra şunu okuyoruz:
''
halkçılıkhalkçılık ilkesi, ulusal egemenliği ön planda tutar ve demokrasiyi benimser. devlet, vatandaşın refah ve mutluluğunu amaçlar. vatandaşlar arasında iş bölümü ve dayanışmayı öngörür. ulusun devlet hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlar. atatürk’ün halkçılık ilkesinden anlaşılan; toplumda hiçbir kimseye, zümreye ya da herhangi bir sınıfa ayrıcalık tanınmamasıdır. herkes kanun önünde eşittir. halkçılık ilkesine göre; hiçbir kimse başkalarına karşı din, dil, ırk, mezhep veya ekonomik açıdan üstünlük sağlayamaz.
halkçılık, mustafa kemal tarafından kurulan cumhuriyet halk partisi'nin programında şu şekilde tanımlanmıştır: "bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. sınıf, aile, fert arasında bir ayrım yapılamaz. biz, türkiye halkını
çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak değil,
sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir toplum olarak görmekteyiz'' ''
kaynak: vikipedi
küçükken mahallede duymuştum 'adamın gol diyor' .
bir de şu sizin 'baban kimdi bilemezdin' minvalli leş goygoyunuz var ya, yüz yıl önce yozgatlı erzurumlu adanalı
çomar dedeleriniz bir arada, sınıfına köyüne kökenine bakmadan anti-emperyalist bir mücadele vermiş olmasa esas o zaman görürdünüz siz hanyayı konyayı. kim kimin küçük kukla devleti oluyor, kim kimin sömürgesi.
o soluk benizli kıçlarınızı kaldırıp iki gram işe yaratacağınıza , eleştirdiğiniz memleketlerde bir şeylerin değişmesi için çabalayacağınıza mağdura sövüp durun, genelleyin durun.
kardeş sen tr halkı olarak erzurum'un van'ın dağına köyüne yeterli altyapı ulaşsın diye uğraştın mı, lafta değil pratikte 'eğitimde fırsat eşitliği' verdin mi?bunları soranı, hakkını arayanı her isyan ettiklerinde vurup kırarak öldürerek gömerek üstünü kapatınca her şey düzelecek mi sandın?
orada bugün doğan ; zihninde henüz tek çizik olmayan bir bebenin yirmi yıl boyunca marmara'daki ege'deki akranlarıyla aynı çevresel koşullara maruz kalmasını sağladın mı ki yirmi yaşındaki ve sonrasındaki erişkin halini eleştirebiliyosun? ağaç yaşken eğilir, eğitim şart ; tanıdık geldi mi; e eğ o zaman.
aydınım, entelektüelim, düşünürüm , yazarım diye geçinirken halkın elinden tutacağına; bildiğini, kitabını paylaşacağına: boyuna herkesi aşağılayan 'parlak' tayfa, var ya yatacak yeriniz yok. (büyükadadaki köşkler, alaçatıdaki yazlıklar hariç tabii)
not : chp teyzesi değilim, sadece insanların tutarsızlıklarından , riyakarlıklarından usandım.
doğu hizmeti çıktı desen gitmemek için kıçını yırtar, istifa eder ama doğudaki hizmet alamamış halk makarna yiyip kömür yakıp kitaba kaleme, okula eğitime değil midesine çalışınca , ouvv. . ne yapsaydı bu insan; boğaz kenarındaki lokantada karşılıklı oturup tütsülenmiş somon yerken jazz dinleme imkanı sundunuz da o yemedi sanki. kaldı ki sizin köhne, leş, kalabalık metropol hayatınızın , pratikte, eş ekonomik düzey sağlayabilen herhangi bir pastoral yaşantıya yeğlenir olduğu da tartışılır.
sizin dilinizle konuşayım biraz , belki anlaşırız :
allahın gerizekalı , tuzu kuru , pasif agresif küçük burjuvaları bir halt bilmeden kolayından sosyal tespit kasınca bu kadar oluyor demek ki.