inancına göre takılan kadındır. isterse şampanya da içebilir, sorun yok. içki içmek istediği halde nefsine hakim olup içmiyor olabilir, şampanya patlatılan videolara özeniyor olabilir ama inancı izin vermediği için içmiyordur. ne yapalım? linç mi edelim? hadi tamam linç edelim ama tek bir soru sadece; neden?
çünkü içki içtiğim için beni yargılıyor mu bu insan? belki yargılıyordur, bilmiyorum. ama tanımıyorum, etmiyorum kendisini, hakkında yorum yapamam, beyin okuyamam. karşıdaki insanın beynini okumak zaten başlı başına bir yanlış, hepimiz düşünüyoruz. haa diyelim ki bu kadın beni yargılıyor içki içtiğim için. ben yine de kendi değer yargılarımı ezip geçip sırf o beni yargılıyor diye kimseyi yargılamam, bir hataya başka bir hatayla yanıt vermem, beni yargılamasının yanlışlığını anlatırım eğer dinlemek isterse, hepsi bu, bu da başka bir konu. herkes kendi işine baksa keşke. ama yok, nerde.
dilediğini yapmakta özgür olan kadındır.
ama
keşke "ama, fakat" lı bir cümle kurmasam bu konularda, lakin olay çok farklı bir yerden yani inançtan başlıyor. inanç da giyim, yaşam tarzı, cinsel yönelim gibi sadece kişinin kendisini ilgilendiren konular. yıllarca başörtüsü tantanası yapıldı bu ülkede, muhtıralar verildi, mağduriyetler yaratıldı. bu sayede başa gelen iktidar adeta intikam alır gibi seküler yaşam tarzını hedef aldı,
atladığı şey şuydu; baskıyla kimsenin inancı, yönelimi, hayat tarzı değişmez. baskı daha garabet bir güruh çıkarır ortaya. işte bu kadın da onlardan biri, muhafazakâr baskıyla yetişip seküler hayat tarzıyla yaşamak isteyen biri olmuş.
bu sınırları zorluyor, bu dünyanın bütün nimetlerinden azami ölçüde faydalanmak istiyor kendi iklimine kendi kültürüne kendi inanç dairesine sığmayan nesneleri de avuçlamak onları da kucaklamak niyetinde onun için türlü yollar deniyor.
tam olarak bir 'arada kalmışlık' örneği.
“kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”
ben demiyorum, kendi dininin adamları diyor. hadi geçmiş olsun bacım, gavur oldun.
yeni nesil, güncellenmiş türbanlı
boku bokuna kilo alacak, göbek yapacak aq salağı..kafamı güzelleştirmeyen meyi neyleyim..
bu tip durumlarla karşılaşınca üzülüyorum. niyetim kırıcı olmak değil bakın ben de kapalıydım zamanında. ve istemeden kapandım. içimde hep bir gün açılmak vardı. nihayetinde açıldım da. çünkü bir şeyler tam oturmuyordu kafamda. yaşamak istediklerim vardı ve dinin gerekleri yüzünden bunları deneyimleyemiyordum. kendimi baskılanmış hissediyordum. nice kapalı kızlar var mesela bu durumu aşmış, özgüvenli bireyler kendileri. ben öyle değildim. beğenilmemeyi, gözardı edilmeyi hep kapalı oluşuma bağlıyordum. şu an açığım, mutlu muyum? evet. bir daha kapanır mıyım? kim bilir.
kısacası öykünecek şeyler kalmışsa içimizde din üzerimizde hep eğreti duracaktır. ne doğru dürüst tesettüre girebiliriz ne de başka bir şey. aha böyle acayip icatlar peşinde dolanır dururuz. gerek yok.
eskiden gördüğüm dindarlar kendi halinde ,gösterişten uzak, sade yaşayan insanlardı...ister alkollü ister alkolsüz içsin beni ilgilendirmiyor da şuan ki muhafazakar geçinenler yurdumda pastadan büyük pay almay başladıkça lux yaşamın simgesi oldular ....gösteriş, şatafat, derken iyice petrol zengini araplara benzediler .... kadin bikini giymez ama muhafazakar otele gidilir, kadin saçını açmaz ama en babasından makyaj yapar pahali takıları takar ....bara gitmezler ama nargile içilen alkolsüz eğlence yerlerine giderler, alkolsüz lux restoranlar , lux 7+1 lik evler vs paralarıyla şekil olarak muhafazakar şapkası gözüksün de her bir gösterişi şatafati dibine kadar yaşasınlar amaç bu....iki yüzlülük.....