akp'li yöneticilerde görülen güven özveri tecrübe

çoğunlukla peynir gemisini lafla yürütmeye yönelik üçlü fakat özellikle bu üçlüdeki "güven" kavramı için mutlaka akp'li yönetici olmaya gerek yok zannımca bazı yan faktörlerle birlikte çığ gibi büyümese zaten esas o zaman ayıp olur. kafadan sallama bir örnek ile açıklamak gerekirse (gerçeklerle bağlantısı yoktur);

-şaka yaptıııkkk sbs iyi sistem değildi kaldırıyoruz!
(ses yok)
- kriz bizi teğet geçti
(ses yok)
-işsizlik diye bir sorun mu var? esas mesele kadınlar iş aradığı için işşizlik yüksek ayrıca iş beğenmeyenler var.
(ses yok)
- sözleşmeli öğretmenliği tercih etmeyeviverin
(ses yok)
- allianoi diye bir yer yok...
(ses yok)
-din ile ne derdiniz var (mesela zorunlu din dersleri ile ilgili derdini belirten bir grup olsun es kaza. ama cevapta zorunlu kelimesi kullanılmaz işin esprisi burada)
(ses yok)
- ben çevrecilerin daniskasıyım
(ses yok)
- nükleer sızıntı ha rusya'da ha mersin'de farketmez
(ses yok)
-şili'de ki hadiseyi niye büyütüyorsunuz ki? (hadise şili' de konser falan veriyor değil)
(ses yok)

tüm bu açıklamaları sarfedenler hala koltuklarında makam ve mevkilerinde olsalar konuşsalar ve konuşasalar... konuştukları halk yoğun demokrasi, bilim, akıl,ilim, inanç, özgürlük, hak, hukuk, adalet, eğitim, kültür ve sanat sevgisi ve (ne yazık ki birbirlerine göstermedikleri) kalplere sığmayan hoşgörü ile harmanlanmış kadercilik anlayışı ile sonuç, hesap, bedel sormasa güllük gülistanlık yaşamaya devam etse "derelerin intikamı büyük olur" adlı eserdeki gibi çığ olup büyüyen bu güvene sahip olmak için akpli olmaya gerek olmaz. 8 kafalı, 5 ayaklı, 4 kollu, yılan saçlı, kırmızı gözlü uzaylı ya da kahvedeki hilmi amca da gelse bu güvene sahip olur ve kazanır. ancak hilmi amcanın ya da voltmedu olarak adlandırdığım uzaylının "öfke bir hitabet sanatıdır" adlı esere hakim olması veya bu ve benzer açıklamaları yapabilecek kabiliyete (!) sahip olması gerekir sadece.