benim/arkadaşlarımın çok fakir öğrenciler olarak doksanlarda ve ikibinlerin başında yaşadığımız hayatı bugün herhangi bir genç ancak rüyasında görebilir. garsonluk, bulaşıkçılık yaparak yedik, içtik, tatillere gittik. inanmazsınız zart diye vize verdiler bize, başka ülkeler gördük.
çalıştık, istediğimiz okulları kazandık, mezun olup torpilsiz tanıdıksız işlere girdik. şu an pompalanan gaz lambası ile yaşıyorlardı, çamaşır makineleri yoktu geyikerinin aksine her bir halta da dünyadaki insanlarla beraber çalışarak eriştik.
her şey yolunda değildi, yozlaşmış tonla politikacı vardı, krizler gördük ancak gençlerin gençliğini yaşayabileceği bir ruh ve huzur iklimi vardı ülkede. 2002 dünya kupasında bir halk yanyana sokaklarda neşe ile ocu bucu demeden eğlendi. sınıflara televizyonlar sokuldu, dersler durdu.
şunu duyduğunda içine neşe dolmayan bir tek kişi var mı ya o günleri yaşayıp.
ben konuşmaktan korkulan birkaç tabu konu hatırlıyorum sadece, onlar dışında herkes her yerde istediği gibi konuşuyordu. hatta öyle bir konuşuyordu ki sansürsüz, filtresiz sabahlara kadar canlı yayınlanan tv programlarında halka mikrofon teslim ediliyordu. türkiye'de iktidara sahip siyasilerin eleştirilememesi çok yeni bir kavram. eskiden politikacıların karikatürleri bugün asla cesaret edilemeyecek şekilde rahatça çiziliyordu. süleyman demirel, ecevit, mesut yılmaz o karikatürleri görürlerdi, tebessüm ederlerdi. sırf politkacı eleştirmeye yönelik her gün yayınlanan tonla mizah programı vardı lan televizyonda.
tek bir karikatüriste, röportaj veren herhangi bir vatandaşa, televizyondaki skeçlerde oynayan insanlara ne dava açıldığını duydum, ne yasaklama geldiğini gördüm. darbe dönemlerinde yapılan saçma sapan uygulamlar doksanlarda ortadan kaybolmuştu bir anda. kafamıza göre takılyorduk. tansu çiller hakkında o zaman mizah ile yapılan eleştirileri bugün tekrar edeni bile öttürürler. bak o günleri gördüğü, yaşadığı halde tansu çiller bile öttürür.
türk mizah dergiciliği 150 yıllık mazisiyle inanılmaz köklü ve saygın bir sürekliliğe sahipti ak parti dönemine kadar. 150 yıl herkesi gölgesinde kucaklayan bu çınarı budaya budaya ölüme mahkum ettiler günümüzde. allahtan hala bir damar direnerek bu eşsiz kültürün yok olmasını engelliyor ama baskı sürerse korkarım o da kuruyacak. neyi yok ettiğini bilmeyen insanlara laf anlatmaya çalışmak çok üzücü gerçekten. neler oldu buna mı takıldın diyeceksiniz biliyorum ama bu, ülkenin iklimindeki korkunç kırılmayı çok net gösteriyor bence. o yüzden yazdım gitti.
özetle bence akp öncesi türkiye tartışmasız olarak şu ankinden bin kat daha yaşanası bir yerdi. kendim için de söylemiyorum bunu sadece. objektif olarak değerlendirdiğimde tüm toplum bugünden çok daha mutluydu. kendi işine bakan, hobileri, geleceğe dair planları olan, günlük hevesleri ve heyecanlarıyla ilgilenen çok daha fazla insan vardı o ülkede. yani bir hayatı olan daha çok insan.
şimdi sadece endişeli yüzler, hayatta kalmaya çalışan gençler görüyorum.
ögrencileri serbest bırakın.
(bkz:
301 tutuklu öğrenci)
ps:
(bkz:
dmd hastası yoldaş yusuf'a yoldaşlık kampanyası)