bu saçma ülkede dine inanmadığını, dinsel inancın saçma olduğunu, peygamberin yalan söylediğini, allahın olmadığını, kitapta yazılanların doğru olmadığını..vb.. söylersen soruşturmalara uğrar, davalarda sürünür, hedef gösterilir iyice bahtsızsan öldürülürsün.
videonun
1:31 noktasına geldiğimizde türk bayrağının yıldızının 8 kenarlı olduğunu görüyoruz. yani bayrak kanununa muhalefet var. savcılarımız göreve.
einstein edit: bayrağın mavisi olduğuna göre azerbaycan bayrağı evet.
sonunda da sohbet etmek istiyorlarsa edelim, arkadaş olalım diyor. arkadaş?
21 haziran olayından sonra programında verdiği cevaptır. programda bulunan hatunların ne için orda olduğu, uzmanlık alanlarının ne olduğunu, ekşisözlük cevabından sonra ne konuşulduğunu merak ettim.
böyle muhlis, şeker, tatlı mı tatlı verilmiş cevaptır.
tanım yaptım, şimdi yazabilir miyim ?
adnan oktar'ın samimiyetsiz tripleri beni benden aldı. ''şeymus bu ekşi sözlüğün olayı nedir '' derken sanki olaydan haberi yok adamın, öyle triplere giriyor. ama çok yapmacık. bir de bir havalar, bir şeyler, anlatamam. öyle böyle değil.
yahu biz ne zaman böyle yüz verdik böyle adamlara ? nasıl böyle tribe girmesine neden olduk. adam sanki sözlüğü kapatmış, onun haklı gururu ile konusuyor..
maşallah, kedi canını senin inşallah. amin, hocam, emredin inşallah. bir de sübhaneke dinimiz işlla yarebbi. ihihihihi.
bir kerede anlamayacağımızı düşünmüş olmalı ki tekrar tekrar aynı cümleleri kurmuş olduğu cevap.
video da "dine veya kutsal şeylere hakaret" çokça geçiyor lakin dine hakaret nasıl tanımıyoruz? örneğin dine inanmayan biri hz. muhammed yerine muhammed dediğinde bu hakaret mi sayılır. sanırım onlara göre bu da hakaret. veya allah ya da yaradan dicen mesela. tanrı başka birşey oluyor heralde. o da hakaret.
bildiğin demogojidir, aynı zamanda da reklamdır...
karşısındaki para ödenerek ajanslardan çağırılmış kızlara yaptığı: kedi canını seninli, beril sen kocaman bir kedisinli iltifatlarla son 1 yıl da yakaladığı şöhretin etkisi yavaştan geçince ne yapacağını şaşırmış durumda.
müridi olan avukatların ve bilimum bilgisayar başında sabahlayan sevenlerinin büyük gayeleriyle "hakkında yazılan olumsuz her şeyi" internet sitelerinden öyle ya da böyle kaldırtan, dava açmadığı bir gökte uçan kuş kalmış olan bir adamdır adnan oktar.
polisin bile açtığı saçma sapan davalar ve şikayetler yüzünden illallah dediği, adnan oktar'dan gelen şikayetleri angarya olarak görmeye başladığı, yaka silktiği biridir.
ekşi sözlükte bir dönem popüler olunca server'ları çökmeye başlayan harun yahya tv'nin izlenme oranlarını görünce; "aman allahım, bütün dünya beni izliyor" sanrısına kapılarak, müritlerine yüzbinlerce lira "harcatıp" yeni ve çok güçlü server'lar aldıran, yetinmeyip "madem bu kadar çok izleniyoruz, televizyon kuralım" deyip kuran biridir.
elbette sözlükteki popülaritesi düşünce ve insanlar "eğlence için" her gece adnan oktar izlemeyi bırakınca izlenme oranları da tepetaklak aşağı düşüverdi. olan, "sistem kaldırmıyor" diye alınan onlarca server'a ve kurulan televizyona oldu.
20 yıldır müjdelediği, hatta "şu an hayatta ve 1980'den beri görevinin başında" dediği mehdinin çıkış tarihini "şüphe etmeye başlayan müridlerinin ısrarıyla" 2019 olarak kesin bir dille belirtmek zorunda kalınca, kendisini de bir telaş sardı. çünkü, "eğer bunları bunları yaparsam, ben mehdi olabilirim" sanrısıyla çıktığı yolda ne insanların mehdiyeti salladığını, ne de dini cemaatler tarafından kaale alınmadığını gördükçe öfkesi arttı. öfkesi arttıkça saldırdıklarının sayısı da artış göstermeye başladı.
önce cübbeli ahmet hoca'ya "taktı". aylarca cübbeli ile ilgili konuştu, internete cübbeli'nin "aslında mehdiyi müjdelediği, fakat şimdi çark ettiğiyle ilgili" düzinelerce video saçtı. kendisine ait olduğu iddia edilen seks kasetleri dahi cübbeli cemaatini devirmeye yetmeyip, yanından bir allah kulunu bile ayıramadığını görünce hırsından ne yapacağını şaşırmıştı.
mısır ve tunus'ta arap isyanları başladığında; "değişim başlıyor, mehdiyet düzeni kuruluyor" diye sevinç nidaları atan, olayları çeken kameralardaki lens efektlerini "bakın bu hızır aleyhisselam, göstericilere yardım ediyor" diye niteleyen ve bolca maşallahlı uzun konuşmalar yapan adnan oktar; libya, suriye ve yemen'de özgürlük isteyen müslümanlar daldan erik toplar gibi öldürülürken, türlü işkencelerden geçerken ve dikdatörler taş gibi yerinde dururken "hızır buralarda tatile çıktı galiba" diyemedi.
2012'ye türkiye ve suriye birleşmiş olarak girecek hezeyanlarıyla kendini ve müritlerini gaza getirirken, başlayan olayların katliama dönüşmesi ve esad'ın hiçbir yere gitmeyeceği anlaşıldığında yine sus pus kesiliverdi.
şimdilerde haykırıyor; "müslümanlar artık bunu görsün, islam alemindeki bu kargaşayı ve akan kanı sadece mehdi durdurabilir" diye... öyle büyük hezeyanlarda ki, kendisini izleyen 2-3 bin kişinin bunları duyup kendisini mehdiyet makamına çıkaracağı hayaliyle yanıp tutuşuyor. "mehdi değilim ama özellikleri bana uyuyor. kim istemez ki mehdi olmayı"...
hakkında türkiye'de eleştiri yapılabilen tek mecra olan ekşi sözlük'e söz geçiremeyişi de ayrı bir dertti adnan oktar için. onun da çaresini buldu; "bakın, kendim hakkında yazılanlarla değil, "vatana millete, bayrağa, dine ve imana saldıranlara savaş açtım" diyerek, sözlük yönetimini değil, doğrudan yazarların kendisini yıldırma çabasına girişti.
zamanı daralıyor,
8 yılı kaldı. 8 yıl sonra, 2019 yılında mehdi topkapı sarayı avlusunda 1 milyon kişinin önünde peygamberin hırkasını giyip sancağını çıkararak türk islam birliğini ilan etti etti. etmedi, ne yanında "artık homurdanmaya başlayan" müritleri kalacak, ne de lüks içinde yaşadığı bu hayatı.
çaresizce verilen bir cevaptır bu. artık nereye tutunacağını şaşırmış birinin:
"vatana, millete, bayrağa, mukaddesata, allah’a, kitaba, dine hakaret ettirmeyiz, bunu akıllarına iyicene koyacaklar." diyerek, birkaç ay önce ağzından kaçırdığı ve nasıl toparlayacağını şaşırdığı; "bizim kaynağımız kur'an ve tevrattır" gafını örtmeye; "yahudi kardeşlerimiz bizim korumamız altındadır" diyerek yanına aldığı iki haham ile yaptığı basın toplantısı sonrası kendisine iyiden iyiye yüz çeviren müslümanlara yaranma çabasıdır.
bu sefer yemedi kimse...