6.mayıs.2002 tarihinde istiklalde tanık oldugum faaliyet. harbi dikkatimi cekmisti kıyafetlerinin dikkat cekecek kadar guzel olması
*. ama giyer giyer neme lazım..
devlet tarafindan uretilmeyen herhangi bir marka ayakkabi ile herhangi bir sol tandansli dergi satisi arasinda hicbir fark olmadigi gibi bunda da yoktur. sasirmayalim.
demek ki sadece dergi komunistmis; ayakkabi kapitalistmiş.
eğer kazak materyalist ise pantalon muhtemelen faşist, iç çamaşırlar anarşisttir. yok kazak faşistse pantolon liberal demokrat koltukaltı deodorantı sosyalist olabilir. öte yandan iç çamaşırlar sürrealist çoraplar nihilistdir belki. bu durumda pantolon demokrat kazak kubist olmalıdır. tabi hepsini çantanın marksist oldugu tezi üzerine kurduk. eğer çanta sosyalist ise bu durumda kazak muhtemelen anarşist çoraplar da ikinci cumhuriyetcidirler; iç çamaşırlar için birşey söylenemez.
yanlarına gidip konusursak bizlere çinliler komunist partiyi özelleştiriyorlar siz hala adidastasınız dergidesiniz diyebilecek insanların yaptığı iş.
bir insan komünist idelojiye yakınlık duyup adidas marka ayakkabıları seviyor olabilir. bunda hiçbir tuhaflık yoktur. kaldı ki, komünist olmak (kimi yanlış örnekleri bir kenara bırakırsak) insanları "şu giyilebilir, şu giyilemez" gibi cenderelere sokmaz. soktuğunu öne sürenler de komünizm'den, sosyalizm'den hiç bir bok anlamamışlardır. adidas ayakkabı seviyorsa giyer, burger king hamburgerlerini seviyorsa yer, insanların özgürce yaşaması üzerine kurulu bir felsefede bunlar sorun olmaz, olmamalıdır. solcu olduğunu iddia edip de "böyle şey olmaz" diyenler varsa bu, onların so(ru)nudur.
nasıl ki metal dinleyen insan hilfiger giyemez, delikanlı adam rakıdan başka içki içmezse komunist ideolojiye yakınlık duyan bir insan da adidas marka ayakkabıları sevemez; sevse de giyemez, giyse de bunlarla sokağa çıkamaz çıksa da kumunist dergi satamaz. hamburger yiyen komunizm'e yakınlık duyamaz. komunist dediğin hırka giyer, kasket takar bereket'ten yemek yer. kendimizi kandırmayalım, bunların hepsi amerikan oyunları, cia'nın ülkemizi iç çatışmaya sürüklemek için düzenlediği kompleler. hem komunizm mi kaldı kardeşim.
komunist dergilerin satılması olayı bastan hatalı. parası olan okuyacak olmayan okumayacak mı dergiyi? bana kalırsa komunist dergiler muhtarlıktan evrak karşılığı bedava dağıtılmalı ya da bir avuç buğday, iki tutam arpa, dört koçan mısır ile takas edilebilmeli.
istiklal caddesinde satmak da uygun değil dergiyi mesrutiyet caddesine - dolayısıyla da amerikan konsolosluğuna - yakınlığından ve hatta istanbul'da, türkiyenin kapitalizm merkezinde olmasından ötürü. madem komunistsin git van'da dağıt, muş'da dağıt kardesim.
aslında dergi olayı da komunizme ters. madem baş koydun bu yola herkese birinci elden anlatacaksın o zaman derdini. kapitalist matbaacılara, amerikan uşağı basımevlerine para yedirmeyeceksin.
üniversitenin 1. sınıfında bazı solcu yoldaşlarının bunun dışında çok daha fazla önem taşıyan tezatlarla yaşadıklarını görünce yoldaşlıktan vazgeçen dostumun da yaptığı şey.asıl olan aslında kişinin giydiği ayakkabının,kıyafetin markası değil zihniyetin giydiği kıyafettir.bu işi yapan bi kişi bunu abes olarak görmeyebilir yani.ancak yaşantısındaki ya da zihnindeki olgulardaki farklılıklar görüntüsünde başkalarınca paradox olarak algılanacak bir duruma sebebiyet verir.