mahallemizde bir abi vardı, arka sokakta. abimin ilkokuldan üniversiteye kadar arkadaşıydı. bizim köylü. şimdi hapiste. 95 veya 96'da [
28 şubat öncesi] sahilde o zaman alt üstlü bulunan karşıyaka öğretmenevi lokali ve atatürkçü düşünce derneği'ne molotof kokteyli atmak istemiş ama şişe elinde patladığı için elleri yanmış ve devrim kanunundan yargılandığı için bu başarısız saldırı sebebiyle 20 küsur yıl ceza almıştı. 12-13 yıl geçti hâlâ hapiste.
işte ne zaman bu şarkıyı dinlesem yılmaz abi gelir aklıma. adı yılmaz, soyadı dalyan. ve kendisi için hep "dalyan gibi çocuk" denirdi. gözleri boncuk mavi ve elleri yanmıştı. şarkının neredeyse bütün hikayesi yılmaz abi ile örtüştüğü için olsa gerek dinleyince abimle benim aklıma hep yılmaz abi geliyor.
ibda-c'liydi. ner zaman çıkar bilemiyorum ama ondan geriye işte onunla ilgisi olmayan bu şarkı kaldı. bir de 4 sene önce kanserden ölen annesinin cenazesine geldiğindeki görüntüsü. savcının özel izniyle elinde kelepçeyle ve etrafında sayısız sivil polisle mahalleye gelmişti.
dua için kelepçesi açılmıştı. cenazenin duasını dedem veriyordu ve ben dedem yaşlı diye hep yanında duruyordum. duanın sonunda dedem "atatürk ve silah arkadaşlarının ruhuna hediye eyledik kabul eyle ya rabbi" deyince yılmaz abi ellerini kaldırıp dedeme "o kafirin adını anma" demişti. bir anda onlarca polisin dedemin etrafını sardığını hatırlıyorum. korkut eken'e benzeyen bir adam kelepçeyi yeniden takıp "hocam devam et" dedi. sonra kabristanda kürekle mezara toprak atmak için açılmıştı kelepçesi.