a voyage to arcturus

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

david lindsay diye bir adamin cok sevdigim bir romani, anlatim super olmasada hayran oluncak fikirler, sahneler vardir.
rica ediyorum okuyun:
http://www.litrix.com/arcturus/arctu001.htm
3 favorites - -
fantezi, felsefe ve bilim kurgu içinde iyi ve kötünün doğasının keşfi ve bunların varlık ile olan ilişkilerini birleştiren sıra dışı bir eser.

uzun zamandır sadece bilim kurgu okuyorum. hani bilmeyenler derler ya "bilim kurgu ne ya, gezegenler uzaylılar bunları mı okuyorsun" diye. bu kitap işte onlara tokat gibi bir cevap niteliğinde. tam da benim sevdiğim bilim kurgu edebiyatı tadında. içinde insan doğası, felsefesi, korkusu, psikolojisi; cinsiyet; tanrının ve şeytanın sorgulanışı vb. sosyal ve psikolojik irdeleyişler olan ve bunları ufkumuzun ötesinde dünyalarda okuyucuya aktaran bir kitap.

ithaki tarafından basıldı ama metis'in özdeyişini de burada belirtmeden edemeyeceğim:

(bkz: iyi bilim kurgu iyi edebiyattır.)
1 favorites - -
yaşarken kimseler tarafından gereken önemin verilmediği, ilk baskısının sadece "596 adet" sattığı, kimilerine göre "birinci dünya savaşı'nın" yıkıcı etkilerinden bir nebze uzaklaşılmak için, kimilerine göreyse "gnostisizm" akımından etkilenildiği için kaleme alındığı düşünülen david lindsay romanı. şahsi fikrim, kitabın sonsözünde de belirtildiği gibi "gnostisizm" unsurlarının ağır bastığı yönünde.

gnostisizm'in temel ilkelerine bakalım:

*hakikatlere ulaşabilmede dinler yetersizdir. (maskull'ın, tormance gezegeninde karşılaştığı varlıkların ortak bir dine sahip olmayıp, her birinin farklı birtakım inançlara sahip oluşu bu duruma örnek.)

*hakiki bilgiler, yani hakikate ait ya da hakikate yakın bilgiler ancak ruhsal ve psişik gelişim yoluyla edinilebilir. (maskull'ın bu gezegene seyahat etmek istemesinin amacı da buydu: hakikate ulaşmak.)

*ruh ölümsüzdür. ruh dünya yaşamında bir tür hapishane yaşamı geçirmektedir. (spoiler vermek gibi olmasın fakat maskull ve nightspore arasındaki ilişki tam da bu noktaya değiniyor.)

*gerçek olan, fiziksel dünya yaşamı değil, ruhsal yaşamdır. (romanın genelinde vurgulanan gerçek.)

*dünya düalite ilkesinin geçerli olduğu bir gelişim ortamıdır. (maskull ve gleameil arasındaki sohbetlerin ana konusu: ikilik, ikili denge ilişkisi ve iç içe girmiş iki dünya inancı.)

*ruhsal gelişim yolunda en önemli bilgi kaynaklarından biri, ruhsal alemden ruhsal irtibatlarla alınabilecek yüksek bilgiler içeren tebliğlerdir ki, bunlar ruhsal bakımdan seçkin insanlara verilir. (maskull'ın, tormance gezegenine gönderilme amacı bunu kanıtlar nitelikte. hatta maskull'ın belirttiği şekliyle, tormance gezegeni sanki maskull'ın gelişine ve onun arayışına özel olarak tasarlanmış gibidir. zira maskull, son raddeye kadar ulaşmış, yaşadığı sıra dışı olaylardan hep bir şeyler öğrenerek canlı kurtulmayı başarmıştır.)

özetle; "bilim kurgu" olarak pazarlanmasına rağmen felsefi ve mistik öğelerle harmanlanmış ilgi çekici bir kitap. kitabın hak ettiği değeri görememiş olması da muhtemelen kurgusunun zayıflığından kaynaklanıyor. yine de okuyunuz, okutunuz.
1 favorites - -
bir bilim kurgu romanı olmaktan ziyade, daha çok dinsel olarak göze çarpan roman. henüz bitiremedim ve bunda hem kitabın eski olmasının, hem de dinsel ve düşünsel öğelerin ağırlıklı olmasının ve karakterlerin diyaloglarının son derece sıkıcı olmasının da etkisi var. ne zaman bitirebileceğim onu da bilmiyorum ya arada başka kitaplardan fırsat bulup okumaya çalışıyorum işte.
1 favorites - -
kitabı okuyacaklar için ön uyarı:

ithaki hangi mantıkla olduğunu anlayamadığım bir şekilde içerisinde kitaba dair spoiler lar barıdıran bir sunuş yazısı koymuş. kitaba başlarken bu yazıyı okumanızı tavsiye etmiyorum, bittikten sonra mutlaka okuyun, anlamadığınız yerleri anlamanızda yardımcı olacaktır.

şahsi fikirlerim:

öncelikle bir kitabın konusunun başka bir gezegende geçmesi ve o gezegene gitmek için bir roket kullanılması o romanı bilim kurgu yapmaya yeter mi? bence yetmez. kitap bilim kurgudan ziyade felsefi alt yapısı olan bir fantastik kurgu.

şahsen kitaba ısınamadım okurken. neden bilmem 1920 lerde yazılmış olduğunu hep hatırlattı bana. sanki arkaik dönem eseri okuyormuşum gibi hissettim. ha bakın kötü demiyorum tam tersine çok zengin bir hayal gücünün ürünü bu roman. lakin sorunlu gibi. kahramanın yolculuğunun sebebi belirsiz, sonuna gelene kadar taşlar yerine oturmuyor. son bölümü okuduğunuzda ise ancak bir anlam verebiliyorunuz olaylara. o zamana dek ise bir şeyleri arayan ama neyi, neden, niçin aradığı pek de belli olmayan bir adamın yol hikayesini okuyoruz. bu kitabı gerçekten anlamak için sanırım iki kere okumak gerekir.

tavsiye eder miyim? bilemiyorum cidden, ya çok seversiniz ya da nefret edersiniz denilen şeyler var ya, bu kitap onlardan. ha ortaya konan dünyanın, onu yaratan hayal gücünün, felsefi alt yapının hastası olursunuz ya da benim gibi kopar gider bitirmek için zorlarsınız kendinizi.

bilemiyorum belki sorun bendedir sözlük.
0 favorites - -
felsefi kurgunun en sıradışı örneklerinden biridir, türkiye’deki okurların huzuruna –yüz yıla yakın bir süre sonra– geç de olsa çıkmıştı geçen yıl. yayımlandığı yıldan bugüne kadar birçok tartışmaya, incelemeye ve “anlayıp anlayamama” deneylerine tabii tutulan eser, spekülatif kurgunun en uçtaki kitaplarından. nasıl ki stanley kubrick’in bir uzay destanı nasıl “altmış yıldır daha iyisi yapılmadı,” diye anılıyorsa, arcturus’a yolculuk da okura sunduğu derin sorular ve vermediği karmaşık cevaplarla felsefik kurgudaki yerini daha yıllarca kimseye bırakmayacak gibi duruyor.

en sevdiğim kitaplardan biri. okuması zor mu? zor.
0 favorites - -
nedense konusu ve verdiği hisler nedeniyle hermann hesse'in siddhartha 'sına benzediğini düşündüğüm bilim kurgu romanı.

insanın, var olabilmek için, kendi doğası ile olan kavgasını oldukça sembolik biçimler ile ortaya koymuş.

kitap david lindsay tarafından, birinci dünya savaşı sonrasında yaratılmış ve 1920 senesinde basılmış.

edit: imla
0 favorites - -
kaçış edebiyatının hasıdır.
bunu okuduktan sonra kendini evren olarak algılaman olasıdır.
olasılığın içinde mucize yaratman da mümkündür.
ama sonunda sonsuzluğun içinde özel olman yeterlidir.
-iyice şiirleşmeden bitireyim:)
2 favorites - -
nickimi esinlendiğim bilimkurgu eseri.
0 favorites - -
faust'un ikinci bölümünü sevenlerin favori bilimkurgu kitabı.

arcturus'a yolculuk'un bir bilim kurgu romanı değil.metafiziki bir fantezi evreninde geçen klasik erkek ana kahramanın ikili yolculuğu anlatısı olarak okunmalı:zaman-mekan uzamında varılması hedeflenen sondaki hazine veya dehşetli gerçeklik ile psikolojik evrendeki yolculuk.bu kitabı da kendi düalist dünyası gibi artıları ve eksileriyle çözümlemek istiyorum.

artıları:dilin gösterge işlevini parçalayıp kelimeleri yeni anlam bağlarıyla bir araya getirme konusunda özgün ve başarılı bir iş.witold gombrowicz'in ferdydurke'u,burgess'in otomatik portakal'ı gibi bu kitabın da kendine has bir biçemi var.çok analitik bir çalışma.
doğa olayları ve duyuların aktarılması,tormend'in fiziksel gerçekliği farklı bir şey okuduğunuzu hissettirecek denli betimleme zengini sekanslarla anlatılıyor.müziğin,aşkın,tanrı'nın çok ilginç tanımlamaların içeriyor bu gezegendeki bilinç.açılışı ve kapanışı oldukça etkileyiciydi.

eksileri:allahım bu kadar heyecan yoksunu bir kitap yazılabiliyormuş!yolcumuzun bir amacı olsa tersten bir faust hikayesi olabilirmiş ama eksik yönleri çok.krag,torment gezegenine maskull'u çağırmış,sakinleri aracılığıyla ruhunu ona edilgen bir biçimde sunuyor,ondan hakikati anlamasından başka bir şey istemiyor.tormend'de geçen her sahne aynı sırayla yaşanıyor:maskull,bön oğlu bön protagonistimiz,bir aileye geliyor,kadınla cinsel bir gerilim yaşıyor ve bir yerlere gidiyor,sonra bir yabancıyla karşılaşıyor ve maskull'a eşlik eden kişiler farklı farklı şekillerde ölüyor,çoğu zaman da maskull istemeden öldürüyor o kişileri.bu açıdan phillip larkin'in this be the verse şiirindeki gibi bir suçlu oluyor maskull.her seferinde tekrar ediyor bu sekans.bu karakterlerin hiçbiri de insancıl bir özellik göstermiyorlar,her ailenin ve bölgenin farklı birer hayat felsefesi var kendince-1.dünya savaşından 2 yıl sonra yazılmış olduğunu hatırlatmalı-hatta maskull'a bunun dedikodusunu bile yapıyorlar sık sık.diyaloglar ise tartışma götürmez biçimde çok sıkıcı ve görüşler derinleşmiyor.bu sebeple dinsel bir doktrinle,canlı şeylere sakin zarar verme,başlayan bu kanlı yolculuğu katlanır kılan içinde bulunduğumuz mekan ve yazarın onu kelimelerle resmetme becerisi olarak kalıyor sadece.maskull'un bile insanlığından şüphe ediyoruz.bu embesilin pişmanlıklarına değinmiyor bile yazar adeta,empati kurulacak birisi değil.yazar da bunu istemiyor belki daha sahici olacağı içi fakat kocası öldürülen,duyguya inanan canavar falan ufacık bir hezeyan göstermiyor bu dünyada.bölümler arasında da hiçbir neden-sonuç ilişkisi yok,diyeceğim o ki abzürt bir gılgamış destanı gibi olan bu kitabın kurgusu gerçekten olağandışı derecede kötü ve özensiz,arcturus'a yolculuk pekçok açıdan gerçek bir klasik eser olmaya adayken dudak büküyor insan.

zor bir kitap fakat sahiden ilginç bir yapısı var.sevimsiz fakat saygıdeğer bir anlatı.

edit:imla
0 favorites - -