nadirdeyse olur. orada satıcılar denk getirdiğine kaydırıyor. ya da tuttuğunu...

imzalısı 6 bin liradır.

ilk basım ya da imzalı kitaplarla ilgilenmeyenleri şaşırtan fiyattır.

bu tür klasikler için az bile. koleksiyoncular bu fiyata o kitabı havada kapar. çok değil, 20 yıl önce piyasaya çıkmış harry potter'ın ilk baskısı 5.000 dolar'a satılıyor. hatta ilk ingiliz baskısı bir ara 60.000 pound gibi bir fiyatla gündeme gelmişti.

saatleri ayarlama enstitüsü gibi türk edebiyatında klasikleşmiş bir kitap için çok da yüksek bir fiyat değil (tabii koleksiyon manyakları için).

1000 liralık para tutacağının yanında lafı bile yapılmaması gereken kitaptır.

değer mi değmez mi tartışmasının ve dahi kağıt parçasına o kadar verilir mi argümanının bir hayli gereksiz olduğu satıştır. zira bunu sorgulamaya kalkarsak hiçbir sanat ürününü ve onun aldığı değeri kafamızda mantıklı bir yere oturtamayız. zihnimizde şemasal dengesizlik yaşarız.

evet kitap okumak bir yere kadar edebi ihtiyaç. en ucuzunu, daha doğrusu fiyat-kalite oranının en mantıklı olduğu kitabı alır okur ve edebi ihtiyacını giderirsin. ama bu tip "ilk baskı", "imzalı", "ahmet hamdi'nin bizzat dil attığı kitap" gibi manevi değer biçmeye yarayan özellikleri ile değer biçilen kitapların ederi sorgulanamaz. bu statü göstergesi de olabilir, koleksiyonerlik de olabilir. onu alacak olan kişi okuyup edebi ihtiyacını gidermek için almıyor. bir sergide "bunu benim ilkokula giden bebem de yapar lan" dediğiniz tabloya milyon dolar verip alan kişiyle aynı sebepten dolayı alıyor.