gsmizin son zamanlardaki en iyi futboluyla 3 puanı aldığı maç.
bu zorlu ve yoğun fikstürde ligin en güçlü takımlarından birini bu kadar net bir oyunla adeta sahadan silerek yenmek oldukça keyiflendirdi beni bir taraftar olarak. öncelikle bu bakımdan takımı ve hocayı tebrik ediyorum.
ziyech ve zaha'nın riske edilmediği, nelsson'un 11'e döndüğü, demirbay ve tete takviyeleri ve en önemlisi barış alper'in ilk kez sol bek başladığı bir ilk 11 ile çıktık. şöyle bir baktığın zaman oldukça düzen dışı bir takım yapısı ve tedirgin edici maç öncesinde. ama maç başlar başlamaz gördük ki çok da tedirgin olacak bir şey yok, takım gireniyle çıkanıyla olaya konsantre olmuş.
daha 2. dakika dolmamıştı ki torreira'nın icardi'ye güzel bir pası var ceza sahasında kontrol edemedi. edebilse karşı karşıya kaleciyle. ıcardi'nin istoplarda sıkıntı var bu ara.
ama asıl 6. dakikada kendi sahamızın kenarındaki sol taç çizgisinin önünden başlayıp bütün sahayı mükemmel tek paslarla geçerek en son icardi'nin kalecide kalan vuruşuyla biten bir pozisyon var ki, bütün maçın kısa özeti gibiydi o pozisyon.
galatasaray bugün ligin başaltı kategorisindeki en iyi takımına karşı manchester city futbolu oynadı. hem de 11'den 4 as oyuncusu olmamasına rağmen. yalnız final pasları ve bitiricilik konusunda da bir o kadar kötü ve amatörce hatalarımız devam ediyor. yani bu kadar iyi futbol oynayıp, rcs rakamlarını patlatıp, bu kadar pozisyon yakalayıp maçları 90 artılarda kapatmak beni üzüyor ve yoruyor bir taraftar olarak. eminim ki hoca da aynı şeyi düşünüyordur zira her maçtan sonra bu konuya mutlaka değiniyor basın toplantısında ama buna çözüm bulacak da kendisi sonuçta.
22 dakika boyunca aynı şekilde hırpaladı rakibi gs ve sonunda yine öyle kaliteli bir hücum sonunda golü buldu. bu kez bütün paslar son derece isabetli ve bilinçliydi ama özellikle kerem'in final pası tam bir 10 numara pasıydı.
bu arada bir kez daha gördük ki bu maçta, "kerem 10 numarada oynayamıyor" mevzusu çok gereksiz çünkü adam sol tarafta başlasa bile sürekli merkezde abi. bak iki maçtır yine orijinal pozisyonunda oynuyor ama bütün aksiyonları merkezde adamın. hayır bu kötü bir şey değil, hareketli olması, sürekli yer değiştirmesi çok iyi bir şey ama artık şu sol tarafta kim oynayacak dırdırından vazgeçelim, elimizdeki yıldız oyuncuları en iyi şekilde kullanmaya bakalım.
2. gol yine aynı şekilde geldi, 4 pas, 4'ü de tek pas, icardi'nin asist muhteşem bir dokunuş ve gol vuruşu çok klas. yarım saatte 2 şiir gibi gol ve fark mı olur, rotasyon ne zaman başlar diye düşünürken devre sonunda saçma sapan bir penaltı. boey ayağından açmasa 4'e 3 kontra yakalayacağımız pozisyon döndü penaltı oldu.
bence penaltı değil, adam kolunu saklayarak geliyor yani diyor ki bak benim niyetim topu elle kesmek değil tedbirli geliyorum. evet dirseğe çarpıyor fakat orada bir kasıt yok, kol doğal konumunda. yani kolunu saklayarak, yerde kayarak gelen bir adam o kolunu daha neresine sokabilir. dolayısıyla penaltı yanlış karar.
bir kere futbolda en tehlikeli skor 2-0'dır, en netameli şeylerden biri de devre sonlarında gol yemektir.
içeri 2-0 girsek 60'ta 70'te 5 olacak maç 90+7'ye kadar sürdü işte bu yüzden.
ikinci yarıya da aynı şekilde başladık, ilk 15 dakikada 5 tane pozisyonumuz var, daha 45.37'de tete karşı karşıya kaçırdı. sonra ortaya çevirdiği bir top direkten döndü, icardi'nin sol çaprazdan volesi var kalenin içinden çıkardılar, kerem'in altıpastan dağlara taşlara yaptığı var, var da var yani.
adana demir ancak 65'ten sonra biraz kaleyi yoklamaya başladı, o bölümde yusuf sarı'nın 3 tane şutu var, bir tane veremediği pas var, kornerde semih'in kafası var az farkla dışarı gitti. tehlikeli olabilecek ama finalde oldukça zayıflayan birkaç atak dışında maçın herhangi bir bölümünde bize bu maçı kaybeder miyiz ya da puan kaybı olur mu endişesi yaratamadı adana.
bu arada bizim sürekli finaldeki pas hataları ve kötü şutlarla harcadığımız tonla pozisyon var yine, özellikle halil dervişoğlu girdikten sonra kısa sürede iyi işler yaptı, sağ taraftan güzel toplar taşıdı, sergio'nun direkten dönen topunda çok iyi ortası var mesela aylardır böyle orta görmüyoruz takımda. bu adamın da direklerle bir problemi var amk geçen sene ayakla nişanlıyordu ikide birde bu sene de kafayla devam ediyor.
pozisyonları beceriksizce ve cömertçe harcaya harcaya şu kadar mükemmel futbol oynadığımız maçı yine 90 artıya kadar getirdik hamdolsun. penaltı net penaltı, ama penaltıyı yaratan adam barış alper yılmaz. topu kapışı, çıkışı ve zor pozisyonda uzattığı pas nefisti.
icardi nihayet penaltıdan da olsa şarkıyı çaldırdı yine uzun bir aradan sonra. onun yanında asisti var, harika bir dokunuş, aynı şekilde bir tane daha yaptı ikinci yarı, onu atamadılar. sahada hala o bildiğimiz eski icardi yok ama bu haliyle bile görüyorsunuz tabelada gol, asist, asistin asisti ne varsa yapıyor adam.
maçın adamı
boey. bu sezon hemen hemen her maçta kare as'ıma girdi ama maçın adamı seçtiğim 2 yılda 5'i geçmez, bugün her zamanki muhteşem performansının üstüne bir de gol ekleyince tabii ki maçın adamı ödülünü helaliyle aldı benden. oyun içindeki aksiyonlarını konuşmaya gerek yok artık zira özellikle defansif anlamda çok yüksek bir standartta her maçı aynı şekilde oynamaya devam ediyor o yüzden fazla bir şey söylemeye gerek yok ama her zaman söylediğimiz bir şey var, işin hücum kısmını da geliştirebilirse en tepedeki beş-altı takımdan birinde görebiliriz bu çocuğu.
barış alper hayatında belki de ilk defa sol bek başladığı bir maçta son yıllarda gördüğüm en iyi sol bek performanslarından birini izletti bu gece. yusuf sarı gibi ligin en formda ve savunması zor adamlarından biri karşısında birkaç pozisyon dışında mükemmel durdu, savunmada sırıtmadı, hücumda kimseyi aratmadı, son dakikadaki penaltıda payı çok büyüktü, kısacası harika bir barış alper izledim bu gece. böyle oynayacaksa hiç sol bek falan aramayalım yani.
tete maçın iyilerinden biriydi o da. son zamanlarda yerlerde sürünüyordu performansı, bu maça da kötü başladı ama giderek kendini buldu oyunun içine girdi ve daha iyi oynamaya başladı. pas verme konusunda şiddetli bir uyarı almış hocadan o çok net belli oluyor, kafası sürekli yukarıdaydı ceza sahasına yaklaştığında hep pas verecek birilerini aradı ama isabet oranı düşüktü yine. kaçırdığı goller içinse söyleyecek bir şey yok, o kadar kötü son vuruşlar yapacak bir oyuncu değil bence biraz psikolojik baskı altında, bir tane gol atıp rahatlaması gerekiyor.
kerem her zaman çalışkan, istekli, yürekten oynuyor ama pas ve şut isabeti konusunda inanılmaz inişli çıkışlı performansı hem kendisini hem de bizi zorluyor, bu gece de yine dağlara taşlara yaptığı çok fazla pozisyon var ama bir gol bir asist, ikisi de çok klastı o yüzden uzun bir aradan sonra benim dörtlüme girmeyi başardı.
onun dışında kerem demirbay fena değildi, yine dişe dokunur bir şey yok ama nereden çıktı bu da dedirtmedi.
abdülkerim-nelsson ikilisi işlerini yaptı
muslera fazla iş düşmese de 1-2 pozisyonda yine çok doğru yerlerde durarak maçı tuttu.
ve mertens tabii ki... uzun süre oynamasa da, sahaya çıktığı her an bu takımın çok önemli bir parçası olduğunu gösteriyor.
genel olarak bireysel ve takım performansı vasatın üstünde bir geceydi galatasaray için, çok akıcı ve izlemesi keyifli bir top oynadık, kopenhag maçı öncesi son derece moral verici ve motive edici bir galibiyet oldu, herkese tebrikler.
şimdi tarihimizin belki de en önemli birkaç maçından birini oynamak için danimarka'ya gidiyoruz, 23 sene önce yazılan tarihi bir kez daha yazmaya.
konsantrasyon.