her protestoyu gezi olarak adlandıran gazeteciliğin de,
insanların protesto haklarını kullanmalarına izin vermeyen sistemin de aq.

t: soylu açıklaması.

her gece yatmadan, her sabah uyandığında bir bahane olsa da düşman yaratsam diye allaha yalvaran bir kişi,

ülkenin vatandasına sırf kendi siyasi görüşünden, dünya görüşünden değil diye hiç tereddüt etmeden hakaret gibi sözler söyleyen bir iç işleri bakanına şahit olmamıştık,

çok değil yakın geçmişte partisi otobüsü üzerinde istanbulda, ankarada, urfada, bursada, memlekette fellik fellik dolaşıp bu gün emrine amade olduğu kişiye hakaretvari laflar savuran hesap sormazsam namerdim diyen iç işleri bakanı, ben şunları konusup ardından hakkında bu gibi konusmalar yaptığım kişinin partisine katılıp halkın karşısına asla çıkamam, utanırım ne bileyim, bu yuzden de bizim gibiler makam, mevki sahibi olamaz biliyoruz,

bulunduğunuz makama hiç uymayan konuşma şekliyle sürekli bu ülke insanını tehdit eden iç işleri bakanı hiç görmemistik,

ayrıca ülkede provakatör olup gazeteci kimliği altında sürekli halkı kışkırtan, sizin gibi önemli makam, mevkilerde bulunanları halka hakaret ettirmeye yönelten bir gurup mevcut, siz içişleri bakanı olarak bunu anlayamayacak, farkedemeyecek biri de değilsiniz üstelik, yasalar çerçevesinde her vatandaş gösteri ve yürüyüs yapabilir ve bu hakkı kullanırken o vatandaşımızın da güvenliği bizden sorulur diyebilirsiniz mesela,

sayın soylu; gösteri ve yürüyüş hakkı anayasa maddesi değil mi? siz bu hakkı kullanmak isteyenleri her defasında gezi, 15 temmuz gibi olaylarla birleştirip zan altında bırakıp, hakaret edip nereye varmaya çabalıyorsunuz? sürekli her soru da, her mikrofon gördüğünüzde bu şekilde makamınıza uygunsuz konuşma şekli kullanarak hangi hedefe ulaşmaya çabalıyorsunuz anlamadım gitti,

bu anayasal hakkı engelleyip sonra kendinize demokrat mı diyorsunuz? ben demokrasiyi sizin anladığınız şekilde anlamamışım demek ki sayın soylu.

edit:ek, imla

(bkz: don't feed the kel)

güvenliğinden kendisinin sorumlu olduğu bir ülke'de, insanları sanki savaşa çağırır gibi hodri meydan diyerek, kışkırtıcı bir söylemde bulunan iç işleri bakanı açıklamasıdır. yeter be kardeşim yeter, bırakın artık şu milletin sinir uçlarıyla oynamayı. insanlar gergin, insanlar aç, yoksul, özgürlüğünden endişeli. ergen liseliler gibi atarlı giderli konuşmayı bırakıp, devlet adamı olgunluğunda konuşmayı hiç beceremeyecek misiniz? anlıyoruz oy kaygınız var, bunun prim yaptığını düşünüyorsunuz, ama ülkenin huzur ve birlik bütünlüğüne nasıl zarar verdiğinizi görmüyor olamazsınız.

bu kadar önemli bir yerde bulunan bir kişi böyle konuşmamalı.

baglam icerisinde tutarsiz bir aciklama. halep ordaysa arsin burda, yapabiliyorsan yap görelim demektir. fakat soylu burda aba altindan sopa gösteriyor. yani ögrencileri eylem yapmaya tesvik etmiyordur degil mi? cünkü bu suc olurdu.
ya zaten okudugumuzu anladik mi sorusunu cevaplayabilen insan sagci olmaz.

her açıklaması ayrı bir ergenlik çağında çocuk seviyesinde gerçekten.

mesela şu tweet'e bakın.

--- spoiler ---
üniversiteye girmeye çalışan, boğaziçili olmayan, terörle iltisaklı illegal gruplara, izin vermeyen türk polisi, doğru yapmıştır...
ne yapılsaydı yani!?
1- terörle irtibatlı illegal grupların üniversiteye girmesine izin mi verilseydi?
2- polise katil diyenlere göz yumulup ”buyurun geçin” mi denseydi?
3- terör örgütü marşı okuyanlara üniversite, teslim mi edilseydi?
4- veya "`durun lütfen! kapı tamircisi veya çilingir çağıralım`.” mı denseydi?
--- spoiler ---

bu sözleri kullanan insan bir bakan. mükemmel bir üslup.

devlet adamlığı zor iştir. önce adam olmak gerekir mesela. tarihi binlerce yıl eskiye uzanan bu milletin bakanının yaklaşımına bak. cehaletin, kabadayılığın bu kadar prim yaptığı bir dönem yaşanmamıştır bu topraklarda.

içişleri bakanı mı yoksa kamyon arkası söz yazarı mı olduğu anlaşılamayan bir kimsenin açıklaması.

gezi kadar başınıza taş düşsün hemi....