30 mart 2014 seçimleri için ilk sonuçlar

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

kimileri secim sonucuna sasirmis gorunuyor oysa ben hic sasirmadim.

bundan aylar once (9 ay once) abd'nin eski turkiye buyukelcisi james jeffrey diye birini dinlemistim. soyle demisti jeffrey gezi protestolarini degerlendirirken:

(serbest bir ceviriyle)

"bazilariniz genc olabilir ama ben 1960'lari 70'leri hatirlayacak kadar yasliyim. o zamanda woodstock'da bazi cevreci gencler abd baskani nixon aleyhine protesto yapiyorlardi (su protestolardan soz ediyor herhalde) fakat sonrasinda ne oldu? bir sonraki secimde nixon 50 eyaletin 49'unu aldi. (bahsettigi secim su). dolayisiyla, bu gibi algilar hakkinda dikkatli olmaliyiz. cunku biz daha cok cool genclerle ayni safta olma egilimindeyiz, tipki gezi parkindaki genclerle beraber oldugumuz gibi. fakat demokrasilerde cool genclerin degil cogunlugun dedigi olur. ve cevreci cool gencler de turkiye'deki cogunlugu olusturmuyor."

acikcasi jeffrey'in turkiye'de protestolarin secim sonuclarini pek etkilemeyecegini bilmesinden cok yaptigi analizi kendi tarihinden ornekler vererek orada bulunan abd'li dinleyicilere aciklamasi cok hosuma gitmisti video'yu ilk dinledigim zaman.

konusmanin ingilizcesi 18:00- 18:36 saniyeler arasi
video'nun tarihine dikkat, 13 haziran 2013.

you do not look like you're old enough but ı certainly am to remember the late 1960s and early 1970s. and all the cool kids were at woodstock and the march on the pentagon and demonstrate going clean for gene and demonstrating against nixon. right? 1972 nixon won 49 out of 50 states. so we got to be careful about these perceptions because our tendency is going to be to always be on the side the cool kids and cool kids are in gezi park. but on the other hand democracies mean the majority wins. and the majority are not the cool kids. the majority is going to prevail in turkey
0 favorites - -
sol akademide, seçim sonuçlarının hemen ardından yazılan bir yazı:
http://www.solakademi.com/…s-after-local-elections/
0 favorites - -
0 favorites - -
iyi okunması gereken sonuçlardır. bu zamana kadar seçimlerin bazılarında akp'ye oy vermiş ancak akp'ye sempatizan seviyesinde sahip çıkmamış, eğriye eğri, doğruya doğru demiş bir insanım. şu şartlar altında, bundan sonra bana hiçbir kuvvet akp'ye oy verdiremez.

öncelikle akp'ye oy verirken dahi partiye oy veren eğitimsiz ve bir amaç uğruna değil de araç uğruna oy veren insanların varlığının bilincindeydim. ancak insanlara, bidon kafalı, koyun gibi ithamların yapılmasına da taraftar değildim. atatürk'ü seven, sayan, kendisini cumhuriyet çocuğu olarak gören birisiyim aynı zamanda da. kısacası genel konjönktürün kabul edemeyeceği cinsten garip bir seçmenim. ancak ortada istikrar diye inleyen geliri az kitlenin haricinde esen rüzgarın çevirdiği yöndeki istikrar dedikleri şeyden, yani inşaat sektöründen büyük oyuncuların kopardıkları parçalardan geriye kalanları toplayabilen insanlardan birisiyim. benim gibi binlerce örnek var belki de. ne hayat görüşü ne siyasi görüşü akp ile uymasa da belediye'deki işlerinin kolaylaşması, ihaleleri alma şansının daha da yükselmesi, genel havanın bahşettiği inşaat sektörünün ve finans sektörünün gelişmesiyle sunulan kolay ev alma şansı (her ne kadar insanların kendi geleceklerini 20 sene ipotek altına almalarını hiçbir zaman anlıyor olmasam da) birçok insanı bu sektördeki oyunculara itti.

bunun sonucunda yaratılan iki yeni sosyoekonomik sınıf, konumu değiştirilen iki yeni sosyoekonomik sınıf mevcut. akp öncesi döneme bakalım: birincisi, işçi ve dar gelirli kesim: büyük şehirlerin gettolarında oturan, çoğunlukla anadolu'dan iş ve aş ümidiyle göçen kesimin oluşturduğu, din tandanslı ve seçimlerde bunu öncelikte tutan bir kesimdi. ikinci kesim, memur ve beyaz yaka çalışanların oluşturduğu orta direk diye tabir edilen kitle: daha sonra kırılıp, ikiye bölünecek kesim bu; buna sonraki paragraflardan değinmek daha doğru olacak. üçüncü kesim, zengin, beyaz türk olarak görülen kesimdi. akp döneminde, özellikle de ikinci döneminde bu sınıfların değişimi neredeyse tamamlandı. zamanının orta sınıfı ikiye bölündü, oradan orta-üst sınıf yaratıldı. orta sınıf ikiye bölünüp birisi üst sınıfın payından çalarken diğeri de alt sınıfa yakınsayıp 4 sınıflı bir sosyoekonomik düzen oluştu.

ancak 2011'den sonra değişen çok şey oldu. liberal politikalar yerini daha muhafazakar, daha milli görüşçü politikalara bıraktı. akp din eksenli yüzünü gösterir oldu. parasal genişlemenin getirdiği düzen çekilen dolarlar ve sertleşen söylemle iyiden iyiye tersine dönmüş durumda. 2011'den beri bu durum böyle.

bu ülke özal dönemini de gördü. emin olun ki özal, erdoğan'dan çok daha şaşalı yaşadı, dönemine göre çok daha süslü yaşadı. büyüklerimizden çok dinledik, özal döneminde de yine bu dönemde olduğu gibi betondan çok para kazanan oldu. inşaat temel sektör oldu, ulaşım için sosyal yollar, metro, tramvay yerine otobüsler konuldu. para sirkülasyonuna bağlı ekonomi düzeni empoze edildi. sonra ne oldu, devran döndü anap'ta geriye 25 üye kaldı. bu ülkenin düzeni hiç değişmedi dostlar. baştaki parti ve kişiler değişse de bu ülke hep aynı şekilde yönetildi. ta ki son senelere kadar. eski düzen yok, böyle giderse de giderek küçülecek ama henüz şu anda erken, halkın bunu görebilmesi için kendi üzerinde bu etkileri görmesi gerek. bu adamların oylarını çekecekleri tek şey, kendi ekonomilerinin bozulmasıdır.

ben, akp'ye oy verenleri hiçbir zaman küçümsemedim. ki bizzatihi ben de vermiştim. taşrada en çok duyduğum söz "adam kömürümü veriyor, çocuğuma da harçlığını veriyor daha ne yapsın" oluyor. siz bu adamları, twitter'dan, youtube'den hatta demokrasi'den haberi olmayan insanları kasetle, dinlemeyle oy vermeye ikna edemezsiniz. emin olun bu adamların hiçbirisi koyu akpliler gibi atatürk düşmanlığı yapmıyor, rabia deyip de ülkesinde soğuktan ölenlerini görmezden gelmiyor. bu adamlar sadece kendi çocukları tok yatsın, sıcak bir odada uyuyabilsin istiyorlar. akp'ye muhalif olan partiler ve partililerin de bunu görmeleri gerek. şu anda uygulanan sosyal politikalarla şehirli seçmeni belki alabilirsiniz ancak taşradaki fakir seçmene ulaşmanın imkanı yok gibi. adamlar hem dindar, hem de sosyal yardımları alıyorlar. sırtı pek, karnı tok durumu yani. bu adam oy tercihini çok büyük bir ekonomik oy olmadan değiştirmez. değiştirse bile gideceği parti kendi tabirleriyle "müslüman" bir adamın partisi olacaktır. şu anda ana muhalefet olan chp'nin taşradaki mehmet emmi'den oy alma ihtimali şu anda sıfır. bu partinin basiretsizliğinden ziyade seçmenin kumaşının kalitesizliğinden kaynaklanıyor. bu memleket ne çektiyse konuştuğu ile uyguladığı arasında dağlar kadar fark olan muhafazakar taşralı seçmenden çekti. hani marjinal bizdik dedirtecek derecede garip olayın yaşandığı bu kesimden bu şekilde gelecek kemik bir oy, kim ne söyleyebilir ki?

partiler ve siyaset futbol takımı gibi tutulamayacak şeylerdir. bir futbol takımı tutarsınız, oyuncu sarı kart görünce haklı bir kart olsa bile itiraz eder, offside olduğunu bildiğiniz pozisyona bile kızar ama haksız yere attığını gole sevinirsiniz. rakip takım haklı bir gol attığında bile bok atarsınız. bizim ülkemizde siyaset böyledir maalesef. insanlar partilerin yanlışlarını görüp , gidiş gidiş değil diyerekten oy tercihlerini değiştirecek olgunlukta değil. bundandır ki istikrar bozulur diyen 3 çocuklu asgari ücretli gibi insanlar oluşuyor. ülkeyi yönetecek, kendi çıkarlarını savunacak, yaşam kalitesini artıracak insanlar yerine tutar futbol takımındaki bağlılık hissiyatı gibi yanlış olduğunu bilse bile, içinden gelmeyerek ona oy verir. bunu hala oy pusulasında anap veya ap arayan yaşlılarda da görebilirsiniz.
1 favorites - -
(bkz: ysk hileleri)
0 favorites - -