zamanlamasına kimsenin anlam veremediği bir genel seçimdir.
şubat krizini yaşayan, ekonominin dibe vurduğu günlerde gemiyi karaya oturtmamak için çırpınmış olan hükümet (dsp+mhp+anap) tam düze varacakken ani bir kararla erken seçime gitmiştir. bu kararın sonucunda 3 parti de barajın altında kaldığı (ve ikisi tarihten silindiği) gibi ertesi yılın %10 büyümesini akp'ye kendi eliyle hediye etmiştir.
bülent ecevit seçim sonuçlarını da gördükten sonra "
kendi kendimize intihar ettik" demiştir.
peki bu intiharın nedeni neydi? bülent ecevit'in yukarıdaki cümlede mevcut anlatım bozukluğundan başka hiçbir kusur ya da ihmali yoktu. kararı veren devlet bahçeli idi. gelelim devlet bahçeli'nin neden bu kararı verdiğine.
ekonomi dar boğazdan geçerken kemal derviş abd'den adeta kurtarıcı gibi gelmişti. üstelik imf'den gelen derviş chp'nin eski isimlerindendi.
televizyonlarda da sürekli bülent ecevit'in sağlık durumundan, yürüyemediğinden, önünü görmediğinden vs. bahsediliyordu. hatta yanılmıyorsam rahşan ecevit onu hastaneden kurtarmak için sivil operasyon düzenlemişti.
işte bu karmaşada prensim,
* hüsamettin özkan ile ismail cem bir araya gelip yeni bir sol parti kuracak oldu. transfer dedikodularına göre kemal derviş de bu oluşuma katılacaktı. hatta bunu beyan da etmişti galiba.
bunun üzerine tufan türenç gaza gelip "işte bu parti iktidar olur, o hükümet de ülkeyi kurtarır" gibilerinden bir yazı yazar.
bu garip gelişmeler üzerine son damla niyetine bu köşe yazısını da okuyan devlet bahçeli (evet köşe yazısının etkenlerden biri olduğunu kendisi de söylemiştir) hükümeti devirecek böyle bir komploya kurban gitmektense erken seçimi tercih etmiştir. kendi ifadesiyle "oyunu" bozmuştur.
derken ya ondan biraz önce ya da biraz sonra kemal derviş de oluşuma girmekten vazgeçmiş, chp'ye geçmiş ve söz konusu sol oluşum daha doğmadan ölmüştür. (birkaç yıl sonra da ismail cem genç yaşta dünyaya veda edecektir)
tüm bu hay huy arasında mahkemenin kapattığı partinin küllerinden kurulan saadet partisi (ki aynen devam etseydi o da kapatılma namzetiydi) ikiye ayrılır. içinden "yenilikçiler" denen kanat akp'yi kurmuştur. akp kurulduktan aylar sonra (ama bir yıl değil) genel seçim yapılır.
hırslarıyla birbirini yemiş olan partilerin hepsi barajın altında kalır ve sadece saadet'in yenilikçi kanadını temsil eden akp ile bir önceki seçimde baraj altında kalmış bulunan fakat "kurtarıcı" kemal derviş'le güç tazelemiş olan chp barajı aşar. milli iradenin üçte ikisi baraj altında kalır, akp de meclisin üçte ikisi kadarını ele geçirir ve olaylar gelişir...
seçim sonuçları belli olduktan sonra hıncal uluç'un da tufan türenç'e fırça kaymışlığı vardır. "devlet bahçeli'yi korkuttun, erken seçime götürdün, bak böyle oldu" diye. tufan türenç ise seçimlerin sonucuna kadar nelere sebep olduğuna uyanamamış, seçimlerin sonuçlanmasından sonra da "benim ne suçum var ya" diyerek bu yorumları kabul etmemiştir. böyleyken böyle.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…wnew.aspx?id=84088http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…wnew.aspx?id=83154http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…new.aspx?id=11870813 yıl sonra gelen edit: bu entry'yi okuyup "he he tufan türenç yüzünden tabii tabii" muhabbeti yapanlar var. arkadaşlar, siyaset bilinmezlerle doludur. bahçeli'nin çok farklı motivasyonu da olabilir, hıncal uluç abartmış da olabilir, hatta bile bile saptırmış olabilir. tüm hepsi aslında amariga'nın ya da uzaylıların oyunu da olabilir. bu anlattığıma ben de iman etmis değilim ama batıni yorum yapmanın sınırı yok. görünürdeki sebeplerin en aşikar ve belgelenebilir olanı budur. başkası (julian assange kalibresinde biri) basında çıkan yazılarla yetinmeyip gerçek bir araştırmacılık yaparsa çok daha gerçek sebepler bulabilir. burada paylaşırsa biz de öğrenmiş oluruz. ama sezgilerle gelip "yok be o öyle değildir" diye zevzeklik yapacak olanlar bunu kendi çöplüğünde yapsın bizahmet.