tolunay kafkas'ın elyasa aşkı nedeniyle mağlup olduğumuz maç. geçen sezon dahi oynadığı her saniye "ben bu takımın topçusu değilim" diye bas bas bağıran bu adam üzerinde bu kadar ısrarın sebebi nedir? serdar sağ bekte çok iyi zaten ve sen sırf elyasa oynasın diye serdar'ı da ortaya çekiyorsun üstelik. takımın içine ediyorsun tabi bu şekilde. bunları bize gol yedirdiği için de yazmıyorum; adam oyunda durduğu sürece sağ kanattan denediğimiz bütün atakları mahvetti ve tolunay da bütün bu olanları seyirci gibi kenardan seyretti.
ayrıca merak ettiğim bir şey de var. orhan gülle tolunay'a küfür falan mı etti? etmediyse bu yetenekli adama hiç şans vermemesinin sebebi nedir?
gaziantepspor'un 96-97 sezonunda beşiktaş'la benzer kaderlerini yaşadığını öğrenmeme neden olan maç.
iş yoğunluğu, kişisel sıkıntılar derken takip edemiyorum günceli, sözlükte gördüm. beşiktaş da 96-97 sezonunda uefa ön elemesinde dinamo minsk'le eşleşmiş; makovski kardeşler tarafından çokça bunaltılmasına rağmen 1-2 kaybettiği ilk maç sonrasında inönü'de acaip zorlu bir maç sonrası 2-0 yenmişti. sonrasında gelen molenbeek 0-0 ve 3-0'la kolay geçilmişti. 2. turda da legia varşova ile eşleşilmiş, yine çok zorlu 2 maç sonunda; deplasmanda 1-1'lik ve içerideki 2-1'lik sonuçlarla turu geçip süper dramatik 3. tur mücadeleleri için valencia ile eşleşmiştik.
umarım gaziantepspor 2. maçta varşova'yı da yenip kader kesişmelerine devam eder.
bana 200 liraya mal olan maç. oran yükseltmek için yazdım. antep yenilmez dedim. rakip kebap gibi dedim. kebaba dönen ben oldum aq.
o degil de tolunay diyor ki "sacma sapan bi gol yedik, daha ne yapacagimizi biri bana anlatsin". lan adamlar kapi gibi gol atti, basti ucgene, ara pasa cakti eleman, neresi sacma ki? bi de niye birisi sana anlatiyo, hoca sensin. "istedigimiz oyunu oynayamadik" de, "rövanşa iyi hazırlanıp turu geçicez" de. biri bana anlatsin ne amk. önce iki top yap pozisyon bul da sonra adamlara bok at.
renktaşımız gaziantepimizin aldığı sonucuna çok üzüldüğüm maç. gaziantepspor, hocasının yanlış oyuncu tercihleri ve hakemin gerçekten berbat yönetimiyle hak ettiği bir maçı ve tur için avantaj kaybetti, yine de ikinci maçta turu geçebileceğini düşünüyor ve umuyorum.
önce hakemden başlayalım çünkü hakemlik bişey yoktu diye düşünüyordur çoğumuz, maçta kritik bir yanlış karar yok, zaten kritik bir yanlış karara gerek de kalmadı. hakem, faulün bir savunma taktiği şeklinde ve sürekli olarak kullanılmasına mani olmalıdır, bunu şunları ihtarla (sarı kart) cezalandırarak yapar: aynı oyuncunun sık sık faul yapması, aynı oyuncuya sık sık faul yapılması, bir takımın sürekli olarak rakip oyunculara faul yapması. bugün hakem toplamda 3 legia oyuncusuna sarı kart verdi ve bunlardan ikisi kendisine itirazdan, diğeri de tavşan dağı aştıktan sonra. sert bir faul yapılmış (hem de tek vuruşta gol yapılabilecek yerlerde), top geriye doğru yönelmiş, saçma sapan avantajlar oynatıyor. özetle etliye sütlüye karışmadan bir takım böyle ayarlanır, tam manasıyla kaşarmış.
gelelim tolunay'a, arkadaş cenk tosun formsuzdur kesersin, eyvallah, istersen kıtır kıtır kes, karışmam, ismael sosa diye de topçun var, iyi topçu, gayretli topçu, çok güzel de yahu adam bas bas bağırıyor benden santrfor olmaz diye. karcemarskas formsuz olsa kalede de onu mu oynatacaksın. sonradan oyuna aldığın topçunu ben genç milli takımda izledim, gayet forvet bi insan kendisi galiba, oynat onu. geçen sene gassarayın ardayı forvet oynatması gibi bişey bu ve tüm takımı etkiliyor. bi de lige karışmam da en azından avrupada, sağ bekle sol bekten biri gidince (tercihen ivan de souza) diğeri kalsın hocam, dany olmasa her maç takke olursun. el yasa'nın zaten kapasitesi belli, sen bi de hücum görevi yüklüyorsun adama, hata yapması çok doğal, ne o dany alves ne de bu takım barcelona.
haa unutmadan o murat şahin'in de bir ara kulağını çeksen iyi olur, çok saçma hareketleri var, kimi örnek alıyorsa artık.
senelerce türk takımlarının özellikle fenerbahçe ve beşiktaş'ın avrupada düştüğü duruma bu sene de biz düştük. 90 dakika futbolu biz oynadık maçı onlar kazandı. yalnız arada bir fark vardı bizim rakip kötü bir takımdı. ama ben deplasmanda yenecek gücümüz olduğuna inanıyorum. şimdi futbolcular oynamadı desek ayıp olur. allah var adamlar çabaladı.
bir de ekrana geldi mi bilmiyorum tolunay hoca kendisine gelen bir topa hakeme olan sinirinden vola vurmak istedi. başarısız oldu, hatta az daha düşüp yuvarlanacaktı. o sinir halinde gülmekten öldük tribünde. hocam sen ki ağır başlı bir adamsın. neden böyle hareketlere kalkışırsın hiç anlamam. bi daha yapma ne olur.
kısa kısa notlar;
- el-yasa o topu sektirmeseydi tolunay hocanın bütün planları gerçekleşmiş olacaktı. adam 3 gündür bağırıyor tek amacımız gol yememek diye.
- yanlış oyuncu tercihi falan yok arkadaşım. takım taş gibi pozisyonunu aldı, ara sıra insiyatif almak isteyen olcan haricinde kimse yerini kaybetmedi.
- ilk 30 dakika mükemmele yakın top oynadı takım.
- bu takım 3 kulvarda mücadele edecek. 4-2-3-1'in en ucundaki 3+1deki futbolcuların herbirinin bir yedeği olması gerekir değil mi en azından. toplam 4 oyuncunun sadece 1,5 yedegi var. e tolunay hoca ne yapsın allah aşkına?
- taraftar kendini aşmaya başlıyor.
- rövanş zor ama gerçekten imkansız değil. atılacak 1 golle turu geçen taraf biz oluruz.