yıllardır ne zaman kuraklık gündeme gelse, “ilgili kurumlar” hemen toplantı yapar. çaylar kahveler içilir, basına verilecek fotoğraflar çekilir… sonra yine hiçbir şey olmaz.
kuraklığın başlayacağı on yıl öncesinden belliydi. kavimler göçü gibi gelen afganı, suriyelisi niye geri dönmedi sanıyorsunuz?
bizde kuraklığın etkisi nüfus bir anda milyonlarca artınca sadece erken ortaya çıktı.
avrupa bunların sadece yüzde birini bile niye almadı, bir düşünün.
önümüzdeki yıllarda nerelerin çöl olacağı şimdiden belli. en az etkilenecek bölge karadeniz görünüyor.
oraya taşınalım diyeceğim ama oraları da çoktan araplara sattık :)
yakın zamanda su kesintileri başlar, billboardlara da “su tasarrufunun önemi” yazılır.
ardından millet birbirini suçlamaya başlar: yok bahçesini suluyormuş, yok arabasını yıkıyormuş diye.
halbuki bireylerin toplam su tüketimindeki payı sadece %10 civarında. (tarım %70-75, sanayi %15-20 dünya ve türkiye ortalaması)
neyse, kesintiler artsın da bir izleyin bakalım politikacılar bu kez bizi nasıl suçlayacak
*