şu an sazlıbosna barajı havzasında toki inşaat yapıyor, o baraj yok olacak, sular da.

istanbul havalimanı yapılırken bir sürü göletin suyu denize boşaltılmış.

yine kanal istanbul projesi için yapılan inşaat çalışmalarında çıkan molozlar bolluca gölü muydu neydi oraya dökülüyor. orası da yok olacak.

birçok gölün kuruma sebebi, vahşice açılan madenler. yine fabrikalar da suları sünger gibi çekiyor ve kirletiyor da.

tüm bunlara izin veren, teşvik eden kim hepimiz biliyoruz.

türk halkını açlık ve susuzlukla kırmak gayeleri.

burdur gölü yok olmuş, alooooo şaka değil göl yok.

yıllardır azalırdı zaten, gelip geçerken bakar iç çekerdik, eskiden şuralara gelirdi diye. ama bu sene komple gitmiş.

akıl almaz bir olay bu ve bizim başka bir şey konuşmuyor olmamız lazım.

yer altı suları ilk tükenecek ülkeler arasında gösteriliyoruz ve yer altı suları çok kritik. kolay kolay da dolmayacak bir rezerv şu anda deli gibi harcıyoruz.

çok acil ve keskin önlemler şart. desalinizasyon en azından kullanım suyu için büyük şehirlerde acilen devreye girmesi ve yatırım yapılması gereken bir konu

edit: hala bunu mevsimsel dönemsel ve abartma bulanlar var, musluklarından akan su kesildiği gün anlarlar dönemsel kuraklığı.
antalya'nın en suyu bol yerlerinden birinde yaşıyorum, burada herkes sondajla bahçe sular, her sene 10 metre indiriyorlar, eskiden 20 metreden gelen su şu anda 60-70 metrelerde. ne bir düzen ne bir nizam ne bir kanun, herkes kafasına göre takılıyor. yakında gelmeyecek birbirlerine bakacaklar

yıllardır konuşuldu. bilim insanları alarm verdi. ancak tabii ki ülkeyi ve milleti umursamayıp rantı umursayan akp buna karşı hiçbir önlem almadı.

şimdi hacılar hocalar çıkıp allah yağmur yağdırmadı kuraklık oldu, sorumlusu chp filan der. beslenememekten beyinleri pelte olmuş kesim de buna inanır.

kuraklığa hiçbir önlem alınmaması sonucu bu oldu. ülkenin başında da 23 yıldır akp var. hesabını da akp ve başındaki zata sorabilirsiniz.

boş yere gidip belediyeleri boklamayın. büyük resmi kaçırırsınız.

6 sene önce belgeseli yapılmıştır. izleyin lütfen.
https://youtu.be/w4ppjndoxkc?si=ij3warajq8q-1zqp
(bkz: 25 litre)
aniden gelmedi, bağıra çağıra geldi zira...

bu sene öyle veya böyle geçecek ama en fazla 2 yıl içinde su sorunu çok daha büyük krize dönüşecek.

acil eylem planı oluşturulması ve deniz suyundan en azından kullanım için su temizleme üzerine çalışılması lazım.

ekleme: başlık gündem olmuş. ama her 10 entry içerisinde bir entry böyle bir kıtlık olmadığını, abartıldığını veya habercilerin clickbate yaptığını iddia ediyor. bu platformda durum böyle ise sokakta eminim bu oran daha fazladır. bu da neden bu konuda bir tedbir alınmadığını göstermekte.

ne diyelim, herkes kesintilerle tanıştığında gerçekten böyle bir sorun olduğunu anlayacak.

ayrıca artık kışın yağışlı geçmesi de kisa vadede çözüm değil. çünkü vahşi şekilde sondaj ve yer altından su çekimi inanılmaz boyutlarda. eskiden kazma ile kazığımızda su bulabiliyorduk manisa'nın en çok yağış alan ilçelerinden olan demirci'de. şimdi en yakın sondaj mesafesi en az 200 metre. su kalmadı yüzeye yakın yerlerde.

konya'daki obruklar da zaten durumun ayrı bir göstergesi.

nüfus azalması tek çaredir. türkiye'nin ideal nüfusu 70 milyon ve altıdır.

kardeşim önce tekstile el atın tekstile. 1 kilo kumaşı boyamak için kaç litre su gidiyor açın bakın. ben ki bu sektör kapansa işsiz kalacağım ona rağmen diyorum bunu.
bursa'da dünya kadar tekstil fabrikası var su mu dayanır? 1 kilo kumaş 200 kilo suya tekabül ediyor neredeyse ki ortalama fabrika günde 40 ton mal üretir varın siz hesaplayın.
her sezon saçma sapan renklerde kumaş boyanacak diye can çıkıyor. bir de üstüne üstlük renk tutmazsa hoop tekrar tamire alınıyor kumaş. yıkaması, boyaması derken bir daha aynı oranda su harcanıyor. geri dönüşüm falan diye maval okurlar ki mümkün değil. geri dönüşüm suyu kullanılsa kullanılsa yüzde 5'i hadi taş çatlasın 10'u bulur.

yani anlayacağın sen evde götünü yıkadın diye bitmiyor bu su önce sanayiye bakacağız. çok mu gerekli amk her sene bambaşka renkler giymeniz. ya da bir renk sırf istenildiği gibi olmadı diye çok mu gerekli bir daha tekrar tekrar tamire almanız? o kadar keyfi bir harcamaki bu aklım duruyor her seferinde. neymiş insanlar bu rengi beğenmiş onu boyucaz. insanlar susuz kalınca da ben sarı isterem diye bağıracak mı bakalım.

cok korkuyorum susuzluktan.su yoksa hicbir sey yok.deprem,savas,pandeminin ustune birde su savaslarini mi gorucez?korkuyorum,bu isin sonu hic de iyi bir yere varmayacak.

ne kadar seviyorsunuz vergi veren, maaşlı çalışan vatandaşı kullandığı günlük su üzerinden eleştirmeyi.

77%'si tarımmış işte. sanayi ve günlük evde su kullanımı 23%'yi oluşturuyor. gidin akıllı sulama sistemleri kullanmayan, akıllı tarım sistemleri kullanmayan çiftçiyi eleştirin. kaç tane çiftçi doğru düzgün vergi veriyor?

vergi veren ben, tuvalette sifon çektim diye eleştirilen, suçlanan yine ben.

tam tamına 15 yıldır, tanıdığım bir çok akademisyen bunu akepe yöneticilerine anlattı.
ülkenin bugünleri göreceğini tüm iklim verileriyle izah ettiler.

yeraltı sularının kullanımına sınırlama getirilmesini, yoğun sulama isteyen tarım tümlerinden kaçınılması gerektiğini, vahşi sulamadan damla sulamaya geçilmesini, hatta su kanallarının üstlerinin kapatılması gerektiğini anlattılar, anlattılar, anlattılar.

ama bunlar hiç anlatılmamış gibi konya ovasında pancar gibi su isteyen tarım ürünleri üretilmeye devam edildi. yer altı suları tükendikçe dev obruklar oluştu, bunu da sallamadılar.
hububat üretimine uygun çölleşmiş arazilerde pancar ekimine devam ettiler.
ülkenin en verimli ovalarında taban arazilere kapama meyve bahçesi yapılmasına izin verdiler.

çukuruva gibi senede 4 ürün alınan ovalara narenciye diktirdiler, trakya'da kapama kiraz ve ceviz bahçeleri yapılmasını izlediler.
meyve bahçeleri taban arazilere yapılmaz, taban arazilerde hububat ve sebze yetiştirirsin, yamaç arazileri meyve bahçesi yaparsın.
şimdi su da kalmadı, hububat ve ayçiçeği üretmek için ne yapacaksınız? kapama bahçelerde dikilen meyve ağaçlarını mı sökeceksiniz?

çiftçi az çalışıp yüksek gelir elde etme peşinde koşar ama devlet taban arazilerine sahip çıkacaktı, devlet yeraltı sularına sahip çıkacaktı. her şey başıboş bırakılınca su kıtlığının yol açacağı gıda krizi defalarca anlatılmasına rağmen iktidar sahipleri hiç dinlemediler.

şimdi halka tarım politikasızlığının bedelini yüksek bedelli gıda ile ödetiyorlar ve hiç umurlarında değil.

bir gün umurlarında olduğunda umarım insanlar açlıktan ölmezler.

zira bu coğrafyada açlıktan ölümler çok fazladır. çok değil 150 sene önce iç anadolu'da meydana gelen kuraklık nedeniyle binlerce insan ölmüş, binlerce hayvan telef olmuştur.

meraklısı için makale;

osmanlı devletinde kıtlık ve iç göç: 1870-1900 arası iç anadolu örneği

meriç aybar