2021 türkiye "
vip" gp.
uzun bir yazı olacak, ilerde gitmeyi düşünen varsa okusun derim.
inanılmaz rezillik ve kepazeliklerin yaşandığı bir organizasyon oldu. yarış tekrar bize gelirse gitmeyi düşünenler için, eşimle beraber gittiğim bu kepaze organizasyon hakkında tecrübelerimi paylaşayım, gitmeye değer mi siz karar verin:
- ben 3 günde de pistte bulundum. en kıyak gün cuma günüydü. kalabalık değildi ve aracımızı iç otoparka çok zorlanmadan bıraktık. shuttle otobüsleri kullanıp tribünümüze ulaştık.
- cuma olmasına rağmen etkinlik alanında pek çok aktivite için epey sıra vardı. sıraya girmek istemedik ve hiçbirine katılmadık.
- araçları ilk kez canlı görmek muazzam hissettirdi. 2. antrenman seansıydı. gerçekten tv ile hiç alakası olmadığını söyleyebilirim. motorlardan gelen sesi duyma haricinde o sesi hissetmek bile çok ayrı.
- bulunduğumuz tribün
silver 7 idi. uzun düzlüğün frenleme kısmı ve son şikanın tamamını görüyor. burada geçiş hamleleri göreceğimizi düşünerek öyle aldık ki yarışta pek çok geçiş tam önümüzde oldu. tavsiye ederim.
silver 8'in de çok güzel olduğu söyleniyor.
- otomobillerin akıl almaz fren mesafesi de,
formula 1 ile ilgili neredeyse tüm detayları bilen bana bile şok yaşattı. dediğim gibi, önünüzdeki otomobilleri canlı seyretmek tv'den çok farklı.
-
mercedes otomobili diğerlerinden başka bir seviyede, bu çok açık. çıplak gözle bu gerçek çok net.
verstappen şampiyonayı buraya kadar iyi getirmiş.
- cumartesi günü rezilliklerin başladığı gün oldu. sevgili vip'cikleri için yanılmıyorsam valilik kararıyla yolları kapattıran organizatör sebebiyle araç kuyruğunda birkaç saat geçirdik. bu kadar seyirciyi tek bir yol üzerinden, tek bir girişten almak kimin aklına geldi hayret verici bir olay. resmen bilerek yapılmış gibi.
- hasbel kader iç otoparka park ettikten sonra, yağmur çamur içerisinde bu sefer tüm yolu yürüyüp tribüne ulaştık. yürüdük çünkü shuttle'lar tıklım tıklımdı. zaten izlemek istediğim 3. antrenman seansını da bu sebeplerle izleyemedik. sıralama turlarına bile zor yetişmiş olduk.
- cumartesi günü çıkış da bir başka kepazelik oldu. sadece park ettiğimiz otoparktan çıkmak 1 saat sürdü. bir yarım saat kadar da pistten ayrılabilmek için geçti.
---
- ve pazar günü. insanlık tarihine bile geçebilecek görüntülerin, rezilliklerin yaşandığı yarış günü. olacakları tahmin edip çok erken çıktık. avrupa yakasından pist civarlarına kadar 1 saatte sorunsuz geldik. kuzey otoyolundan tam piste bağlanacağız, o da ne. giriş kapatılmış. vip'cikler girecekmiş oradan,
valilik kararıymış.
- neyse dedik devam ettik. yarışa gelecek onbinlerce insanı "
medeniyet bulvarı" isimli oldukça manidar ve sarkastik bir isme sahip köy yolundan sokuyorlardı. kuyruk inanılmaz boyutlara ulaştı.
- bari dedim okan üniversitesinin oradan gideyim oradaki otoparka çekeyim. bir baktık ki o tarafa giden çıkıştaki kavşağı da jandarma kapatmış. benim iç otopark biletim var dedim, sikleyen olmadı. girişler tek yerden diye papağan gibi tekrarladılar. vip'ciklerin canı sıkılmamalı ne de olsa.
- sonunda sikerler deyip en sağdan pist ile alakasız bir yoldan çıktım ve gerekirse gitmeyiz napalım dedim. eşim ısrar etti benim için formula 1'in önemini bildiğinden bir yolunu buluruz şimdi diye telkin etti.
- ayrıldığım yol üzerinden tekrar kuzey marmaraya bağlanıp polislerin kapattığı bir başka çıkışa ulaştım. yanımdaki bir araç camları açtı ve içindekiler bize zorla sağdan çıkalım hep beraber yaparsak kapatamazlar dedi. jandarmayı ikna etmeye çalıştık, sonuna kadar zorladık. çıkardı valilik kararını gösterdi bir de azar yedik. görevli değilsek giremiyormuşuz.
- parasını gişede ödediğimiz yolun pist çıkışından çıkamadık ve soldan devam ettik. insanların artık otoban kenarına park ettiğini görünce biz de öyle yapmaya karar verdik. herkes otoyola park etmeye ve inip yürümeye başladı. artık ne olacaksa olsun deyip biz de aracı emniyet şeridine bıraktık ve yürümeye başladık.
- yarım saat yürüdükten sonra alana ulaştık. girişler yetersizdi ama diğer saçmalıklara bakarsak içeri girmemiz yine de çok uzun sürmedi. içerde fahiş fiyata çöp yememek için çantamıza yiyecek hazırlamıştık, x-ray'de bir görevli bu çantaya bir bakın dedi, bakan hanımefendi insan evladı çıktı ve görmemezlikten geldi.
- derken o efsanevi, dahiyane ve tam bir zeka ürünü olan üst geçide geldik. içeriye girmesi gereken binlerce insanı, vip'ciklerinin geçeceği yol kapanmasın diye tek bir adet (1) üst geçitten geçiren bir organizasyon düşünün. zincirlikuyu metrobüs istasyonundan farksız ve hatta daha beter bir görüntü vardı. herhangi bir olay durumunda insanların linç olabileceği kadar bir kalabalık içerisinde geçitten geçip sonunda alana ulaşabildik.
- içerde ısınmak için birer kahve aldık ama sıcak su mu içtik kahve mi tam anlayamadım. bu kahvelere toplam 40tl ödedik. sonra tribünümüze geçtik. pilot geçidi güzeldi, dünyanın en iyilerini yakından görüp el sallamak en azından yarış başlamadan önce yaşadıklarımızı biraz unutturdu.
- yarışı seyreden insanların %90'ının ne motorsporlarından ne de f1'den haberi yoktu. bunu söylerken illa detayları ve teknolojiyi ya da sürüş dinamiklerini bilmekten bahsetmiyorum. en basit bilgileri bile bilmeyen bir kitleden bahsediyorum.
- sen cumartesi tribünden aksiyonu takip ederken, "bunlar niye yarışmıyor" diye bir soru soruyorsan ya embesilsin ya da arkadaşlarına hava atmaya gelmişsin. yarışın pazar günü olduğunu dahi bilmeyen bir kişinin orada işi nedir? katıldığın organizasyonla alakalı bari temel bilgileri okuyup öyle gel be kardeşim.
- bunun gibi birçok soru ve saçma sapan yorum duydum tribünde. çoğu insanın pistte ne olup bittiğinden haberi yoktu, önlerinden geçen araçları izlediler öküzün trene baktığı gibi.
- sıralama turlarında son virajda herkesin önünü boşaltmak için yavaşladığını bilmeyip, "bunlar napıyor ya" diye bir soru sordun diyelim, hadi ona tamam. ama "ne oluyor ya bunlar yarışmıyor??" gibi sorular duyunca dedim ki yok abi, bize gerçekten fazla bu işler. adam cumartesi gününün sıralama turları olduğunu bilmiyor düşünün. (bkz:
let that sink in)
- yarışı takip etmek demişken ekranlar çok küçüktü. anlatıcının sesi de yetersizdi. sürekli motor sesi olduğundan çoğu zaman duyamadık. neyse ki yanımda dürbün getirmiştim. ekranı dürbünden seyrettik. "
dev ekran" olarak tabir edilen ekranı dürbünle seyrettik düşünün. bu sayede yarışta ne olduğunu çok iyi anladık ama dürbünsüz sıralamayı okumak ve ne olup bittiğini görmek imkansız. ekranların en az 2 kat daha büyük olması lazımdı.
-
sainz bize çok güzel anlar sundu düzlüğün sonunda. yaptığı geçişleri canlı seyrettik. özellikle vettel'e yaptığı cesur atak etkileyiciydi temas olmuş olsa da. hamilton da keza birkaç geçiş yaptı önümüzde. yarışın gidişatını eşime anlatarak ben de yaşamış oldum.
- yarış bittikten sonra çıkışta olaylar ve rezilliklere yenileri eklendi. elbette tahmin edeceğiniz gibi bütün tribünlerden çıkan insanları tek bir kapıdan (rakamla 1, ve kapı dediğim bildiğiniz evinizdeki odanın kapısı kadar bir genişlikte) çıkartıp tek bir üst geçitten geçirdiler. sırf üst geçide çıkmak için 45dk civarı bekledik. daha fazla bekleyecektik ama merdivenlerin tam altından çalı çırpı ve otların üzerine basa basa yürüyüp mecbur sıraya kaynak yaptık. bu sırada yabancılar sürekli olan biteni fotoğraf ve video ile kaydedip kendi çevresine çeşitli gülme emojileriyle gönderdi. götleriyle güldüler desek yeridir. rezil rüsva olduk.
- onlara kahraman diyeceğim bir grup insan geçide yakın bir yerden telleri yıkıp insanların çıkmasını sağladı. güzel bir alkış da aldılar. helal olsun diyorum. biz de tellerin oradan dışarı atladık sayelerinde.
(bkz: dünyanın en prestijli organizasyonunda tellerin üstünden atlamak)
- yarım saat kadar otoyol üzerinden yürüdük. mahşer yeri gibiydi. biz emniyet şeridine bıraktık diye bir şey olur mu diye düşünürken bir baktık ki insanlar emniyet şeridini bitirip artık yolun üzerine şeritlere bırakmışlar araçları koşup yetişmek için. bazı insanlar bulabildikleri kamyonların arkasına atlayıp gittiler. aracı otoyola bıraktığımıza şükrettik. iç otoparklara çekenler nasıl çıktı bilmiyorum.
özetle "
paranla rezil olmak" ifadesini tam anlamıyla, hayatımda ilk kez bu kadar iliklerime kadar yaşadım. organizasyon baştan sona tam bir felaketti. işin komiği de, vip'cikleri için insanların linç olması riskini bile alarak insanların canına kast eden, bir tanesi hariç tüm girişleri kapatan organizatörlerin vip'cikleri memnun edememiş olması. "
vip biletiyle bile rezil olduk" yazanları gördükten sonra bir gülme gelmedi değil.
formula 1'i canlı seyretmek çok çok ayrı, harika bir deneyim. ama bu eziyete değer mi, artık ona siz karar verin. bence bu kadar şeyden sonra parası olan bile yarışa gelmez. ben f1 tutkunu olduğum için yeniden gider miyim, giderim. ama geçmişte seyirci azlığını bilet fiyatlarına yormuştuk, sebep başkaymış onu acı tecrübelerle öğrendik.
bundan sonra vip'cikler ve akp çocukları gitsin yarışa, normal tribünleri de tamamen kapatsınlar. geçen sene seyircisiz yapılan yarışta muhtemelen "organizasyonun altından çok iyi kalktık" diye düşünüp götleri kalktı, bu sene seyirci gelince ne mal oldukları belli oldu.
edit: göksel gerçekten çok güzel okudu istiklal marşını.