bu sene izleyemedigim fenerbahce'nin ilk ve tek euroleague maci oldu. isteydim. heyecandan elim, ayagim titriyordu. telefondan bir turlu acilmadi mac yayini. ben de her 10 saniyede bir skoru guncelliyordum deliler gibi. zisis'in sayilarini gordukten sonra, yuzume ufak bir tebessum yayildi. obradovic'in bu mactaki tavsani da zisis oldu diye. mac uzatmaya gitti. dayanamadim. molaya ciktim. gittim arabama oturdum. bir yandan eksi sozluk, bir yandan resmi skor takibi yapiyorum. birden macin galibiyetle bittigi haberini alir almaz, yabanci bir ulkede park yerinde, arabanin icinde deliler gibi bagirmaya basladim ve ufak capli bir tribun yaptim. birkac insan bana bakti, bu manyak ne yapiyor diye
*. hayatimda bu kadar heyecanlandigimi hatirlamiyorum. final four zamani turkiye'de olacagim. icim icime sigmiyor. keske elden gelseydi de madrid'e de gidebilseydim. bu sene hep soylendi. takimin bir karakteri var artik. euroleagu'de bu karakteri kazandiginiz zaman, adiniz daimi olarak buyuk takimlarin arasina girer. bugun o kazanma karakterinin olympiakos'a barcelona karsisinda son saniyede nasil mac kazandirdigini gorduk. fenerbahce'de bu yolda emin adimlarla ilerliyor. madrid'de real madrid ile karsilasmak cok zor olacak ama belki de ilk defa cok da korkmuyorum. biliyorum ki oyuncular ve efsane koc obradovic, bu maci kazanmak icin de ellerinden gelen her seyi yapacak ve belki de bize bu kupayi getireceklerdir. son olarak:
(bkz:
in obradovic we trust)