bunun aynısının daha pürüzsüzünü benim arkadaşım dünyaya getirdi. biliyorum çünkü tuvalet fırçasıyla beline vura vura kırıp öyle gönderebildim kanalizasyona. ahlaksız şerefsiz kafede sıçıp sifonla temizleyemeyince öylece bırakıp kaçmış üstüne ben girince de benim yaptığım düşünülmesin diye temizlemek zorunda kaldım.
onun yaptığını nerden biliyorsun diye soranlar oluyor. masaya dönünce analı bacılı galiz küfürler eşliğinde durumu anlattım. arkadaş küfürler üzerine kızarıp morarınca biraz içerlemiş gibisin vezirköprülü hayırdır dedim. sanırım daha fazla küfür etmeyeyim diye suçunu kabul etti. zaten masaya tekrar geldiğinde de şakaklarından süzülen ter, arkasını kollayarak gelmesi falan dikkatimi çekmişti. o güne kadar yüzlerimiz arasında her zaman bir masa kadar uzaklık olan adamın bokuyla yüz yüze gelip savaş vermek çok ağır geldi.