uefa avrupa ligi 3. tur eleme maçı. türkiye ve fransa basınında sonucuyla anılacak olan maç. marsilyalıları bilmem ama eskişehirlilerin çok konuşacağı bir futbol maçı. belki de, eskişehirliler için bir futbol maçından çok daha ötesi...
sokakta delicesine futbol oynadığımız zamanlar. o zamanın en çok konuşulan futbolcusu kimse, herkes o olmaya çalışıyor, topa vururken herkes onun ismini bağırarak söylüyor. futbol oynayıp bağıran çocuklardan, sokaktaki büyükler rahatsız, çocuklar da, sokaktaki büyüklerden... çocukların üstünde törpülenmemiş asilik var: "çocuğuz oynamak, bağırmak hakkımız" yazmışlar kimsenin oturmadığı bir evin duvarına, kim bilir nereden etkilenerek... rahat vermeyen büyüklerin zillerine gece vakti operasyon düzenledikleri de biliniyor kalıcı dişleri yeni yeni çıkan bu veletlerin.
o gün yine bağırarak, çağırarak, kendimizden geçerek futbol oynuyorduk. büyüklerden, "gidin başka yerde oynayın, keserim ulan topunuzu" şeklinde birkaç uyarı almış olsak bile, gitmedik, direndik. çünkü mahalle maçımız vardı ve biz hiç yenilmiyorduk, çok formdaydık. büyüklerden biri geldi, "topu verin" dedi. enayi değildik, topumuzu vermedik. kendi kendine isim sahibi olan bir futbol topumuz vardı; daydır... daydıra aşıktık. daydırı seveceğimize ve koruyacağımıza dair üstüne el basıp, çok büyük yeminler etmişliğimiz vardı. büyükler futbol topuna kesinlikle dokunamazdı. büyüklerin dokunduğu futbol topu üç gün içinde patlar inancına sahiptik. "gitmeyin ulan bir yere, bekleyin beni" dedi topumuzu isteyen büyük. sokaktaki bakkala girdi, bir şeyler alıp yanımıza geldi. "gelin" dedi, yaklaştık sade gazozla çokoprens almıştı. birbirimize baktık, gazozla çokoprens alanın kötü bir büyük olamayacağını düşündük, topu önüne tıkırlayıp, gazozla çokoprense gömüldük. büyük, daydıra bakıp "güzel topmuş" dedi ve top sektirmeye başladı. gazoz ve çokoprens bittiğinde topu istedik, idman yapmak için. "mahalle maçında 4-3-3 oynayın... ayağa paslar... iyi basın... koşun... şu şişkoyu da kaleye geçirmeyin" dedi. gülerek, "tamam amca" dedik. "ne amcası ulan, abi diyin bana... toplanın şöyle etrafıma, ne anlatacağım size" dedi. etrafına oturup dinlemeye başladık. "
eskişehirspor'u bilir misiniz?" dedi. "biliriz, ikinci ligde" dedik. "eskişehirspor'un sevilla'yı yendiğini bilir misiniz?" dedi ve anlatmaya başladı: "ilk maçı ispanya'da 1-0 kaybetmişiz ama biz bu takımı eleriz diyoruz. biz bu takımı eleriz...
16 eylül 1970 eskişehirspor sevilla maçı... hava çok güzeldi, maça gitmeden evvel iki-üç bira içtik kahvede arkadaşlarla. maça bira içip gidince daha iyi oluyor, bilmiyorum. stadyum ağzına kadar dolu... yirmi-yirmi beş bin kişi var. amigo orhan ortaya çıktı. kalabalığı görünce şaşırdı adam, besbelli. tribünlerden alkış, kıyamet, tufan... sevilla'lı topçular da, hakemler de şaşırıyor. hepsi, 'biz nereye geldik böyle hacı' diye düşündüler o an... maç başladı. sevilla oynatmıyor, kitlediler bizi. sonra bir gol attılar. moralimiz bozuldu, çok küfür ettik ama hala umutluyuz, evrene hala pozitif enerji göndermeye devam ediyoruz, inanmışız.... sonra, bir şeyler oldu, evren bize cevap verdi, fethi üç gol birden attı, tur atladık" dedi ve gözlerinden yaşlar aktı. elinin tersiyle gözlerinin yaşını sildi, "iyi oynayın ulan maçta" diyerek bizi gönderdi.
akşam yemeğinde, babama sordum: "eskişehirspor, sevilla'yı yendi mi baba?" babamın göz bebekleri büyüdü, yedikleri soluk borusuna kaçtı, öksürdü, su içip cevap verdi: "yendi. 1970'lerdeydi maç... çok güzel maçtı" dedi. "16 eylül 1970'te yapılmış"dedim. annem hemen lafa karıştı: "eskişehirspor'un eskişehirspor olduğu yıllar... o zamanlar çok iyi es-es... fethi nihat ender kalelere gönder" dedi. babam lafa devam etti: "ben de gitmiştim o maça. ilk maç dışarıdaydı, 1-0 yenildik. sonra buraya geldi sevilla... stad ağzına kadar dolu..." biliyorum baba dedim. "çok güzel maçtı" dedi, bol yoğurtlu makarnasını yemeye devam etti. annem bana da, makarna koymuş, makarnanın üzerine, ketçap ve mayonez sıkmakla meşguldü. "o zaman es-es'liler çok fanatik... gerçi her zaman fanatiğiz... dayın ankara'dan askerden kaçıp kaçıp haftasonları es-es maçına gidiyordu dedenle beraber ... zaten o, üç, dört sene filan askerlik yaptı, enayi" diyor. etrafımdaki herkeste olan, eskişehirspor sevgisine ben de kapılıyorum. 16 eylül 1970 eskişehirspor sevilla maçı sayesinde, eskişehirspor sayesinde annemi, babamı, dedemi, dayımı, bize gazozla çokoprens alan abiyi daha iyi tanıyorum, ne kadar antika insanlar oldukların öğreniyorum ve onların fanatiği olduğu takımın ben de, fanatiği oluyorum.
işte, bu maç,
2 ağustos 2012 eskişehirspor marsilya maçı da, çok eskişehirli'nin hafızasında silinmeden kalacak. yıllar sonra bu maç, sokakta top oynayan çocuklara, oğullara, yeğenlere, torunlara anlatılacak ve bu maç sayesinde kalıcı dişleri yeni yeni çıkan çocuklar, eskişehirspor'lu olacak...