polis memuruna küfür etmesini nedenleriyle birlikte bizimle paylastigi
"kızdım ama niye kızdım?" baslikli yazisi.

aslinda basliginda bile, hatali oldugunu caktirmadan belirtmis. "yaptim ama bir sor niye yaptim" klasik yesilcam repliklerinden biridir. ve hatali olan birinin kendisini hakli cikarmaya calistiginda kullandigi ifadedir.

basimiza ne geldiyse hep bu ufak tefek kurallari cignememizden, esnetme arzularimizdan geldi. günlük hayatta biz de yapmiyor muyuz? elbetteki, hepimiz biriz, hepimiz de ayni isteklerde bulunuyor, ayni esnekligi talep ediyor, talebimiz karsilanmadiginda da sinirleniyoruz.

en medeni görüneninden, en dantelinden, en comarina, aslinda hic birimiz gercek anlamda bir avrupa (almanya ıngiltere ıskandivan ülkeleri vs, dogu ve güney avrupadan bahsetmiyorum) seviyesine bu anlamda erisemeyecegiz.

yeri geldiginde kurallarin neden iyi oldugunu, kuralsiz toplumun kaotik ortam olusturacagindan bahsediyoruz ama hepsi lafta, buldugumuz ilk firsatta, tüm kurallari cignemeye dünden haziriz aslinda. modernizmden ne kadar uzak, ülkecek ne kadar anti demokratik, ve de kuralsizliklara ne kadar yatkin oldugumuzun güzel bir kaniti bu yazi.

polis bir dakika müsade etseymis diyecek kisiler icin tekrardan belirteyim, polisin görevi kurallari yasatmaktir, kuralsizliklara müsaade etmek degil.

edit: mesaj yoluyla cahil oldugumu, polisin icler acisi halini kavrayamadigimi belirten bazi arkadaslar olmus onlara da su sekilde cevap vermis olayim:

olay kavrayip kavrayamamak degil, belki oradaki polis gercekten de is ahlaki yüksek, sistemi degistirmeye calisan bir don kisot, nereden biliyoruz öyle birisi olmadigini? ve hemen genelleme yaparak cöp polis damgasini vurabiliyoruz?

bir bireyin esneklik talep etme hakki oldugu kadar, görevini yerine getiren bir polisin de o istegi red edip kurallari oldugu gibi isletme hakki var.

kanaat, isiyatif, takdir hakki vs. dedigimiz sey de bu, adam takdir hakkini o arabanin orada durmamasindan yana kullanmis, talep etme hakkin var ama karsi tarafin senin kural cigneme istegini kabul etme zorunlulugu yok, hele senin bu yüzden o görevliye küfretme hakkin hic ama hic yok.

--- spoiler ---

hepinizden binbir özür dileyerek, kendimle ilgili bir meseleye açıklık getirmek istiyorum.
kiminiz duydunuz gördünüz, kiminizin haberi bile olmadı belki de. ben yine de anlatayım. yazmıştım, cumartesi akşamı gıda zehirlenmesi yaşadım ve hastanelik oldum.
gittiğimiz seyahatte benimle aynı yemekleri yiyen eşime ise o gün bir şey olmamıştı.
ancak istanbul’a döndükten sonra, pazartesi öğle saatlerinde o da zehirlenme belirtileri göstermeye başladı. belirtilerin neler olacağını tahmin edebilirsiniz. geceyi zor geçirdik.

hastaneye gitme önerimi ise "geçer" diyerek reddetti. ancak sabah saatlerinde durumu iyice kötüleşti ve tansiyonu düştü. nihayetinde sabah 9.00 sıralarında fenalaşarak bilincini yitirdi. hemen yakındaki bir hastaneyi arayarak durumu anlattım. hayati tehlike olabileceğini söyleyerek hemen hastaneye getirmemi istediler. bunun üzerine gazetede beni bekleyen otomobilimi çağırarak “hande çok kötü, acil hastaneye gitmemiz lazım. eve yaklaşınca beni arayın, aşağı inelim” dedim.

yoğun trafik nedeniyle yaklaşık yarım saat sonra “yaklaştık, 3 dakika sonra evin önündeyim. inebilirsiniz” deyince eşimin koluna girip asansörle aşağıya inerken, eşim asansörde yeniden bayıldı. eşim kucağımda kapının önüne çıktığım zaman otomobili göremedim ve şoförümü aradım.

“fatih bey, kapıdaki trafik polisi durdurmadı. 'hasta var' dediğim zaman da umursamadı. ben de devam etmek zorunda kaldım” dedi. baygın durumdaki eşimi apartmanın önündeki merdivenlere oturttum. yakındaki bir dükkanın sahibi ise yanımıza gelerek eşimi tuttu ve ben de izin almak için görevli memurun yanına gittim.

“memur bey, eşim çok hasta ve acilen hastaneye yetiştirmem lazım ancak aracımın burada durmasına izin vermemişsiniz. müsaade ederseniz hemen gideceğiz” dedim.

aldığım yanıt “kardeşim burada durmak yasak” oldu. “bana kardeşim diyemezsiniz. tahminen babanız yaşındayım. baygın durumda bir kadından bahsediyorum. bir dakika izin verseniz ne olur, kadın ölsün mü” dedim.

“hastayı hastaneye götürecekseniz ambulans çağırın. ambulans gelirse durabilir” yanıtını aldım. “bu trafikte ambulansın buraya gelmesi ne kadar sürer farkında mısın? ayıp bu yaptığın” dediğimde, “beni ilgilendirmez. ambulans çağırın” dedi. ben de kendisine “üniforma ile polis olunuyor ama üniforma ile insan olunmuyor. vatandaşa yardım edeceğinize zorluk çıkarıyorsunuz” dedim. bu arada sinirden elimin ayağımın titrediğini tahmin edebilirsiniz. “eşimin kılına zarar gelirse senden şikayetçi olacağım” diyerek polis üniformasını ego tatmini için kullanan bu kişinin yanından uzaklaşırken, öfkeyle saydırdım.

o sırada hemen hastaneyi arayarak bir ambulans istedim. kamu hizmeti yapan bir polis demeye dilimin varmayacağı kişiyi de orada bulunan amirine şikayet ettim. “bu gençlere insanlık öğretin lütfen” diyerek durumu aktardım. amiri de “şoförünüz direnince böyle olmuş. gelsin hemen” dedi. o görevliden de şikayetçi olmamamı rica etti. daha sonra 40 dakika kadar ambulans bekledik ve en sonunda trafiğin tıkanık olmasından istifade ederek evin önünde zaten durmak zorunda kalan kendi aracıma eşimi koyarak hastaneye götürdüm. günü hastanede geçirdik ve akşam program yapmak için eşimin yanından ayrıldım. bütün bu anlattıklarımın telefon kayıtları ve ambulans ve hastane ile mesajlarımız telefonumda aynen duruyor.

en sevdiğiniz iki insandan birinin canının tehlikede olduğunu düşündüğünüz bir anda “ben sinirlenmezdim” diyeniniz var ise onu kutlarım. bunlar yaşanırken oradaki birisi görüntüleri videoya almış. ama tabii merdivenlerde yarı baygın bekleyen eşimi değil. daha sonra tartıştığım kişiye giderek “arkandan küfür etti. sen duymadım ama bende görüntüler var. istersen tanık da olurum” demiş. daha sonra da bu görüntüleri her yere yollamışlar. ancak herkes bilir ki, hayatımda bir gün işini yapan birine hakaretim olmamıştır. tek bir kamu görevlisi ile kendimle ilgili bir nedenle tartışmışlığım yoktur. bir tek kamu görevlisi çıksın da desin ki, “fatih altaylı bizden şunu istemiştir” yoktur. böyle bir konu ile ilgili başınızı ağrıttığım için özür dilerim. not: bu anlattıklarımın tamamına caddede dükkanı olan esnaf, çiçekçi, herkes tanıktır.
--- spoiler ---

adam baya baya haklı. ben büyük ihtimal tutuklanırdım. çünkü büyük ihtimal biraz daha ileri giderdim. güzel sabır varmış sende reis...

iki tarafı da sevmem haklı çıkarmak gibi bir derdim de yok. ama merak ettiğim bir şey var. gazete'den araba çağırıp 30dk. bekleyene kadar ilk etapta neden ambulans çağırmadı. trafik olsa bile ambulans daha hızlı gelirdi neticede.

edit: bana mesaj atıp ambulans'ları koruduğumu zanneden lale'ler, fatih'e benden selam söyleyip geçmiş olsun dileklerimi iletin lütfen!

hiç bir dayanağım olmadan fatih altaylı'nın yalan söylediğini düşündüğüm hadise.

sabah aksam kosende yaladigin hukumetin polisi bu ne bekliyordun? ucu sana dokununcami isyana kalktin şimdi. valla cok üzüldük fatihcim sorma aq. derdini koyun gibi güttüğünüz kitleye anlat tabi seni hain ilan etmezlerse :)

izlerken bende böyle düşündüm aslında. sonuçta ülkede yasa,kural adına hiç bişey kalmamış ne var yani adam park yasak olan bir noktaya arabasını park edip hastasını alacaksa biraz esneklik gösterilebilir.(insanlar neler yapıyor misal elinde silahla hastaneye girip,sıkıp tekrar rahatça çıkıyor bu onların yanında baya baya masum bir şey.)bir süre müsaade edersin baktın gelmiyor o zaman yazarsın cezayı,çağırırsın çekiciyi polis ağabey.

tamamen saçmalıktan ibaret olan beyandır.

yazının tamamını okudum videoları izledim. benzer olayı da yaşadım. hastasını önemseyen insan orada park cezasını falan umursamaz. mevzu yapmaz. ağız dalaşına girmez. zira gözü başka şey görmez. madem hastan hemen merdivende park cezasını umursama bin git. polis çekici çağırıp arabanı mı çektirmeye çalıştı? seni gözaltına almaya mı çalıştı? yaptığı tek şey park cezası yazmak. hastanı falan umursadığın yok fatih altaylı. tek umursadığın park cezası yiyince kendini ayrıcalıklı hissetme konforundan uzaklaşman.

herkes arabasını senin gibi oraya buraya çektiği için ambulans 40 dakikada geliyor fatih. neden anlamıyorsun?

eşinize geçmiş olsun.

sıradan bir vatandaşın acilde yaşadıklarının yanında hiç olan olay.

fatih altaylı'nın haklı olması durumu.

olayın kimin başına geldiği hiç önemli değil.

durum eğer anlattığı gibiyse ; aynı durumda ben olsam sanırım polisle fiziki kavgaya girişmiştim.