" bu, korkunç derecede tahmin edilebilir bir depremdi. daha önce defalarca konuşulmuştu."
yabancı basın böyle söylüyor.
bbc'nin hazırladığı belgeselbelgeselden çıkarımlarım: bir tane belediye başkanı (bkz:
salih gün) çıkıyor, bilimsel bir rapor hazırlatıp ona göre imar planı çıkarıyor. diyor ki en fazla 2 veya 3 katlı evlere izin veririm, burası deprem bölgesi. karşı çıkan çok oluyor, belediye meclis üyeleri bile hem de. neyse bu şekilde evler zor da olsa yaptırılıyor ve depremden hasar görmüyorlar.
sorun şu ki, yine 1 kişi sayesinde oluyor bu işler. adam fedai gibi savunuyor fikrini. karşı çıkan çok. bölge sakininin biri diyor ki, istanbul'da gökdelenler yapılıyor, bir sürü kat çıkıyor, ne farkı var. cebine az para girdiğinden dert yanıyor. haklı olabilir mi evet olabilir. o arsaya daha fazla kat verilse, daha çok para kazanacak sonuçta adam. cahillik mi belki cahillik. haklılık payı var mı evet var. salih gün olmasaydı belki de orası da yerle bir olacaktı, bir sürü insan ölecekti. ama kimin umrunda. herkes cebine giren paraya bakıyor haklı olarak.
bizim en büyük sorunlarımızdan birisi de fakirlik. şöyle düşünün, sizin arsanız var, belediye diyor ki, istediğin kadar kat çıkma hakkın var. kim 2-3 katlı ev yapar ki! en az 5 katlı yapar, 10 daire çıksa 9'unu satar, birinde de kendi oturur. çok korkuyorsa da depremden gider bir villa alır o paraya. o 9-10 daireyi de kimse kusura bakmasın herkes alır. bir yerde de almak zorunda. bunun adına fakirlik mi denir, bencillik, fırsatçılık mı denir emin değilim.