endüstri mühendisliği diploması olan formen arayan patrondur.

1) türkiye'deki işletmelerin büyük bir kısmı yüksek katma değer üretmemektedir.

2) işletmelerin büyük bir kısmındaki işler, aslında formen, tekniker, ustabaşı ile yürüyebilecek niteliktedir. yüksek katma değer üretmeyen şirketlerin, yüksek nitelikli elemana aslında ihtiyacı bulunmamaktadır.
bu, kobilerin muhasebe işlemleri için finans direktörü istihdam etmesi gibi bir şeydir.

3) tekniker ve ustabaşılar, yeterli eğitime sahip değillerdir. bu açık mühendis ile kapatılmaya çalışılır.

4) işe alınan eleman ya niteliğinin çok altında bir işte çalıştırılır ya da aslında eğitimini almadığı.
misal finans direktörünün muhasebe programı karşısında afallaması gibi. bu da patronun afallamasına neden olur. o kadar maaş alıyordur ama işe aldığı eleman bir fatura bile işleyemiyordur.

5) nitelikli elemana gerçek anlamda ihtiyacı olan kurumsal firma sayısı az olduğu ancak mühendis sayısı çok fazla olduğu için, bu şirketlerin kapısında kuyruk oluşur. bu kuyrukta şansını artırmak isteyen insanlar, yeni bir soruna yol açar: over-qualification.

vardığımız yer, nüfusun büyük bir kısmı eğitimsiz, çok küçük bir azınlığı ise aşırı eğitimlidir.

aşırı eğitimliler için de hayat zordur.

a) eğitim vakit alan bir iştir. aşırı eğitimli bir kişi bu kez tecrübe eksikliğinden elenebilir. tecrübe kısmını tamamladığında ise yaştan.

b) yurtdışında şansını denemek istese bile, oradaki iş için de yine aşırı eğitimli damgası yiyecektir.

orospu çocuğu olduğunu gazeteye ilan vererek belli etmektedir.

şu ilanı savuncak tiplerin birazdan damlayacağı durum.

dur bakalım ne zaman dalyarrağın biri kalkıp " ee o kadar endüstri mühendisi var yeaa " diyecek.

ücretli öğretmenlere 1000 tl'den az veren patronla aynı kafadadır.

ben de tanıyorum böyle birini, küfür edeceğim için isim yazmıyorum ama ünlü bir iş adamı kendisi. bir de bizim pezevenk birkaç sene önce "çalışanlardan hiç verim alamıyoruz" deyip analiz etsinler diye bir insan kaynakları şirketiyle anlaşmış. çıkan tablo şu:

ağır işçiler asgari ücretle çalışıyor. hepsiyle 1 senelik sözleşme yapılıyor ki işveren istediği anda kapıya koyabilsin. işini ne kadar iyi yaparsan yap bir süre sonra çıkarılıyorsun çünkü işveren zam yapmak istemiyor. fakat memleket küçük ve işçi sayısı kısıtlı, bir süre sonra çıkardıkları adamları geri alıyorlar. tabii yine asgari ücretle... işçi de mecbur; başka gidecek yer yok. ara ara girip çıkarak 10 sene boyunca asgari ücretle çalışan tanıdığım var burada.

beyaz yakalı çalışan için de durum aynı. örneğin; 2-3 sene başka yerde tecrübe edinmiş bir mühendis işe başlarken 1100 lira alıyor. götünü de yırtsa maaş artışı hep sabit (enflasyon oranının çok az üstü). önemli kademelerdeki adamlar yıllardır değişmemiş, bölgeye yeni yatırım yok; haliyle yükselme şansı da hemen hemen yok.

izinler az, bayram seyran yok, prim yok, ikramiye yok... insan kaynakları şirketinin temsilcileri de birkaç saat sonra işverenin kapısını çalmış, kısaca "bizi çağırmanıza hiç gerek yokmuş. istikbali olmayan işlerde neredeyse karın tokluğuna insan çalıştırıyorsunuz. sisteminiz de yarak gibi. siz burada insanların götünü sıkıp çalışacağını mı sanıyorsunuz?" diye brifing vermişler.

helikopterle pata pata uçarken çalışanları hiç aklına gelmiyor tabii. amcık ağızlı tepeden tepeden bakıyor sadece, alttaki insanlar birer karınca onun için. hatta para hırsı gözünü o kadar kapatmış ki birinin gelip "sen çalışanlarına para vermiyorsun" demesi gerekiyor. ona kalsa daha da az verecek, ah bu asgari ücret işte... o da olmayıverseydi keşke. o zaman kaç senedir kullandığı şu helikopteri yenilerdi.

asıl trajik olan ise aradığı şekilde, istediği şartlarda çalıştıracak bir endüstri mühendisi bulacak olmasıdır.

tamamen piyasayı düşüren mühendisler yüzünden bu teklifi yapma cüretinde bulunan işverendir. şahsen bir iş görüşmesinde buna benzer saçma bir rakamı duyduktan sonra gerçekten bu paraya çalışacak mühendis bulabileceğinizi mi sanıyorsunuz şeklindeki soruma, ohooo beyfendi piyasada kum gibi makina mühendisi var şeklinde cevap almıştım. işin kötü yanı üç dört gün sonra aynı sene aynı okuldan mezun olduğumuz bir arkadaşım bu firmada bana söylenenden daha düşük maaşla işe başladı. işin özü piyasayı bu kadar kırmaya yönelen mühendisler olduğu müddetçe daha bile azını teklif edecekleri gün gibi aşikar.

daha trajik olanı ise, istediği şartlarda çalıştıracak bir endüstri mühendisi bulacak olmasının yanı sıra, çocuğuna bile ayda 2000-3000 tl harçlık veren kişidir.

bu patron takımının çoğunluğu, kendileri domuz gibi yaşarlar, insanları sömürüp zenginleştikçe zenginleşirler, o mühendise verecekleri 1000 tl'yi bir saatte harcarlar ve insanların bu kadar az mayışla geçinmesini, ailesine bakmasını ve kendileri için "verimli" çalışmasını beklerler...

bir de o mühendis arkadaşımıza, esnek çalışma şartlarından bahsedip, bu kadar sömürdüğü yetmiyormuş gibi sgk'sını da tabandan yatıracak kişidir. bunun az biraz vicdanlı olanı ayda 120 tl'lik ticket verir. sanki bir öğlen yemeğine 6-7 tl yetiyormuş gibi...

o kadar okumuş çocuk; bir simit ve çayla veya çorba ile zıkkımlansın, değil mi?

1000 liraya çalışan endüstri mühendisi örneklerinin farkında olan patron.
bunun sorumlusu 1000 liraya çalışmayı kabul eden o gerizekalılar topluluğudur.
piyasada emsal göstererek hem kendi değerlerini pul ederken hemde meslektaşlarını zor durumda bırakırlar.
(bkz: orospu çocukları) bile bundan daha gururlu ve onurludur.

insanların çaresizliğinden faydalanmak isteyen patrondur. yavşaktır. iş bulamayan, maddi çok zor durumda kalmış insanları kullanmak amacıyla vermiştir o iş ilanını.