maçı yayınlayan
eurosport yorumcuları şöyle diyordu maçın sonlarına doğru: "federer daha iyi bir tenisçi ama nadal daha iyi bir savaşçı".
bu söyleme katılmamak imkansız olsa da, son zamanlarda
rafael nadal'ın tenis tekniğini de ne kadar ilerlettiğini inkar etmek imkansız. o yüzden maçla ilgili söyleyeceklerime "nadal kazanmadı, federer hediye etti" iddiası hakkındaki düşüncelerimle başlayayım.
nadal'ın maçlarını seyrederken kolayca kapılınabilinen bir fikir bu. sebebi de sanırım öncelikle
roger federer'in kusursuz tenis tekniğinden ve efsaneleşmiş kariyerinden kaynaklanıyor. daha sonra da nadal'ın "kontratak"lara dayalı ve az "winner"'lı tenis anlayışından... ancak
wimbledon çimindeki finalden sonra, dün avustralya açık'ın sert zemininde de federer gene kaybediyorsa, ve üstelik maçın son setinde, sadece bir servis kırma ile gerideyken psikolojik olarak çöküyorsa, ve de aralarındaki maçlarda rafael nadal 13-6 öndeyse, sanırım bu söylemi bir kez daha gözden geçirmek gerekiyor.
federer'in nadal'ı yenebileceğini, ama yanlış taktikle oynadığını ve çok fazla basit hata yaptığını iddia edenlere kısmen katılmak mümkün. federer kariyerinin ilk yıllarında ve kendisini efsane yapan şampiyonlukları kazandığı dönemde belli bir tenis stilini oturttu. ve işin aslı, nadal olgunlaşana kadar, kendisini zorlayıp, oyununu adapte etmesini sağlayacak kadar güçlü bir rakiple de karşılaşmadı. kısmen küçük bir raketle, tek el backhandi ile ve fileye fazla gitmesini gerektirmeyen bir oyunla rakiplerini ezip geçen bir oyuncunun, kariyerinin olgunluk döneminde bu alışkanlıklarını değiştirmesini beklemek pek gerçekçi değil.
bunun yanında olayın biraz da "gurur" ile alakalı olduğunu düşünüyorum. bu da çok normal aslında. kötü geçirdiği 2008 sezonunun sonunda
us open'ı kazanan federer, en çok artık evine gelen "kendisini iyileştirmek için tavsiyeler içeren" mektuplar kesileceği için mutlu olduğunu söylemişti. onu en çok rahatsız eden kendisi ve/veya oyunu ile ilgili bir sorun olduğunun iddia edilmesi. koçsuz çalışması da buna bir gösterge. yıllarca tenis dünyasını rahatça domine eden bir tenisçinin, şimdi yardıma ve değişikliğe ihtiyaç duyduğunu kabullenmesi çok zor.
basit hatalar ve yanlış taktiğe gelince; öncelikle nadal ile olan maçlarında, federer'in yaptığı "basit hatalar"'a bakıp, "işte federer kendi kendine yenildi" demek külliyen yanlış bir gözlem zannımca. birincisi, nadal gibi psikolojik olarak güçlü,her topa koşan ve her topu çeviren bir tenisçiye karşı, topu sadece karşı tarafa göndermek yetmiyor. federer de bunu bildiğinden, her vuruşunda, diğer bir rakip için gerekmeyecek kadar mükemmel vuruşlar yapmaya çalışıyor. vasat bir vuruşun dönüşünden korkuyor ve bu da hataları arttırıyor.
ikincisi ise, nadal'ın basit görünen ve "federer bunu nasıl karşılayamaz" dedirten vuruşlarının iyi değerlendirilmemesi gerekliliği... efsane tenisçi ve amerikan tenis milli takımı kaptanı
patrick mcenroe nadal için "onun sıradan bir forehand'i, tenis dünyasında karşılaması en güç vuruşlardan biri" diyor. bunun başlıca sebebi de nadal'ın topa verdiği "spin", yani topun dönerek gitmesi. bunu daha netleştirmek istersek, şu örneği verebiliriz. gelmiş geçmiş en iyi tenisçilerden
andre agassi'nin kariyerinin zirvesindeyken yaptığı vuruşlarda, top kendi etrafında dakikada 1900 tur atacak bir hızla karşı sahaya gidiyordu. federer, gelmiş geçmiş en iyi forehand'lerden biri ile, topa dakikada 2.700 tur attırabiliyor. nadal içinse bu rakam ortalama 3.200. ve diğerlerinden farklı olarak, nadal'ın hemen bütün forehand'leri bu spin ile gidiyor. bu toplar, ki "groundstroke" olarak adlandırılıyor, yere çarptığı zaman rakibin öyle bir üstüne gidiyor ki, iyi pozisyon almak-raketi ortalamak ve etkili bir vuruş yapmak dünyanın en zor işlerinden biri.
federer'in nadal'a karşı fileye gitmemesi ve
serve and volley taktiğini fazla kullanmamasın da, federer'in bunu akıl edememesinden olduğunu iddia etmek fazlaca basit bir düşünce tarzı. hemen her rakibine karşı, bilhassa sert zeminlerde fileye giden federer, bunu nadal'a karşı yapmakta tereddüt ediyor. yapsa başarılı olur mu bilmek zor, ve aslında olabilir gibi de görünüyor, ancak sanırım nadal'ın hızı ve "passing shot"'lardaki başarısı, federer'i ürkütüyor. normalde file önünde %60 ve üstü bir sayı kazanma oranı başarılı olarak addediliyor. federer'in nadal'a karşı bunu yakalaması zor değil. üstelik bu taktiği uygulaması, aldığı sayılardan çok, nadal'ı rahat olduğu sistemden çıkartabileceği için işe yarayabilir. gene de tekrar etmek gerekir ki, iki rakip de birbirine büyük saygı duyduğundan, risk almaya çok yanaşmıyorlar.
bu genel konuları geçtikten sonra dünkü maça gelelim. öncelikle belirtelim ki, sahadaki isimler federer ve nadal olmasa, finalin
rafael nadal -
fernando verdasco arasındaki maç kadar seyir zevki yüksek olduğunu söylemek güç olurdu. ama genelde 5 setlik inanılmaz bir heyecan ve satranç oyunu seyrettik.
maç öncesi görünen şuydu: hem federer hem nadal finale kadar fazla zorlanmadan ve çok iyi tenis oynayarak gelmişlerdi. buna tek istisna, nadal'ın 48 saat önce oynadığı verdasco maçıydı. nadal bu maçta zaman zaman tedirginlikler yaşamış, ama inanılmaz form yakalamış bir oyuncuyu zor da olsa geçmeyi başarmıştı. nadal'ın federer'e psikolojik üstünlüğü ise herkesin kabul ettiği bir gerçekti. zemin ise nadal'a değil, federer'e avantaj sağlıyordu. bütün bunlara rağmen, eğer nadal final maçından 48 saat önce 5 saatlik bir mücadeleden çıkmış olmasa ve federer maçını bir gün daha erken oynamış ve 3 saatte, 3 sette, zorlanmadan bitirmiş olmasa, nadal maça favori çıkacaktı. ancak hemen herkes, nadal'ın zaten fiziğe dayanan oyununun, bu yorgunlukla federer'e karşı fazla dayanamayacağını düşünüyordu. dahası, eğer nadal kazanacaksa, maçı kısa kesmek zorundaydı.
federer,
rod laver arena'nın
plexicushion adı verilen sert zeminin de etkisi ile, wimbledon'daki finalden daha az hata yaparak oynadı. ingiltere'de, tabir caizse nadal için "madene" dönüşen backhand'leri, avustralya'da fileye fazla takılmadı. ancak servisleri açısından pek gününde değildi.
nadal ise ilk sete hızlı girdi ve alışageldik hızlı oyununu oynayarak maça başladı. servisleri geçmiş senelere göre ilerleme kaydetmiş ancak onun hiç bir zaman bir "ace" makinası olamayacağı açık. bunun yanında, sanırım nadal'ın en zayıf yanı file önü oyunları. benim gözlemim, nadal hangi zeminde olursa olsun, volelerinde topu öldüremiyor. yaptığı vuruşlar da bitirici olamıyor. bu, servislerine göre, ciddi oranda ilerletmesi daha kolay olabilecek bir alan gibi duruyor.
nadal wimbledon'daki kadar öldürücü forehand'ler vuramadı ama buna etki eden biraz da federer'in inanılmaz savunması ile her topu çevirmesi idi. öyle toplar çıkardı ki, hala aklım almıyor.
2.setin sonlarına doğru nadal yorgunluk emareleri göstermeye başladı. maçın başında inanılmaz isabetle vurduğu
backhand çapraz vuruşlar dışarı gitmeye başladı. ilk seti kaybeden federer, ikinci seti kazanırken, nadal'ın bu halini ve set aralarında masaj yaptırdığını görünce, sanırım maçı bitirebileceğini düşündü. maç sonunda yaşadığı hayal kırıklığının da bundan kaynaklandığını düşünüyorum.
nadal 3. sete, nereden geldiği anlaşılamayan bir enerji ile başladı. federer dahil herkesi şaşırtan bu enerji, nadal'a 3.seti kazandırıyordu. başka bir önemli nokta ise, federer'in wimbledon'daki gibi, yakaladığı servis kırma şanslarını bir türlü sonuçlandıramaması idi. işte bu da bir çok kişinin "federer maçı kendisi verdi" demesine sebep olan noktalardan. ancak şunu da gördük ki, nadal kendi servisinde 0-40, 15-40 geriye düştükten sonra birden bir vites arttırıyor ve inanılmaz iyi tenis oynuyor. attığı tüm ace'lerin (sanırım 4 tane) rakip 40 sayıyı bulduğu anlarda olması tesadüf değil. servis kırma anlarında, nadal psikolojik avantajından sonuna kadar faydalanıyor ve dün de böyle oldu.
4.sette ise, ben kendi adıma federer'in maçı kazandığını düşündüm. seti 6-3 kazanıp durumu 2-2'ye getiren federer, oyununu da kusursuz seviyeye çıkarmıştı. maç ise artık 4 saate dayanıyordu ve nadal'ın 48 saatte iki tane 5 saatlik maçı kaldırması, hem de avustralya sıcağında, mümkün değildi.
işte nadal maçı tam da burada kazandı. öncelikle şunu söyleyeyim, maç öncesi federer'e nadal'ın yorgunluğunun maçı etkileyip etkilemeyeceği sorulduğunda, federer "fizikselden çok psikolojik yorgunluk olabilir" diyordu. nadal insanüstü azmini burada ortaya koydu. iki kere öne geçtiği maçta ve ilk kez çıktığı bir finalde, normalde oyundan düşmesi beklenen nadal, benim herhangi bir sporda ve sporcuda hiç görmediğim bir enerji ile oyuna yüklendi. 5.setin başında federer'i şaşırtan da önce bu oldu.
nadal'ın
ocd sahibi olduğunu, yani psikolojik olarak takıntılı bir yapısı olduğunu gözlemlemek zor değil. maç öncesi su şişeleri ile rutini, maç esnasındaki yüz ifadesi, sahaya çıktığı andan maç bitene kadar kıpırdamadan duramaması bunlara işaret. ayrıca konuşurken utangaçlığı ve yüzünü kaçırması da kişiliği hakkında ipuçları. sanırım bu yönü, nadal'ın maça herhangi bir insanın olamayacağı kadar konsantre olmasında ve hep sadece "oynadığı puanı" düşünmesinde bir numaralı etken. hiç bir zaman maçtan kopmuyor ve pes etmiyor.
nadal'ın hala ayakta olmasına şaşıran federer, bir de servisini kırdırınca, tam bir çöküntü yaşadı. önce hakemle tartışmaya başladı. daha sonra durum 4-2'ye gelince ise, sadece bir servis geride olmasına rağmen, maçı kaybetti. çok mübalağa etmek istemiyorum ama, sanki iki adam birbirleri ile psikolojik bir savaşa girmişti ve nadal o dakikada beyin gücü ile federer'i yendi. maçın kalanı ise formalite oldu. nadal
avustralya açık tenis turnuvası'nın yeni şampiyonuydu ve 6.
grand slam'ini kazanıyordu. artık geriye bir tek amerika açık kalmıştı.
maç sonrası yaşananlar ise, federer'i tutanları da nadal'ı tutanları da duygulandırmıştır eminim. federer gibi dev bir şampiyonun, bir efsanenin gözyaşlarını tutamaması, iki rakip arasındaki saygı ve dostluk, nadal'ın federer ile birlikte "içten ve gerçek" bir üzüntü yaşaması, bu ikilinin maçlarının boyutunu bir kez daha ortaya koyuyordu. bu sadece bir tenis maçı olarak değil, gelmiş geçmiş en büyük spor rekabetlerinden birine dönüşmüştü artık.
bundan sonra ne olacak...herkes federer'in
pete sampras'ın 14 grand slam rekorunu geçmesini bekliyor, ki bu muhtemelen olacak. ancak eğer nadal oyununu biraz değiştirir , maçları daha kısa zamanda bitirecek bir sistem geliştirebilirse, ve sakatlık şanssızlığı yaşamazsa, neler yapabileceğini hayal etmek bile mümkün değil.
rafa 23 yaşına yeni girdi ve 6
grand slam şampiyonluğu var. federer onun yaşında sadece 3 tane kazanmıştı. evet nadal'ın federer kadar rakipsiz bir tenis dönemi yakalaması zor görünüyor ama, federer'in kıracağı rekorun çok da uzun ömürlü olmaması gayet mümkün.