sevimli midir? evet, kesinlikle. yalnız bana pek inandırıcı, gerçek gibi gelmedi. çocukluğumda bolca buzağı görmüş biri olarak, sanki bilgisayarda oynanmış bir hali var bunun. neyse diyeceğim bu değildi aslında. sanatsal yaratıcılığın bir ayağı olan reklam sektörü, kesinlikle saygı görmeye değer bir uğraş alanı. ama insan düşünmeden edemiyor. tamam postmodern çağın, kapitalist sistemin, tüketim toplumunun bir gerçeği reklam. tabii ki gerekliliği de. neticede tüm hamleler, daha çok satış, daha çok tüketim, daha çok kazanç üzerine kurulu. anladık, sosyo-ekonomik gerçekler böyle. ne kadar eleştirsek ve dönen çarktan hazzetmesek de ok yaydan fırladı. ama şu daha çok satmak adına, sanatsal yaratıcılıktan ve estetikten ödün vermeyi, reklamcı ve grafikerler nasıl içlerine sindirebiliyorlar. ressamın piyasa resmi yapmasından farksız, kitsch ürünler bunlar. birileri cebini dolduracak diye ekranda kalitesiz işler görmek istemiyorum. tamam arz-talep, müşteri istekleri bir sürü etken var bu camiada, tabii ki para kazanmak da. ama biraz daha kalite ve yaratıcılık lütfen. kitlelerin duygularına oynayıp, yumuşak karınlarına dokunarak sömürmek değil.
(bkz:
kitsch)