bu benim, her sonbaharda iğrenç balkabaklı lattesinden içerim.
içimde öyle bir balkabağı sevgisi var ki anlatamam, dayanamıyor bir kere alıp "zıkkım çıksın" deyip o sene bir daha almıyorum.
siparişi de şöyle veriyorum:
+ en büyük boy balkabaklı latte alabilir miyim?
- sıcak mı olsun?
+ eved.
yahu o ne kadar şekerli, şuruplu bir şey öyle. normalde latte tercih etmediğimden bilmiyorum ama hepsi öyle şekerli şurupluysa o içilen kahve değil haberiniz olsun.
kahveciden başka ne istenir?
derdinizi kutsuyorum.. kıyamam size... hiç kıyamam...
en asil duygularının insanı
aynı zamanda küçük boy sütlü filtre kahve lütfen diyen de tiptir. (bkz:
ben)
her sabah starbucks'a gidip bir ice americano diyen tipten herhangi bir farkı yoktur bu kişinin.
hayatım boyunca starbucks'ın önünden bile geçmedim. değil ki hangi kahvelerin satıldığını bile bilmiyorum.
hanımefendinin biri kahve ısmarlayacaksa bir gün gideriz. ben de o sırada " hanımefendi ne alıyorsa ben de aynısından alayım" deyip çaktırmamaya çalışırım.
*
sütlü çay içelim diyenle samimi arkadaştır.
(bkz:
chai tea latte)
sütlü kahve içiyor olsaydım, içecek boyutu sorduklarında “küçük, orta ya da büyük” diye cevap verdiğimden mütevellit, muhtemelen olacağım insan tipidir.
ben genelde orta türk kahvesi istiyorum.
ben söyledikden sonra, sırada olan benim gibi 40 lı yaşlardaki arkadaşlarda direk türk kahvesi diyorlar.
sıcarlar mokkasına da bilmemnesine de, ya adam gibi türkçe yazsınlar yada sattırmasınlar.
hangi ülkeye gitsem o ülkenin diliyle yazılan menü, bi bizim ülkemizde dayatma şeklinde başka dilde oluyor nedense.