parayı kim veriyor? ben.
sana ne hırbo. ister mırra içerim ister milkshake.
olum / kızım,
sen cahil bir köylünün torunusun. 3-5 kellme kahve terminolojin gelişti diye kendini nimetten mi sayıyorsun?
kahveye süt eklenirse sütlü kahve olur bu kadar net.
cortado, flat white , latte, capucchino hepsi sütlü kahvedir.
birinden süt azdır, diğerinde fazla, birinde süt köpürtülmüştür diğerinde krema halinde.
neticede hepsi sütlü kahve.
ne deseydi mesela, latte mi deseydi?
tabii bizim baristalar latte diyince sicak sut vermediklerinden siz boyle agzinizi yaya yaya lattee diyorsunuz.
canımız sütlü kahve istiyorsa, ne dememiz gerekiyor ;sayın "barista" mehmet ,ahmet , hüseyin, efendi. türkiye 'de bir kahve dükkanındayız ingilizce bilmiyoruz. rahatsız oluyorsanız kapıya yazın türkler giremez, ingilizce bilmeyenler giremez, türkçe sipariş vermek yasaktır. siz de kurtulun biz de kurtulalım.
caffe latte,
caffe misto,
flat white veya
cortado gibi seçeneklerin tamamı teknik olarak
sütlü kahve olduğu için hangisini tercih ettiğine yönelik belirsizlik olur. olay sadece türkçe ya da ingilizce / italyanca / ispanyolca söylenmesi ile alakalı değil o bakımdan.
eğer spesifik bir tercihi yoksa, “sütlü kahve ver işte” diyorsa, en popüler tercih olduğu için
caffe latte verilebilir kendisine. aslında dümdüz sütlü kahve istiyorsa espresso ile yapılan latte değil de filtre kahve ile yapılan
caffe misto daha doğru olacaktır. fakat güçlü bir tercihi olmayan birisi için çok da fark olacağını sanmam, o yüzden ver caffe latte geç herkes mutlu olsun.
yani starbucks dediğin yer farklı kahve seçenekleri satmak üzerine kurulmuş, basit bir dükkan günün sonunda. ağzını yayarak sipariş verince kendini bir şey sanan da saçmalıyor, farklı tipleri olan bir ürüne ısrarla muğlak biçimde sipariş vermeye çalışan da saçmalıyor. istediğiniz kahveyi sipariş etmek özel bir yetenek gerektirmiyor.
ayrıca ben sütlü kahve diyince aslında direkt ısıtılan sütün içine türk kahvesi atıp karıştırarak hazırlanan içeceği de anlıyorum. caffe latte ile ya da diğerleriyle hiç bir alakası yok mesela. severim de kendisini ama bu seçenek starbucks’ta yok.
2015'te yazar olmuşun, 1700 tane entry girmişsin, belli ki çocuk değilsin; açtığın başlığa, girdiğin entry'e bak be birader. millete de cahil demişsin ayıp değil mi?
ha millet de bunu fena eksilemiş, haddini bildirmiş ama hala başlığı açanı destekleme yanlışına düşenler var. onlara bir uyarım olsun: cafe latte zaten sütlü kahve demek. cafe kelimesi bile bizden avrupa'ya geçmedir. kahveyi yemen'den alıp avrupa'ya tanıtan biziz. antin kuntin laflarla millete tepeden bakma cahilliğine düşmeyin. hadi bakayım.
t: starbucks'ta yaşanan trajikomik bir "jargon / davranış" skandalının daha incelenmesi hâdisesi!
buyurun dostlar!
şu an burada, bir insanın "sütlü kahve" tercihinin, bir kıyâmet âlâmeti gibi karşılandığı paralel evrendeyiz.
hiç kuşkusuz, insanlık tarihinin en karanlık, en geri kalmış suçlarından biriyle karşı karşıyayız!
düşünsenize, bir birey, anadilinde, ne istediğini net ve kibarca ifade ediyor. dehşet verici!
bu nasıl bir cehalettir ki, kişi "latte" veya "flat white" gibi, global bir şirket tarafından pazarlanan ticarî markalaşmış terimleri kullanmak yerine, kendi dilinin sade ve anlaşılır ifadelerine başvuruyor?
ne kadar da ilkel! gerçek entelektüeller ve ileri görüşlü insanlar, her dâim doğru endüstriyel jargonu kullanır/kullanmalıdır! "sütlü kahve" diyerek, sadece kahvesini değil, aynı zamanda kendi sosyo-kültürel seviyesini de sipariş etmiş oluyor, değil mi? ne yazık!
pekiiiiii, bu dâhi yazarımız ne yapmış? kahve kültürünün vatikan muhafızları'ndan biri gibi, kapıda bekleyip "sen giremezsin!" mi demiş? ona göre, starbucks bir kahve dükkanı değil, bir çeşit sosyetik mezhep midir? giriş şifresi, doğru terminoloji midir? yanlış kelimeyi kullanan, aforoz mu ediliyor? ha?
sütlü kahve siparişini veren de günahın ağababasını işliyor tabii! buradaki suç, basit bir kelime hatası değil. hayır, çok daha derin!!! bu, küstah bir özgüven! bu insan, starbucks'ın dayattığı kültürel kodlara, markalaşmış köleliğe boyun eğmeyi reddediyor!!! "ben ne içmek istiyorsam onu söylerim," diyor. bu, bir tür anarşi! bu, düzene başkaldırı! cimer'e şikayet edilesi bir tutum bu!
velhâsıl sevgili başlık açan; şimdi ekranının başında, bir dahaki mağdurunu beklemeye devam edebilirsin! ama şunu bil ki; kahve kültürü, senin gibi ukalâlar sâyesinde değil, o "câhil" dediğin insanların cebindeki paralar sayesinde ayakta duruyor. yuttuğun o "latte"nin, onun "sütlü kahvesinden" hiçbir farkı yok. senin minik ve şirin egonu okşamaktan başka!
hadi afiyetlee...
ne istediğini bilen bireydir, kolay bulunmaz
özgüvenine hayran kaldığım kişilik. ben bir kere büyük boy kahve istedim, grande mi mrande mi ne demek lazımmış. yerin dibine girip kendimi fakir bir orospu evladı gibi hissettim. 6 ay dışarıda kahve içmedim, ara sokaklardan eve gidip geldim. ana caddeye çıkmadım. grande ne amına koyum italyan mafya filmi mi çekiyoruz?