bir davranış şekli.
arıyorsun, "dıt dıt dıt." sesi ya da meşgul veya her ne haltsa.
"meşgul olsa başka bir uyarı olması lazımdı ama neyse meşgul galiba." deyip bir süre bekleyip yine arıyorsun, yine "dıt dıt dıt." sesi.
sonra bir süre daha bekleyip tekrar arıyorsun ve yine aynı ses.
"meşgul ya da hatta sorun var galiba." diye aramayı bırakıyorsun.
bir süre sonra aranılan kişiden "uyuyordum." mesajı geliyor.
kendi kendine "kapı duvar dıtlaması ile uyumanın ne alakası var?" diyorsun. yani arayıp da "dıt dıt dıt." sesi duyarak birinin uyanmasını nasıl sağlayabilirsin ki?
sonra aynı marka cihaz ve aynı gsm hattan kendini engelletip aramayı deniyorsun ve o da ne? aynı kapı duvar sesi "dıt dıt dıt."
sonra ne oluyor? denemek için engellendiğin telefona "x numara size ulaşmaya çalıştı vs." mesajı gidiyor ama doğal olarak bu mesaji her alandan "uyuyordum." diye cevap gelmiyor çünkü niye gelsin? salak mısın?
sık sık başıma gelen, beni aşırı sinirlendiren olay. iyiniyetli olmamdan, bana bunu yapan insanlara güvenmemden kaynaklanıyor…
samimiyeti kullanılan insanların sıkça karşılaştığı durumdur.
salak yerine koyduğunuz insanın gözünün önüne er yada geç tüm doğruların yaradan tarafından serildiğini de bilmenizi isterim.
yaşadığımız dönemi en iyi anlatan durum
çok sık karşılaşırım, yeni tanıştığım insanlar tarafından sık yapılır. tipimde de var bir sıkıntı herhalde, kibar da davranınca hepten saf sanıyorlar. ama bunun bir zararını görmedim, tersine insan tanımakta çok faydasını gördüm. çok kısa sürede insanlar hakkında fikriniz olur. şöyle ki çoğunlukla uyarıda bulunmam, çünkü insanları rahat bırakınca kendileri olurlar. biz birçok anlamda korkuya hatta cezaya dayalı (ataerkil toplum olma ve inanış gibi nedenlerden ötürü) yetiştirildiğimiz için, rahat bırakınca kendimizi salıverir belli ederiz. "korkuya dayalı ahlak ahlak olmadığı gibi güvenilir de değildir" demişler. bu yüzden uzun süre hatalarına ses çıkarmam, sadece izlerim. insanlar elbette hata yapar, ama bunu anlar ve kendiliğinden özür diler, bu durumda işler değişir tabi, böyle insanları sevin. şayet sessiz kaldığım için hata yapmaya bile isteye devam ederse, bir süre daha izleyip sessiz sedasız iletişimimi keserim. gerek yok kavga etmeye, sevmem gerginlikleri ve kavgaları. elbette hepimiz eşit şartlarda eğitim görmedik, ama insanlar istediğinde kendini eğitme yetisine sahiptir. bunu tercih etmiyorsa zaten hayat yeterince zor, bir de saygısız insanlarla bunu zorlaştırmanın alemi yok.
insanı derin sorgulamalara iten şeydir
sesimiz çıkmıyor diye yaptığınız adaletsizlikleri, hak yemeleri görmüyoruz mu sanıyorsunuz. yanılıyorsunuz, bedelini ağır bir şekilde ödeyeceksiniz
ödeteceğim…
eski sevgilim tarafından defalarca yapılandır. bir adım geri çekilip de fotoğrafa geniş açıdan bakınca anlıyor insan. belki de öncesinde anlamak istememişimdir, bilmiyorum.
uzak mesafe ilişkisiydi ve sancılı süreçten geçtik. aradığımda ulaşamamalar, ilginin azalması, sürekli çelişkili hareketler ve cümleler... insan bunun bilincine varmadığında ya da karşısındakine toz konduramadığında çok koymuyormuş salak yerine konulmak. ama farkına varınca etkisi daha bir büyükmüş, anladım.
ilişkide sorunlar var ayrılmak istediğini söyleyip selamı sabahı kesiyorsun ama aradan bir süre sonra mesaj atıp kendini hatırlatıp tekrar ilişkiye evriliyor. madem sevmiyorsun, salak yerine koyuyorsun o zaman neden avcunda tutmaya çalışıyorsun? insan neden böyle bir şey yapar ki?
ilk tanıştığımızda hiç alkol kullanmadığını söyleyip ayrı olduğumuz dönemin ardından alkol içtiğini söylemesi. nerede kimle içtin dediğimde cevap vermesi ve 2 yıl önce içtim demesi. buraya kadar sorun yok. biz tanışalı 1 yıl olması dışında :)))
yanına taşınacağım ciddileştiğinde telefon numarasını değiştirmeyi istemesi. erkekler için bu durum büyük sıkıntıdır, bilen bilir.
alkol aldığını söyledikten bir süre sonra hastalandığı için tampon kullandığını söylemesi (bekaret sikimde değil, olmadı da hiçbir zaman). buradaki sorun, bana karşı ilginin azalması, arzunun bitmesi ve ardına bunların gelişmesi.
göz göre göre salak yerine koymaya da devam etti. ben kötü biri değilim derdi hep. aynen ya kötü birisi değilsin. hayatımda hiç bu kadar aşağılanmadım, aptal gibi hissetmedim. tüm bu duyguları yaşattığı için kendisine teşekkür ederim. bundan sonra kadınlara karşı asla güvenmeyeceğim için mutluyum. çünkü daha önce yine aldatılmıştım. en azından o cesurdu, aldattığını itiraf etmişti. aldattıktan sonra duygularımla oynamaya devam etmemişti.
önceden olsa beddua okur geçer giderdim ama artık gerek duymuyorum. mutlu olsun. gönlüne göre olsun diyorum sadece.
öyle işte.
“yalan söylediklerini biliyoruz. onlar da bize yalan söylediklerini biliyorlar. bize yalan söylediklerinden haberdar olduğumuzu biliyorlar. yalan söylediklerinin farkında olduğumuzu bildiklerini biliyoruz. buna rağmen yine de yalan söylemeye devam ediyorlar” (bkz:
aleksandr soljenitsin)