yaşar kemal,
fırat suyu kan akıyor baksana kitabında kendisini "insanoğlunun en hırsızı, hırsızların piri" olarak tanımlamış, ve bu kahramana şöyle bir son yazmış, çok da güzel olmuştur.
"ateşi tanrılardan çalıp da insanlığa armağan eden kişi kim, bir akdenizli. o ateşi çalıp da insanlara verince ateşin sahipleri tanrılar ne yaptılar, gazaba geldiler, ateş hırsızını cezalandırdılar. cezası neydi, onu aldılar götürdüler. kafı kuhinin en uzak, göğü delmiş doruğundaki sivri, çakmaktaşından ustura gibi keskin kayalığa ellerinden ayaklarından ağır zincirlerle bağladılar. kartallar, her sabah geliyorlar, onun ciğerinden bir parça alıp gidiyorlardı. işte,
kafkas dağının halkları bundan, bir gün haberdar oldular. bir insana tanrıların böylesine zulmetmesi ağırlarına gitti. ama ne yapabilirler, çıkılmaz inilmez dağın en sarp, en yüce doruğundaki insanı nasıl kurtarabilirlerdi. biliciler, bilim adamları, hanlar, beyler, hocalar, imamlar, papazlar hep bir araya geldiler, bir çare düşündüler, araştırdılar, dağ çok yüksekti, sarptı, şimdiye kadar hiçbir insanın ayağı dağın doruğuna değmemişti. ne yapmalıydı?
ne yapsınlar, ne yapacaklar, ne edecekler, ateşi kendilerine armağan eden bu insanoğlunun en hırsızını, hırsızların pirini tanrıların, ciğer yiyen kartalların elinden kurtaracaklar.
sonunda, dağa yol yapmaya karar verdiler. kafkasta ne kadar demirci varsa, başladı çalışmaya. kayaları kırmak için yüzlerce binlerce külünk yaptılar. kafkas halkı yediden yetmişe dağa sıvandı. yıllar sürdü dağla insanlığın savaşı ve bir gün yol doruğa kadar çıktı. ateş hırsızı onları gördü. teni yanmış, bakır rengi olmuştu. göğsü de kan içindeydi. kanı, bütün kayayı kırmızıya boyamıştı. sakalı uzamış, göğsüne kadar inmişti. insanlar yanına kadar çıkınca duru, mavi, iri gözleri sevinçten yaşardı. 'biliyordum,' dedi, 'ben bu insan soyunu biliyordum, bir gün ne yapıp edip, beni buradan kurtaracaklarını biliyordum,' dedi. sevinç içinde şakıdı. kızgın tanrılar bu işe hiç şaşmadılar, tanrılar da insanoğlunun bir gün ateş hırsızını kurtaracağını biliyorlardı.
ve insanlar, ateş hırsızının zincirlerini söküp onu aşağıya, düze indirdiler. o gece bütün dağların doruğunda, ovalarda, denizlerde, sularda, bütün yeryüzünde ateşler yandı. yeryüzü apaydınlık oldu, kırk gün kırk gece..."