öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

uyandıktan sonra belleğimiz için önemli hipokampüs, rüyaların çoğunu değersiz bilgi görüp çöpe atar. ancak o rüyalarda ciddi bir duygu varsa önemli olarak görür ve hatırlarız. beynimiz için duygular kayda değerdir yani.
6 favorites - -
atatürk’ün mareşalliği cumhurbaşkanlığından üstün görmesi.
0 favorites - -
insanlar neden gruplarla daha çok empati kurmayı tercih ediyor?

yeni bir psikoloji araştırması, insanların başkalarıyla duygusal bağ kurma biçiminde şaşırtıcı bir eğilim ortaya çıkardı. fertler yerine gruplarla empati kurmak için daha çok zihni çaba harcamayı yeğliyoruz. empati, zor ve yıpratıcı bir süreç olmasına karşın, linköping üniversitesi'nden dr. hajdi moche'nin çalışması, bu duygusal bedeli ödeme istekliliğinin hedefteki kişinin kimliğine göre mühim ölçüde farklılaştığını gösterdi.

araştırmacılar, 296 katılımcıyla yaptıkları deneyde, katılımcılardan bir kişiyi veya bir grubu tasvir eden görsellere bakarken, empati kurmayı ya da objektif kalmayı gerektiren vazifelerde birini seçmeleri istendi. neticeler, empati kurmanın zorluğuna rağmen, şahsi resimlerde %34 olan empati tercihi, grup resimlerinde keskin bir artışla %53'e ulaştı. bu, insanların zorluğa rağmen bir toplulukla duygusal yatırım yapmaya daha istekli olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

bu farkın temel sebebi olarak, grup resimlerinin daha fazla bağlamsal bilgi sunarak empatiyi bilişsel olarak kolaylaştırması öne sürülüyor. ayrıca, katılımcıların gruplarla empati kurmada kendilerini daha tesirli hissetmeleri de onları bu yönde teşvik eden mühim bir faktör oldu. bu bulgular, empati kurma istekliliğimizin hedefin kimliğine ve algılanan yeteneğimize bağlı olduğunu net bir şekilde gözler önüne serdi.

kaynakça

frontiers
5 favorites - -
etrafınızda siz ne derseniz doğru kabul eden yüz kişi olsaydı ne olurdu? ya da şöyle sorayım;

yanlış bir cevabı aynı anda yüz, hatta bin ağızdan duyduğunuzda, hala kendi doğrunuzda ısrar edebilir miydiniz?

bunu geçmişte merak eden biri vardı ve deney yapmaya karar verdi, ismi de solomon asch
eğer hazırsanız, tarihteki en çarpıcı deneylerden birine dalmak üzereyiz.

deneyin sorusu özetle şöyle: bir grubun baskısı altındayken hala doğru cevabı verebilir miyiz?

solomon, 1950'lerde yaptığı bu deneyde birkaç kişiyi bir odaya topladı.
masanın üzerinde dört basit çizgi vardı.
bir çizgi diğerlerinden açıkça daha uzundu.
katılımcılardan bir çizginin uzunluğunu diğer üç çizgiyle karşılaştırıp hangisine eşit olduğunu söylemeleri istendi.
sorunun cevabı o kadar açıktı ki, çocuk bile doğruyu bulabilirdi.
ama odadaki kişilerden biri hariç, hepsi işbirlikçiydi.
gerçek denek yalnızdı.

ilk birkaç turda herkes doğru cevaplar verdi.
sonra plan devreye girdi.
tüm grup bilerek aynı yanlış cevabı söylemeye başladı.
sıra deneğe geldiğinde herkesin göz göre göre yanıldığını biliyordu, ama o anda bir şey oldu.
katılımcı, gözünün gördüğüne değil, kulaklarının duyduğuna inanmaya başladı ve diğer insanların sözlediği yanlış cevabı söyledi.
oysaki doğru cevabı biliyordu...
sonrasında, aynı deney farklı katılımcılarla devam etti.

%75'i en az bir kez yanlışı doğru sanmayı tercih etti.
katılımcıların %37'si açıkça yanlış olduğunu bilmesine rağmen çoğunluğa uydu ve yanlış cevabı seçti.
bu büyük bir rakam aslında...
yani dört kişiden üçü, sadece kalabalık öyle dedi diye sessiz kaldı.

bu sonuç, insanın gerçeklik algısının ne kadar kolay bükülebildiğini gösterdi bizlere.
insan tek başına yaşayabilen canlı olmadığı için, bir gruba ait olmak ister çoğu zaman. deneydeki kişi ise, aslında özgür iradesi ile doğruyu seçebilirdi, buna hiçbir engel yoktu, ama her nedense gruptaki "farklı" olan, "çıkıntı" olan olmak istemedi belki de.

düşünüyorum da, bu deney şu anda günümüzdeki yaşananlara fazlaca benziyor.
hatta bazen kendimi sanki deneyde gibi hissediyorum.
sosyal medya trolleri, tarikatlar, bizi tuzağa çekmek isteyen dolandırıcılar, sürekli bizi yanlışı seçmemiz için yönlendirmeye çalışanlar...
bir çoğu deneydeki bu yöntemi kullanıyor aslında.
sahte ve çoğunluk sesler ile insanı manipule etmek.

asch'in deneyi sadece bir laboratuvar hikayesi değil, toplumun aynasıydı aslında, bunu şu anda anlayabiliyoruz.
kitleler çoğunluğun fikrini doğru sanmaya çok yatkın.
bunu bilenler de hep sesini yükselten tarafta duruyor.
medya, siyaset, tarikatlar, sosyal medya...
aynı refleksin farklı yüzleri gibiler.
asch'in deneyine her baktığımda aklıma gelen ilk şey bu oluyor nedense.

bir düşünce ne kadar sık tekrar edilirse, o kadar doğruymuş gibi görünmeye başlıyor. insan, gerçeği görmekten çok, bir yere ait olmayı tercih ediyor ve doğruyu bilmek çoğu zaman yetmiyor.
bu yüzden en büyük baskı bazen zorbalıkla değil, çoğunluğun onayıyla kuruluyor.
(bkz: hitler almanyası)
sonuç olarak etrafındaki sesler yeterince güçlü olursa, insan kendi gerçeğini bile fısıltıyla söyler hale geliyor..

siz siz olun, doğru olduğundan emin olduğunuz şeyi sonuna kadar savunun. bu da bu entrynin mesajı olsun swh.

kaynaklar:

1

2

3

4

eksi şeyler ve debe editi: teşekkür ederim dostlarım, uplayan herkese selam olsun!

diğer ufuk açan/açmaya çalışan entryim:

#175877844
117 favorites - -
biri tarafından aslında sevilmediğiniz vefakat kendisine belli bir konfor sağladığınız için aslında kullanıldığınız gerçeği. ve bu kişinin bunu sistemli olarak, gidebildiği yere kadar sizin gibi bir sürü insana zamanında yapmış olduğu ve yeni kurbanlar bulabildiği.
pürüpak, cillop gibi mentale sahip oluyor insan. his, mis hak getire, android gibi otomatikleşiyor kişi.
2 favorites - -
bankalar parayı gerçekten sahip oldukları mevduattan vermez.yaaaa evet dostum, o kredi çekerken önüne konan o rakamlar aslında o anda yoktan yazılıyor. banka sistemine senin adınla bir satır ekleniyor sadece. “+100.000 kredi, +100.000 mevduat.” hop, para icat edildi.bunu idrak ettiğinde bir duruyorsun. diyorsun ki “oha lan, sistem tamamen inanç üzerineymiş.” çünkü gerçekten de öyle. ekonomi, modern bir din aslında. tapınağı bankalar, duaları faiz oranları.banka sana para veriyor ama aslında sadece “sana güveniyoruz” diyor. sen de o güveni ödemelerinle “gerçeğe” çeviriyorsun.hayali olan para gerçek hale dönmüş oluyor yani anladın?
bütün sistemin özeti şu para, güvenin dijital hali.
anca hepimiz bu illüzyona inanmayı bıraktığımız an, matrix çöker.what is the matrix ulan? onu da başka bir yazıda anlatacağım.
2 favorites - -
gen bencildir. bir insan yaptığı her davranışta kendi lehini esas alır. kuşkusuz her davranışta..
1 favorites - -