ne varki , milletten toplanan vergiler biraz da bu milletin çocuklarına harcansa

güvenlik görevlisi, hademe ve temizlik malzemeleri daha elzem ihtiyaçlar. okullara tadilat amaçlı giriyorum kimse veli olup olmadığımı sorgulamıyor, arama asla yapılmıyor.

türkiye şartlarında pratikte gerçekleştirilmesi imkansız öneri, t

bir de türkiye'deki okullardan bihaber lunatik birinin önerisi olduğu belli

türkiye'deki okulların nerdeyse tamamı çift tedrisat, ne zaman öğle yemeği verebilrsin ki? ayrıca nerede yemek vereceksin? yemekhane mi var? kaç ilkokulun yemekhanesi varmış? ekseri okulların el yıkayacak yeri bile yok, tuvaletler leş.

kumanya verilsin dese, onun da başka sakıncaları var, devamlı kumanya sağlığa zararlı

yine memleketin ayrı bir güzelliği şu:

500 tane yandaş-torpilli müteahhit taşeron tedarikçi sıraya girer, bebeler yemek yesin diye bütçeye konulan parayı götürürler,

aslında 500 değil,

türkiye'de 75 bin küsur okul varmış, bunların her birine çok rahat 10 tane taşeron musallat olur,

neticede 75 bin x 10 = 750 bine yakın yandaş-müteahhit-taşeron-tedarikçi besleme kapısı açılır, yeni bir besleme sınıf ortaya çıkar filan.

mercedes satışları patlar tabii.

= =

şimdi de gerçeklerden bahsedelim;

benim bebe orta 1, tek tedrisat, tam gün okulda.

okulda çıkan öğle yemeği tabldot 1 öğün, günlük yemek ücreti: 500 tl (ekim 2025). bunlar dışarıdan getirtilmiyor, okulun kendi mutfaklarında hazırlanıyor.

ben pahalı ve kalitesiz buluyorum, bir-iki sene önce bir defa hamburger köftesi küflenmiş çıktı, sansasyonel bir şeyler filan oldu işte.

bebe de geçen sene arkadaşlarından görmüş heves etti, 2 senedir sefertası ile her gün yanına yemek koyuyoruz, götürüyor. bunlar bizim bildiğimiz eski usul sefertasları değil de, yeni tipte küçük hazneli termoslu filan şeyler, çantası mantası var bilmem me, ama neticede sefertası tabii.

öğlen yemek molasında yemekhanede her sınıf beraber kendi masasında yemek yiyor(muş), tabldot veya sefertası herkes yemeğini açıp aynı masada yiyor.

nadiren, ayda1 - 2 defa bebenin sevdiği bir yemek var, haftalık mönüde ondan varsa, o gün için tabldot alıyor. onun haricinde hep evden yanında gönderiyoruz.

çocuk için sulu yemek çok çok önemli tabii, hanım, yemeğin cinsine göre ya bir önceki geceden, ya da sabah erkenden kalkıp bebenin sefertasını hazırlıyor. yemekleri sıcak olarak termoslu stna koyup beyefendi'nin eline tutuşturuyor. hanım bu konularda son derecede becerikli ve pratiktir. ancak elbette fedakarane bir gayret. servis bebeyi sabah saat 07:00'da alıyor, o saatte yemekler hazırlanmış sefertaslarına konulmuş oluyor.

annelerin %90'unun bunu yapması fiilen mümkün değil zaten. vakitleri de olmayabilir, başka bebesi işi gücü filan derken, her gün her gün yapamaz.

finlandiya norveç filan diye örnek getiren güzel insanlarımızın haline gülüp geçmek lazım. burası türkiye canlarım benim, siz finlandiya norveç eğitim-öğretim şartlarını hayalinizde değil, anca ruyanızda görürsünüz.

sen kazancından kaç para vergi veriyon da ücretsiz yemek istiyon devletten?

bu ülkede doğan ve yaşayan (türk vatandaşı) her çocuğun temel ihtiyaçları devlet tarafından korunması gerekmektedir.

içinde öğrenci ve yemek geçen bir cümle hakkında olumsuz niyet belirten insan net kötüdür benim gözümde.

bizim çocuklar yemek seçen çocuklar ekseriyetle. devasa bir israfa dönüşme potansiyeli olan bir hareket gibi duruyor. eyt gibi populizm içeren bir konu. uygulanması ütopik olur.
keza hiçbir şeyine güvenilmeyen hükümetin bu aşamada kimleri zengin edeceği de bir diğer akla gelen..

babalarının eyt maaşıyla karşılasınlar.

milletin piçinin kursağını neden ben vergilerimle doyuruyorum o noktayı kaçırdım.

ülke 90 küsür milyon olmuş, olması gereken nüfus en fazla 40 milyon, daha hala üreme ve amlarından fırlattıkları piçlerin kursağını başkasını doyurtma derdindeler.

iyi eğitim verecekseniz, iyi besleyecekseniz çocuk yapın, yoksa sikinize amınıza sahip çıkın. nüfusun sistematik olarak azaltılması şart artık.

yaşamdaki kötülükler karşısında siz de kendinizi (bkz: gregor samsa)'nın taşşağı gibi hissediyorsanız, bu enteyyi okuyup, başlığa ufak bi el atın.

öğrenmememiz gereken her şeyi bilmemizi sağlayan akıllı telefonlar aracılığıyla hayat üzerimize katlanamayacağımız kadar kötü ve ağır veri boca ediyor.
her yerde acı, savaş, adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk, cinayetler... abicim biz bu kadar kötü haberi kaldıramayız, olm bizim de bir kapasitemiz var amk. (misal 500 sene önce bir insan sadece 72gb bilgiye maruz kalıyordu, tüm hayatı boyunca, annem bile günde 5gb veri tüketiyor şu an)

baş edemeyeceğimiz kadar kötü haberler
duyuyoruz her gün. ( onlarca kişi son zamanlarda, "ben artık haberleri takip etmiyorum psikolojim bozuluyor, katlanamıyorum", diyor. ben de onlardan biriyim, çaresizce kötülükleri izlemektense bilmemeyi seçiyorum artık. x'e girmiyorum mesela artık)

ortadoğu'daki, dünyadaki adaletsizlik, hukuksuzluk, nezaketsizlik karşısında, cehalet ve kötülüğün gücü karşısında kendimizi (bkz: gregor samsa')nın pipisi kadar çaresiz hissediyoruz.

siyasal islamın oy deposu olmasını görmezden gelip israil'in yaptığının soykırım olduğunu ya da 20.000 çocuğun kaçırıldığı ukrayna savaşını görünce... kadın, çocuk, hayvan cinayetleri, ihaleler, 100.000tl'lik ayakkabı giyen aşağılık orrospu çocuğu korumalar, ahlaksız hırsızların yarınlarımızı çaldığını görünce insan dünyadan umudunu kesiyor...

tam bu noktada bu kadar yük altında ezilen zavallı vcdanlarımıza birazcık olsun nefes aldırmak için küçük iyilikler yaparız... mesela israil'in durması için tursil almayı keseriz. savaş konusunda hiçbir sike yaramaz, ama zavallı vicdanımıza belki küçük bir nefes aldırır.

işte böyle küçük bir iyilik yapıp bu kadar kötülük arasında vicdanınıza birazcık olsun nefes aldırmak, kendi türdaşınız olan çocukların yeterli gıdaya ulaşabilmesi için bu başlığı gündemde tutabilirsiniz.

n'apalım ki tüm kötülüklere, adaletsizliğe, hırsızlığa karşı yapabileceğimiz tek şey sosyal medyadan bir paylaşımı beğenmek.

bazen çok basit şeyleri algılamak çok zordur, bak bu onlardan biri (bkz: iyilik iyidir)

ücretsiz olmasa da makul fiyatlara verilebilecek hizmettir zira bahsedilen ülkelerde bedava yemek diye bir hizmet yok diye biliyorum en azından italya'da 5 euro gibi bir ücret ödeniyormuş günlük...