mutluluk bir hedef değil, bir yan üründür.
mutluluk;
“elde etmekten” değil,
“anlamlı bir şey uğruna yaşamak”tan doğar.
arzunun nesnesine ulaşmak, arzunun sonu demektir.
bu yüzden arzu, “ulaşmak” için değil, “yolda olmak” için vardır. yani mutluluk aslında süreçte bulunur çünkü
arzunun devam etmesi = yaşamın devam etmesi demektir.
aristoteles’e göre mutluluk, bir varış değil, erdemli bir yaşamın sürekli eylemidir.
kant der ki, mutluluk bir amaç olarak değil, erdemin yan ürünü olarak ortaya çıkar.
schopenhauer, mutluluğu arzunun geçici yokluğu olarak tanımlar — çünkü arzu doyurulduğu anda yeniden doğar.
nietzsche ise mutluluğu, yaşama “evet” diyebilme gücü olarak görür; acıyı bile anlamın parçası haline getirebilmektir bu.
camus için mutluluk, absürtlük içinde bile çabayı sürdürebilmektir; sisyphos’u mutlu hayal etmemiz gerekir çünkü anlam, taşın düşmesinde değil, onu yeniden yukarı taşımadadır.
frankl ise der ki: mutluluk aranmaz, bulunur; o, anlamlı bir yaşamın yan ürünüdür.
the life of david gale filminde geçen şu konuşmaları hatırlayalım :
hadi, düşünün biraz — o zihinlerinizin derinliklerine ulaşın ve bana, hepimize söyleyin:
ne hakkında fanteziler kuruyorsunuz?
dünya barışı mı? — öyle düşünmüştüm.
uluslararası şöhret mi hayal ediyorsunuz?
pulitzer ödülü kazanmayı mı? ya da nobel barış ödülü’nü?
belki bir mtv müzik ödülü’nü?
yoksa dışarıdan kötü, ama içinde soylu bir tutku yanan dahi bir yakışıklıyla tanışmayı mı?
hem de yatağın ıslak tarafında yatmayı kabul edecek kadar fedakâr birini mi?
– (sınıftan biri): “ikisini de alırım.”
– gale: “ne dedin?”
– öğrenci: “ikisini de alırım.”
– gale (gülerek): “kimberly ikisini de alırmış.”
işte lacan’ın anlatmak istediği nokta bu:
fanteziler gerçekçi olmamalıdır.
çünkü o anda — tam o saniyede — aradığın şeyi elde ettiğinde, artık onu isteyemezsin.
arzunun var olmayı sürdürebilmesi için, nesnesi daima ulaşılamaz olmalıdır.
istediğin şey “o şeyin kendisi” değil, onun fantezisidir.
bu yüzden arzu, delice fantezileri destekler.
özür dilerim — bu, pascal’ın “gerçek mutluluğu ancak gelecekteki mutluluğu düşlerken hissederiz” derken kastettiği şeydir.
bu yüzden “av, vuruştan daha tatlıdır” deriz.
ya da “ne dilediğine dikkat et” — çünkü onu elde ettiğinde, artık istemeyeceksin.
işte lacan’ın dersinin özü budur:
isteklerinin peşinde yaşamak seni asla mutlu etmez.
tam anlamıyla insan olmak,
hayatını arzularının sonucuna göre değil,
fikirler ve idealler doğrultusunda yaşamaya çalışmaktır.
hayatını, elde ettiklerine göre değil;
dürüstlük, merhamet, akılcılık, hatta bazen özveriyle dolu küçük anlara göre ölçmektir.
çünkü sonunda, kendi hayatımızın anlamını ölçmenin tek yolu,
başkalarının hayatına verdiğimiz değerle ölçmektir.
yani gerçek mutluluk, kendin için ne kazandığınla değil,
başkalarına ne kattığınla ölçülür.