müge anlı ile tatlı sert
Previous / Next (3) - Last Page (2633)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

yayıncılık anlayışı insanların hayatlarını deşifre etmek olan müge anlı'nın saz arkadaşlarıyla birlikte oynadığı csi istanbul oyunu.
2 favorites - -
"cocuklarinin annesinin su anda evli oldugu kisinin babasi" tabirli insanlarla telefon baglantisi kurup akrabalik sinirlarini zorlamis program.
2 favorites - -
3 sayfa haberleri ekranlarımıza taşıma sınırları darmadağın eden program.
yapımcı, yönetmen, sunucu ve konuklar topunuzun*...
1 favorites - -
bu programı izleyen insanların acı eşiği oldukça yüksek olmalı..
yoksa hergün çocukları gözlerinin önünde öldürülmüş anneler, 2 bilezik için insanları ekmek gibi kesenleri,çocukları yakanları... nasıl izleyebilirler?
4 favorites - -
istisnasız her sabah izlediğim.

edit: link ölmüş
3 favorites - -
hayır bu sabah programlarına karşı değilim, izlerim. ama bunu izleyince bir daha izlememe kararı aldım. hayata karşı olan umudumu, insan sevgimi falan hortumlamıştı çünkü. ben izlemiyorum ama şimdi de annem durmuyor. anlatıyor, bak neler oluyor, bugün otobüste biri uyurken arkasından birisi boynunu kesmiş bidi bidi... e napalım yani? uyumalayım mı otobüste? dışarı mı çıkmayalım? bu müge anlı'nın derdi ne bunlarla uğraşıyor. oradaki kadınlar, televizyon başındakiler neden bunu izliyorlar? psikopat böyle yetiştirilir herhalde. "bana testere izleme sonra kan, vahşet normal bir şey gibi geliyor insana." diyen annem bunları izleyince sanki kanı, vahşeti, cinayeti normalleştirmiyor, alıştırmıyor beynini bunlara. bu program böyle bir kaç yıl devam etsin, izleyenleri de sabit kalsın hepsi duyarsız olur. oraya çıkan madurların genelde bin bir parçaya ayrılmış yakınlarım temalı dertlerini dinlerken herhangi bir duyguya kapılmazlar, numaradan üzülmüşçesine, şoka girmişçesine davranırlar. belki şimdiden öyledir durumları bilemiyorum.
3 favorites - -
barbie muge anlı'nın sert yapacagı zaman chucky'ye donusup 'i'm sorry jack, chucky is back' repligini soyledigi acınası program.
3 favorites - -
programın yayın saati 08:45-12:30 arası. yani öğlen okula giden çocukların evde oldukları saatler. bilinçsiz birçok anne eminim ki evinde bu programı açıyordur ve içinde cinayet, cinsellik, ihanet, şantaj vs vs gibi küçük yaşlardaki çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek ögeler barındıran bu program her gün binlerce ailenin evine misafir oluyordur. içerdiği unsurlar bakımından bu program "bence" türk tv tarihinin en berbat sabah programıdır, bugüne kadar yapılmış olan kuşum aydın'lı, gülben ergen'li hatta ve hatta seda sayan'lı sabah programları bile yanında yüzsuyu kalmaktadır.

tüm bunları geçtim sabahın o saatinde böyle acı dolu, sıkıntılı bir program yapmanın mantığı nedir? bu yayıncı kanalın bir taktiği midir? izleyici "vay be neler varmış dünyada" deyip haline şükür mü etmelidir? millet olarak yeterince sıkıntımız yokmuş gibi güne böyle duygu istismarı yapan bir programda ısrarcı olmanın manası nedir?

gönül ister ki o saatlerde çocuklara yönelik programlar olsun, türk filmi olsun ne bileyim güncel kliplerin döndüğü bir program olsun ama bunlar olmasın be güzel kardeşim, yetti artık hakikaten kabak tadı verdi bu işler. diyelim hiçbirini yapamıyorsun, elinden gelmiyor, bul neşeli iki tip yap bunları sabah şekeri hiç olmazsa bir konuk çağırsınlar, iki şarkı türkü çalsınlar ortam neşelensin, bu halk yeterince acı çekiyor zaten işi daha da abartmayın.
5 favorites - -
bir suredir dinliyorum bu programi, evet izlemiyorum, dinliyorum. sabah 8:45 itibariyle gune gozleri cukura kacmis bir arif verimli ve fondoten kazanina dusmus muge anli'yi izleyerek baslarsam basima kotu seyler gelecegine inandigim icin dinlemekle yetiniyorum. ama sinirden degil tirnaklarimi, parmaklarimi da yemeden birakmaya karar verdim.

bir ara gerilim filmi izlemezse olecek hastaligina tutulmus biri olarak soyluyorum, hayatimda bu programi izlerkenki kadar gerildigim, rahatsiz oldugum bir an daha yok. rosemary's baby'ydi, children of the corn'du, a nightmare on elm street'ti... bunlar bu programin hissettirdiklerinin yaninda teletubbies gibi kaliyor -ki onlardan da cekinmiyor degilim. ihanetmis, cinayetmis, tehditmis, cocuk ticaretiymis, uyusturucuymus, yalanmis hersey var. ama asil rahatsiz eden sey, bunlarin hepsinin normallestiriliyor olmasi. 45 gundur konu ettikleri son olayi, programi izlememis olanlar icin anlatayim.

konumuz alti yasinda, kayip bir cocuk, ismi muhammet firtina.

programa basvuran, muhammet'in babaannesi. "muhammet'i bana verin, ben bakayim" demis, ama vermemisler. cocugun iyi sartlar altinda yasadigini dusunmuyor. gelinine zerre guvenmiyor. sonradan anlasildigi kadariyla basvurma nedeni, muhammet'in annesinin onu sattigini dusunmesi.

muhammet'in babasinin bir zeka sorunu var. muge anli bir soru soruyor, cevap gelmiyor, bir dakika sonra tekrar soruyor muge, adam "pardon abla dalmisim, ne sordun?" diyor. basina gelen olaylar neticesinde travma yasamis, ne oldugunun farkinda degil durumu da degil. bir ara cocugunu satmasinin cezasi nedir diye rahmi ozkan'a soruyor program disinda. acaba diyor herkes, babasi satti mi cocugu... ama degil, birak satmayi, adamin onunden cocugu alsalar farkinda olmaz.

muhammet'in annesi dilber firtina'nin inanilmaz bir karakteri var. tek ayak uzerinde kirk yalan soyluyor. "kazikazan'dan iki kere ust uste 10 lira kazandim" diyor, kazikazan satan kisi baglaniyor "bir bobinde bir tane 10 liravardir, kazanamazsin" diyor. dilber "hayir hayir" diyor ve program boyunca iddia ediyor. ertesi gun kemal baglaniyor telefona, "dilber'e 20 lirayi ben verdim" diyor. dilber o zaman kabul ediyor. "neden yalan soyledin?" deyince cevap yok. dilber'de her gun yeni bir hikaye, her gun yeni bir yalan var. cocugu bir gun parkta kaybolmus oluyor, bir gun otogarda... bir gun belediye'den donuyor dilber, ama gorenler evden geldigini, belediyenin ters tarafta oldugunu soyluyor. muhammet'in kayboldugu gun beyaz bir arabaya bindiklerini gorenler var, ama dilber "hayir hayir" diyor hep. bir gun evlerini gosteriyorlar, muhammet'in odasini gorunce dilber gulmeye basliyor. ve yine bir gun, agzindan kaciracak gibi oluyor, 'muhammet sagken' diyor neredeyse...

bir de arada gidip gelenler var duydugum kadariyla. misal muteahhit kemal. dilber'e maddi yardim yapiyor zaman zaman, ama dilber'in kocasinin haberi yok. yanlis hatirlamiyorsam bu adam "yalandan hic hoslanmam, dogruyu soyle!" diye dilber'e bagiriyor yayinlardan birinde. olaylarla alakasi olmadigini israrla belirtiyor.
sonra sinan var, hurdaci sinan diye geciyor hep. muhammet sinan'i cok seviyormus. bir gun sinan bisikletiyle giderken muhammet arkasina takilmis, sinan cocugu donup eve birakmis. sinan'in ablasi, sinan'in daha once esrar kullandigini ama biraktigini soyluyor. arif verimli'nin bir numarali zanlisi da bu cocuk.
surekli gidip gelenlerden biri de kader, olmadi telefonla baglaniyor. 18 yasinda, hamile ve bu saydigim insanlar icinde en duzgun konusani. dilber'in muhammet'i satmis olabilecegini ima ediyor..

sanirim ana karakterler bu kadar. programin formati da su, her gun yeni bir iddia ortaya atiliyor, yeni bir senaryo yaziliyor, bu senaryo uzerinden fikirler uretiliyor, insanlarin uzerine gidiliyor, hicbir sonuc cikmadigini gorunce "biz bu isin pesini birakmayacagiz" denilip program bitiriliyor.

o kadar cok teori uretildi ki bu konuda, istatistiki olarak bir tanesinin dogru olmasini bekledim. ortada hicbir kanit yokken, muhammet'e tecavuz edilmis ondan sonra muhammet'in oldurulmus olabilecegi olasiligi ortaya atildi. hatta arif verimli ile muge anli bu konuda iddiaya girmisler. bu kadar normal yani. alti yasindaki cocuk mu kayip, ay sikip atmislardir kuzum. her gun olan seyler cunku bunlar. genlerimizde var. at, avrat, pedofili.
sonra dilber cocugunu satti teorisi var. muhammet'in kayboldugu gun ayni isimde bir cocuk bir otobuste yalniz seyahat etmis. otobus firmasindan birileri baglandi, anlattilar. hemen kararimizi verdik, dilber satti cocugu. cocuk satmak kolay cunku, genis bir pazar, kapis kapis gidiyorlar. dogurup dogurup satiyoruz biz, ulkenin yukselen sektorlerinden biri.
sonra biraz degisti bu teori. babasi satti dediler. cunku sordu adam, cocuk satmanin cezasi ne kadar diye. cezasi neyse verelim, satildi o cocuk.
sonra babasi cocugunu dovdu, bu nedenle cocuk oldu veya kacti cikti. muhammet sevilmeyen bir cocuk zaten, yaramaz, hinzir. "bak sana ne verecegim" diyen herkesin pesinden gidermis. bu da normal zaten. biz boyle yetistiriyoruz cocuklari, elma sekeri mi verdi biri, git yavriiiim git ogluuuum. gitmedin mi, o zaman da doveriz. oglunu dovmeyen kim bilir neresini dover.
bir ara da babaanne suclandi. dilber dedi ki, babaannenin hesabinda 40.000tl varmis, nereden bulmus o parayi. hemen donduk eski teorimize, babaanne satti o cocugu. ee anne satmaz, baba satmazsa ne olur? babaanne satar.
bir de muhammet'le alakasiz olup da konusulan teoriler var. misal dilber'in para karsiligi cesitli insanlarla beraber oldugu. ustu kapali geciyor tabii. para da on lira.

derseniz ki, bunlar olamaz mi? olabilir. daha kotusu olmus zaten. ama rahatsiz eden sey, butun bunlarin normalmiscesine uzerinde rahat rahat gunlerce konusulup baska birsey cikinca sinir krizlerine girilmesi. ne bekliyordunuz sormasi ayip? kac kere yalan soylediginin haddi hesabi olmayan bir kadindansa yoldan gecen biri muhammet'i cagirip, ona tecavuz edip oldurmus olsa rahatlayacak miydiniz? istatistiksel cogunluga uyan cinayet, normale mi giriyor da bizim haberimiz yok...

neticede, gercek su: alti yasindaki muhammet, annesini sevgilisiyle yakalamis. babasina soyleyecegini soyleyince de -herkes birbirini sucluyor oldugu icin kim tam ne yapmis bilinmiyor olsa da- doverek oldurulmus. cesedi evine cok yakin bir bugday tarlasina atilmis. yani programa katilan dilber, dilber'in sevgilisi kemal, fadime, sinan ve kader 45 gun boyunca yalan soylemisler. ya cinayete katilmislar, ya da tanik olmuslar.

boyle bir sogukkanlilik ben gormedim, bir daha da gormeyecegimi umuyorum. ama su 45 gunden, muge anli'nin, rahmi ozkan'in ve arif verimli'nin cikarabilecekleri bir ders var:

ne yaptiginizi bil-mi-yor-su-nuz.

rahmi ozkan, zamaninda serap ezgu'nun programinda yaptigi konusmalarinin aynilarini pisirip pisirip tekrar sunuyor. arif verimli, olay bittikten sonra "bak boyle boyleydi, zaten belli etmisti" diyor. muge anli "bir insanin evladini oldurmesi baska birsey, cesedini tarlaya atmasi baska. bir insan evladini nasil kurda kusa emanet edebilir ki, niye gommediniz?" diyor...

son kirkbes gunluk programin ozeti bu. zaten iyice cinnet toplumu haline geldik, uzerine bir de butun bu siradanlastirilan olaylarin, konken partisinde dedikodu yaparmiscasina anlatilmasi uzerine tuz biber ekiyor. gelisim caginda olan cocuklari gectim, cunku ben bu olaylari anlayana kadar afedersiniz gotum patladi, cocuklarin boylesine karisik birseyi anlamlandirabileceklerine ihtimal vermek istemiyorum. ama bu vurdumduymazlik, bunlar toplumun gercekleri deyip biz insanlari egitmek icin ugrasiyoruz ayagina yatmak ve siddet ile duygu somurusu uzerinden rating yapmaya calismak benim sinirlerimi bozuyor.

yine de soylemeden edemeyecegim, bu program yerine turk filmi, klip, seda sayan muadilleri koymak ne cocuklar icin iyi, ne de yetiskinler icin. idiot box ayni idiot box. belki birinde daha az siddet var, birinde daha az erotizm, ama hepsinin ici bos. ki artik hepimizin ici bos.
10 favorites - -
ismi 0 900'lü hatları andıran program.
izleyenler ruh sağlığını kaybediyor onu biliyorum. bu yüzden acil durum psikiyatrı da var pogramın.
annem bu programı izlemeye başladığından beri; sabahları "akıllı ol" diye yolculuyor beni: amin!
4 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (2633)