bu soru, sizin o özel sektörün acımasız çarklarında beyni hamur olmuş zihniyetinizin en net yansıması. sanıyorsunuz ki hayattaki her karar, sikik bir excel tablosundaki kar/zarar analizine göre alınıyor. sizin o daracık dünyanızda,
maaş dışında bir değişken yok.
o istifa etmeyen memurun kafasının içinde dönen, sizin asla anlayamayacağınız dinamikleri o sikik kafanıza sokacağım:
1- garantili sefalet, belirsizlikten her türlü iyidir mantalitesi:
bu, memur zihniyetinin temel taşıdır.
en büyük taştır,
en ağır taştır. evet, maaş az olabilir. ama o maaş, her ayın 15'inde, kıyamet kopsa bile o hesaba yatar. bu, özellikle ailesi olan, borcu harcı olan bir adam için, parayla satın alınamayacak bir zihinsel lükstür.
özel sektördeki bir çalışan daha fazla maaş alsa da "acaba patronun götünü yeterince yaladım mı?" diye anksiyete krizi geçirirken memur akşam olsa da eve gitsek derdindedir.
2- konfor alanının dibinin dibi:
yıllarını devlete vermiş bir adam düşünün. bir düzen kurmuş, bir çevre edinmiş, işin bütün inceliklerini, kimin nerede ne bok yediğini öğrenmiş. konfor alanı'nın dibine vurmuş. şimdi bu adam 45 yaşında istifa edip, özel sektörde sıfırdan mı başlayacak?
başlayamaz, korkar. o devlet dairesi, onun için bir hapishane olabilir ama en azından bildiği bir hapishanedir.
3- devlet baba güvencesinin yarattığı statü:
siz istediğiniz kadar memur yatıyor, maaşları az!, meurluk ne yea diye taşak geçin, anadolu'da hala "devlet memuru" hala bir statü sembolüdür. o "memur" kimliği, adama toplum içinde bir saygınlık, bir "güvenilirlik" aurası katar. adam evini kiralarken, araba alırken vs vs onu hep hisseder.
4- alternatifsizlik :
memurların bir kısmı, gerçekten de özel sektörün acımasız ortamında ayakta kalamayacak yeteneksizliktedir. ayrıca bazı mesleklerin özel sektörde yeri yoktur. polis, asker ne yapacak özek koruma, güvenlik mi olacak? koca bakanlıklarda iş yürüten memurların çoğunun görev tanımı ve nitelikleri özel sektörde ancak danışman olarak çalışmaya yarar. o da belki. ki onun hacmi çok çok az.
5- kazanılmış hak boru değildir:
özel sektördeki adam her an ayağının kaydırılabileceğini, haksızlığa uğrayabileceğini, üç kuruşluk tazminatla kapı dışarı edilebileceğini bilir. ama memur?
657 denilen o kutsal kanun, onun zırhıdır. adam bilir ki fetöcü terörist olmadığı sürece onu o koltuktan atmak imkansızdır. en fazla farklı yere sürülür. o
kadro denilen şey, sadece bir iş güvencesi değil, onun kazanılmış hakkıdır. bu hakkı vermek yerine yapılan işi sik gibi yapmak daha yeğdir.
unutmayın devlet aygıtında denetleyen adam da memur. maaşlar azalınca herkesin işine karşı sorumluluğu ister istemez gevşer.
6- bir gün her şey düzelecek umudu:
hükümet değişince bizim durum düzelir, "seçimden önce bir seyyanen zam daha patlatırlar". umudu her daim hakimdir.