bir memur olarak ailede karantinamız yok.
şahsi olarak;
eşim ve çocuklar evde olduğu için kendi aracımla işe gidiyorum bu nedenle salgın konusunda biraz daha rahatım.
ancak şu alerjik rinit kaynaklı öksürük yer yer korku veriyor.
markete alışverişe giderken maske takıyorum, elle temas durumunda eldiven kullanıyorum.
a101 meyve, sebze ekmeği poşetlemiş diğer marketlerde tık yok.
bugün sanayiye gittim salgın kimsenin .ikinde değil, yine dükkanlarda dip dibe oturuyorlar.
çalışırken eldiven, maske falan yok.
beni maskeli görünce dumur oldular. bu tür yerlere zabıta veya imamlar ziyarette bulunup farkındalıl yaratmalı.
kurumsal olarak;
bu zamana kadar kurumda vakamız yok.
kurum girişinde memur ve vatandaşların ateşini ölçüyoruz.
dezenfektanlarımız hazır, gelenlerin elleri dezenfekte ediliyor.
binada sık sık temizlik yaptırıyoruz.
karton bardakla servis yapan çay ocağını kapattık.
yemekhane de kapatıldı.
amirimiz göt korkusundan özel kalem, koruma şoför arkadaşlara maske taktırıyor.
bu arada maskeyle çalışmak inanılmaz zor.
bir odada bile 3 kişi bulunduğu anda odanın köşelerine kaçıyoruz.
doğrudan vatandaşla teması olan polis noktası ve diğer birimlerimizde eldiven ve maske kullanılıyor.
rutin bina temizliğinde çamaşır suyu kullanımı ayyuka çıktı.
haftada bir alkol bazlı dezenfektanla genel temizlik yaptırıyoruz.
çamaşır suyu ve dezenfektan kokusundan hastaneden farkı olmayan kurumda ciğerleri çürütmezsek iyidir.
ortak alan kullanım kapılarımız teması azaltmak için hep açık.
kurumda çoğusu sağlık nedeniyle idari izinli geri kalanları da dönüşümlü çalışıyor.
70 kişilik kurumda 7-8 kişi ancak bulunuyor.
sevgili günlük,
bugün evdeki 14. gün , belirti yok. ama eşim işe gidip geliyor, her geldiğinde kapmış olabileceğini düşünmek, her gün sadece korona konuşmak artık yavaştan yormaya başladı. ayrıca çok fazla yiyoruz, karantinadan 100 kilo çıkacağız. neyse sağlıklı olalım da ona sonra bakarız.
gram gram, acı yok rocky diye diye verdiğim tüm kiloları geri alıcam böyle giderse. almış bile olabilirim. oaff günlük çocukluktan beri çayı şekersiz içen ben at gibi şeker yiyorum aşalsks makarnayı, mantıyı, diğerlerini saymıyorum bile. yarın detoks yapıp tüm gün elma yiyeyim en iyisi.
hala işe gidiyormus gibi uyuyup uyanıyorum. en çok iş hayatımı özledim. internetsizlik çok kötü çünkü memlekete döndüm. sigarayı aileden habersiz içiyorum 30 dan sonra bu özgürlüğün gitmesi kötü oldu. yeni yol haritaları çiziyorum. spor yapmaya çalişiyorum. bi de yari özledim aramız bok olsa da.
memlekete de dönmenin ardından uzanıp ara uykulara dalıyorum, canım istiyor filmler oyunlar derken sabahlıyorum, yakın arkadaşlarımla whatsapp üzerinden birbirimize sarıyoruz, kedilerimle dertleşiyorum.açıkçası çok şikayet edilesi bir durumda değilim.
aslında da hayatımı bu şekil yaşadığımı fark ettim. ayda 4-5 kere dışarı çıkardım, o da arkadaşlarımla ders çalışmak için. şimdi ise evde çalışıyorum.
sevgili corona gunlugu ,
uzun bir süredir zorunlu sebeplerden dolayı yalnız yaşıyorum. bir şekilde kendimi oyladigim için 6 ay nasıl geçti anlamadim. ama gel gör ki , karantina sebebiyle surekli evde olmak insan sıkıyor. yine oyalayacak şeyler buluyorum ama zaman sanki geçmiyor. sürekli bir şeyler yiyip içiyorum. sıradaki çayımı sevdiklerime armağan ediyorum. gelecek güzel günlere...
bugün de sevgilimi özledim. dün, ondan önceki gün, bir önceki gün gibi. görüntülü konuşmak yetmiyor ki... dokunmak çok kıymetli günlük.
14. günde yavaş yavaş bütün olup bitenin komplo teorisi olduğunu düşünenlere katılmaya başladım. yabancı basından daha fazla detay görmeye falan çalışıyorum böyle. kim bu ölenler? sanki ortalık yeterince ayağa kalkmamış gibi geliyor bana... ciddiyim! yani, çok kolay "girin eve, virüs var" dediler hemen girdik. bir tane bile hasta görmedik. bir gün biri çıkıp "sıcakta gidiyormuş virüs, yaza kadar gider" dedi buna da inandık. maske takın/takmayın. havadan bulaşmaz/havada asılı kalır bilmem kaç saat. ne deseler inandık. garip... bilmiyorum... paranoyak olma puanım 5/10.
mart gerçekten de kapıdan baktırdı.