bu tiplere "bitenler" bitmedikçe bunun sonu falan gelmez.
aşırı itici ve varoş bir davranış.
'üflicek'ten sonrasını okumayacağımız için 'üflicek'i sona koymuş vicdansız.
akşamları sokak lambalarının yandığını epeydir görmüyorum zaten.
yakın zamanda ayrılacak olan çiftin aşırıya kaçan gösterisidir.
var bu tipte erkekler; sevdiceğinin talepleri ne olursa olsun akıl ve mantık süzgecinden geçirme gereksinimi duymadan gerçekleştirmeye koyulan tipler. böylesi uçarı kişilerin talepleri karşılandıkça uçarılıkları ne yazık ki daha da artar. bir noktada ise er kişimiz age of empires'daki “oduncu, yaparım” diyen köylü bile olsa tıkanacaktır. aşırı gösterişli ilişki ise ne yazık ki bitecek ve taraflar geri kalan ömrünü çarşaf çarşaf asılan pankartların anılarından köşe bucak kaçmaya çalışarak geçireceklerdir.
ilişkiyi bir “challenge düellosu” olan gören bu duygusal anomalili tipler aslında toplumda sandığımızdan daha sık bulunmaktadır. partnerini beyninde duygusal olarak yanlış kodlamış olan sevgililere/eşlere her yerde rastlamak mümkün. bu tipte kadınlar, sevgilisini veya eşini, yakın çevresine adeta “bakın bu da benim köpeğim, ne kadar itaatkar ve beni ne kadar da seviyor gördünüz mü?” diyebilmek için ilişkisini devam ettirirken; itaatkar er kişisinin bu vaziyette olmasının sebebinin ise “cinsel açlıktan beyin yetmezliği” diye tabir edebileceğimiz ve türkiye'de pek çok erkeğin muzdarip olduğu bir hastalık olduğunu tahmin edebiliriz. “mız mız yapmasın, altımda 5 dakika dişini sıksın her istediğini yaparım” kafası bu.
kadının tavrı bu tip ilişkilerde ne kadar hastalıklıysa erkeğinki de o kadar anormaldir. oysa bir ilişkide iki taraf arasında sağlam sevgi ve saygı bağları kurulmuş olmalı ve geri kalan her şey bu sağlam temeller üzerine inşa edilmelidir. erkeğine şunu yaptıran kadının sizce hiç saygısı kalmış mıdır ona? ya da aşkını cümle alem duysun diye “öss kazananlar listesi” gibi kocaman pankart asan er kişisinin kendisine saygısı kalmış mıdır?
tahlillerimin acımasız ve son derece somut olmasının bir sebebi var elbet; çünkü bunlardan biri benim arkadaşım. yaşadığım şehirdeki çarşı merkezinde bulunan bir teras kafeye kocaman resimli bir “iyi ki doğdun” pankartı astırmıştı. 1 ay sonra ayrıldılar. adamın adı artık “pankart rahman” ve bu rezaletin anısına lanet ediyor her konusu açıldığında.
demem o ki yapmayın arkadaşlar. libidonuz uğruna kendinize saygınızı yitirmeyin. kendinizi elalemin kahkasına meze yapmayın.
oha utanç verici lan. insanlar nasıl utanmadan bunu asabiliyorlar şok içindeyim.
çok sık üfliyince! böyle pankartlar ortaya çıkıyor işte
belki
elalemin ne diyeceğini
tasarlamak için,
güya sosyal bir ihtiyaçtan ötürü çekilmiş,
seksi fotoğrafları
türlü mecralarda ve
sokaklardaki afişlerle
yayımlamak gibi
bir şehre elektrik verilememesi de
masumdur.
kısaca,
ışıklar gitmezse
elalem ne der?
(bkz:
tasarruf)
şimdi aynısını kendiniz için düşünün. ki ben yaptım. apartmanınızda evin camına böyle bir afiş yaptırıyorsunuz. apartmana giren çıkan komşular, komşu binalar, yoldan geçenler bakıyor. yemin ederim hayal ederken utandım.
tanım: aşırı varoş bir afiş yazısı.
welcome to ayı şehir
nüfus: 83
rakım: 2671m