eskiden övündüğü nesi varsa hepsi yok olup gitmişti ve ölüm hiç de uzak değildi artık ama göğsündeki yüreği yine gençlik yıllarındaki arzularla, tutkularla çarpıyor, gönlü kocamıyordu. ne büyük bir felaketti gönlün hiç yaşanmaması! çünkü gönül yaşlanmayınca, düşleri, düşünceleri de değişmiyordu.
cengiz aytmatov -
deniz kıyısında koşan ala köpek
anlaşmazlık yerine anlaşmayı teşvik ettiğimizde, totaliterce ve kendimize karşı saygısızca davranmış oluruz. doğa, çatışma içinde ve çatışma sayesinde ahengini sürdürebiliyorsa, biz de anlaşmayabiliriz. kendi kendimize böyle bir borcumuz var. anlaşmamak suretiyle yalancılıktan kurtulur, özgürleşiriz.
cehenneme övgü- gündüz vassaf
syf.180
“her sabah, sisin içine doğuyordu o çocuk. henüz güneş bile uyanmadan, toprak yollarda çıplak ayaklarının altında çiğ soğuyordu. patika yollar, kimsenin sahiplenmediği yalnızlık gibi uzanıyordu önünde. eğri büğrü, ıssız, suskun. okula gidiyordu. ya da belki sadece gitmek zorundaydı. çünkü fakir çocuklar hiçbir yere gitmez. onlar, hep bir yerden bir yere katlanırlar.”
berma'yı ilk seyredişimde haz alamayışımın sebebinin, tıpkı bir zamanlar gilberte'le champs-elysees'de buluştuğumdaki gibi, ona fazlasıyla büyük bir arzuyla gitmem olduğunu düşünmüştüm. iki hayal kırıklığı arasındaki tek benzerlik belki de bu değildi; daha derin bir başka benzerlik daha vardı. çok belirgin kişilikteki bir insan, bir eser(ya da bir yorum), bizde apayrı bir izlenim uyandırır. “güzellik” , “üslup'ta açıklık” , “patetik” fikirlerini beraberimizde getirmişizdir; gerektiğinde bunları, kurala uygun bir yeteneğin, bir çehrenin sıradanlığında bulduğumuz yanılgısına kapılabiliriz; ama dikkatli zihnimiz, karşısında, kendisinde zihinsel karşılığı olmayan, içinden çekip çıkarması gereken bir şeklin ısrarını bulur. tiz bir ses, tuhaf bir şekilde soru yüklü bir tonlama duyar. kendi kendine sorar: “bu güzel mi? bu hissettiğim şey, hayranlık mı? renklilik, soyluluk, güç bu mu?”
…
bu yüzden de, samimiyetle dinlediğimiz takdirde, bizi en çok hayal kırıklığına uğratan eserler, gerçekten güzel olanlardır; çünkü fikirler koleksiyonumuzda, özel bir izlenime karşılık olabilecek bir fikir yoktur.
guermantes tarafı
"the ultimate question of human history, as we'll see, is not our equal access to material sources (land, calories, means of production), much though these things are obviously important, but our equal capacity to contribute to decisions about how to live together."
the dawn of everything
kadınların küçük kusurlarını bağışlamayan erkekler, onların büyük erdemlerini hiçbir zaman tadamayacaklar.
h.c.
yanımda yürüyordun milena, düşünsene, yanımda yürümüştün.
görsel
"kendi iraden ve daha iyi olduğuna inandığın değerlere aykırı yönetildiğini düşünenlerden biriysen , ezgiyi beğenmesen de kavalı hala çoban üflüyor demektir."
(bkz:
wayne w dyer)
eşim marilyn'e... birlikte geçen altmış yıl bana az geliyor - günübirlik hayatlar
ölüm bir insan yaşamının hem trajedisinin hem de güzelliğinin nihai kaynağıdır. ölümlü olmak daha iyi olsa da ölmek zorunda olmak yine de kötüdür. ölmek yaşamlarımızı yapılandıran aidiyetlere manasız bir son getirir. ve yine de o manasız son olmasaydı , o aidiyetler de hiç bir manaya sahip olmayabilirdi - ölüm
bir daha incinmemenin yolunu bulmuştum. eğer kimsenin benim için önemli olmasına izin vermezsem bir daha asla böyle bir kayıp yaşamazdım - annem ve hayatın anlamı
bağlanmaktan kaçınmak ancak yarı hayatta olmanın reçetesidir - psikoterapi ve insan olmak üzerine
ne kadar yaşanmamışsa o kadar korkarız - güneşe bakmak ölümle yüzleşmek
bir kayıp her zaman canlanabilir ve yeniden can yakabilir - kayıptan sonra yaşam
acı beklentisi yüzünden bağlardan kaçınmak yarım yamalak var olmanın reçetesidir - bugünü yaşama arzusu
rüyanı dinle, rüyanın gerçeği senin kalbinden geliyor. onu kurtaramazdın, başkalarını da kurtaramazdın. ne o zaman ne de şimdi. sen masumsun bob. - ölüm korkusunu yenmek
ölüm benim için artık bir yabancı değil. o tıpkı eski bir tanıdık gibi - yaşam dersleri
ölüm adildir, hepimizi eşitler - son nefes ölmekte olanlara eşlik etmek
o halde izin ver de tanrı'yı kendi tarzımda seveyim jacob - spinoza problemi
insanlar, neleri neleri bilmediklerini bilmezler. insanların sabitleri var mıdır? yani insan hayatında hep aynı kalan şeyler? maalesef insan hayatının hazırda tuttuğu başka sabitler de vardır. - ölümü atlatmak
çocuklar mülteci değildir, onlar sürgündedir. istedikleri zaman geri dönemezler - göçmenler ve mülteciler