“ikinci yeni” hareketinin canlı müzesi, yaşayan tarihi ve iki ayaklı kütüphanesi “ilhan berk” ile sıkı şâir “ismet özel” arasındaki benzerliklere dair bir çeşit bilgi vermek gerekliliğini anlatır durum.
aynı zamanda güzel bir ukde, ve tabii sadece bu değil. ismet özel ve ilhan berk benzerlikleri ya da ayrılıkları hakkında çok kısa bir giriş.
* ismet özel de bir nebze ikinci yeni hareketindendir, o harekete teğet geçmiş, ancak biraz da siyasi sebeplerden ötürü o hareketten ışık hızıyla uzaklaşmıştır ama, ismet özel’in türk şiirine, velev ki devrim ile aşk’ı/aşkî devrimciliği şiirde işleyişine kattıklarını inkar edebilecek bir kişinin, şiir ile sorunu olduğu muhakkak. memet fuat: “aklı başında bir kişinin ismet özel şiirini inkâr edemeyeceğini söylüyor” ‘çatlıycak kadar aşkî’ kitabına yazdığı önsözde ve bana göre, “ismet özel şiirini inkâr etmek, şiiri toptan çöpe atmak” anlamına gelir, türkçe şiir içerisinde ismet özel şiiri, ama özellikle 30 yıllık bir süreçte ismet özel’in “yaratma-eylemi” olarak şiirleri çıkarılırsa, türk şiiri çoraklaşacaktır, bu muhakkaktır ve evet, ismet özel konusunda biraz mutaassıp olmuş olabilirim.
ismet özel ve ilhan berk’e, bence ece ayhan üzerinden bakılmalı, ben böyle yeğledim. ikisi de ece ayhan’la bağları olan kişilerdir. elbette ki ece ayhan ve ilhan berk dostluğu, ismet özel ile ece ayhan tanışıklığı ile karşılaştırılamaz, ilki; çok daha ileridedir fakat, ikisi de ece ayhan’ın kitaplarında, zihninde ve hayatında yer etmiş kişilerdir.
ece ayhan’a göre ismet özel sıkı şairdir, kendisi bundan bahsetmektedir muhtelif denemelerinde. dinar bandosu içindeki ney * enstrümanının ismet özel olarak anılması boşa değildir, ney; en çok insan sesidir, yerinden koparılmış ve sazlıklardan alınmıştır. ismet özel şiiri en çok budur, yabancılaşmadır, ötekileşmedir. yakın zamanda ismet özel’in dadaist olabilme ihtimali işte tam da bu yüzden vardır çünkü, ismet özel’in yapısında bu vardır. tam da bu yüzden şu birkaç uzun zamandan beri süregelen ulusalcı/islamcı karışımı garip sabuklamaları [delirium] çok da garipsenmemelidir.
ece ayhan’ın ilhan berk’le olan ilişkisi, sadece aynı ekolün en büyük temsilcilerinden olmalarıyla açıklanamaz. bunun yanında bu iki koca adamın ilişkisi, arkadaşlıkla da açıklanamayacaktır çünkü tam anlamıyla dostluktur ilişkileri. hoş, dostluk dedik ama, her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir ilişki değil bu, arada sendelemiştir elbette. ece ayhan’la ilhan berk dostluğu, en açık, yani ki en çıplak şekilde, ece ayhan’ın yazdığı “hoşça kal – ilhan berk’e mektuplar” kitabında görülür.
bunlardan birisinden bir pasaj:
7 kasım 79 – çarşamba
kardeşim ilhan, merhaba!
aklıma düştün düşüyorsun. kısacık da olsa yazıyorum. sanırım daha bodrum’dasındır.
nedense, seni, hep şiirler yazarken, keten astarlı bir pafta masanın üzerinde vardır, düşünürüm. ee şiirin de aykırı vesaire her neyse bir coğrafyası oluyor herhalde. işte bunun nesnel karşılığı da belki harita. bir harita! neyse.
…
peki efendim, ismet özel şiiri ile ilhan berk şiiri ne gibi bağdaşır, ne gibi uzaklaşır? şunu söylemek gerekir ki, ikisi de “velûd” kişiler, yani yetişmek zor, üzerinde çokça durmak gerekir. şuradan başlamalı: yazmak, ilhan berk’e göre zordur. şöyle der:
“yazmak bir cehennemdir”…
ismet özel içinse durum, [en azından gençlik yıllarında] yaşamı bilmemekle bağlantılı, yani bir çeşit öğrenme demek:
“yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?”
ahmet kızmasın ama, eğer ki illâ bir karşılaştırma olacaksa, beni gözümü saniye kırpmadan ismet özel şiirinden yana kullanırdım, bu bir tercihtir evet.
*
ukteyi veren: cervantes1614 (01.11.2007 09:57)