(bkz: bu kız senin helalin istemezse tecavüz et) gibi birşeydir kanımca.

zöge: eşitsizliğe kızan feminist kadınlar tarafından zamanın ötesine yollandığımı hissediyorum.
acaba kutumda yanlış mı hissediyorum?^*

kadınları mutlak değer içine alarak eşitlenmeye çalışılan bir eşitsizliktir!

bütün eksileri ortadan kalkmış olur böylece sorunun, tabii ki teorik olarak!

"islamiyeti kuran-ı kerim'den ibaret sananların" olmadığını zannettiği şey imiş. oha.

bu islamiyet kuran'da tanımlanmıyorsa nerede anlatılıyor? hasan sabbah mı yetiştirdi, bu nasıl bir müslümanlık anlayışı?

(nöbetçi müslüman yazarlar yetişene kadar kadar vekaleten cevab veriyorum)

(bkz: çingene kentbilimi)

(bkz: grönland'ta tarım politikaları)

olmayan, olmamış ve olmayacak hatta olamayacak olandır. nitekim güzel bir terlik ve adalet, zulüm örneği verilmiş. elbette sol terliği sağ ayağa giymek hem giyene hem de giyilene eziyettir de, sağ terliğin haklarıyla sool terliğin hakları arasında bir adaletsiz paylaşım söz konusuysa hangisine daha az hak verdiiyseniz asıl o daha az hak verdiğiniz terlik için zulümdür. elbette dünyada kadın ve erkeklerin fiziksel açıdan eşitliğini savunana kimse yoktur herhalde. ama haklar konusunda bir adaletten bahsediyorsak bunun islamda yeri olmadığını da söylemek gerekir. kadınlar erkekler gördüğünde tahrik olmasın diye kapanırlar fakat nedense erkekler hiç kadınların da bir erkek gördüklerinde tahrik olabileceği akıllarına gelmemektedir. dolayısıyla aslında erkeklerin de bir tahrik, cinsel obje olma ihtimalleri vardır. ha bir erkek kendisini görüp de tahrik olan bir kadın görünce gururlanır "ataerkil" toplumlarda. ama işte işin aslı öyle değil. ne de güzel bu terlik örnekleri, yok yüz kiloyu paylaştıralım örnekleri. vay anasını be!! unutmadan islamiyet kuran'dan ibarettir zaten. başka neyden ibaret olacaktı? allah'ın kelamından daha üst bir kelam vardı da bizim mi haberimiz olmadı? o zamanın şartları filan diyenlere de sözüm kuran-ı kerim'in tüm zamanlar için yollanmış olduğudur. kuran'da zaman kavramı, yer kavramı yoktur. yani tüm zamanlar ve tüm yerler için yollanmıştır. içinde tüm kainatın son elçisinin hz. muhammed ve bu elçiye bildirilen tüm kainat ve sonsuza kadar olan kitabın da kuran olduğu yazmaktadır. sen neyin öznelliğinden, koşulundan bahsediyorsun. noktayı koyan kendisi. aradan parantez açmayın.

giyim kuralları, miras vs. gibi şeylerin de farkında olarak söylemek gerekirse, cinsel rollerin hukukla kesiştiği bazı noktalarda epey devrimci şekilde tam bir eşitlik vardır.
misal evli olmadığı halde cinsel ilişkiye girmenin (zina) cezası bekar kadın ve bekar erkek için 80 sopadır. evli iken eşi dışında biri ile cinsel ilişkiye giren recmedilir; kadın erkek farketmez. mesela erkekler için kadınla el sıkışmak kadın kirli vs. olduğu için yasak değildir. kadın için de erkekle el sıkışmak haram/günahtır. kural karşı cinse (nâmahreme) dokunmamak şeklinde konmuştur. bu epey sert cezalar ve kısıtlamalar konusundaki eşitlik meselesinde kısmen ironi yapsam da bence bu soyutluk kuralların konulduğu zaman ve mekan için şaşırtıcıdır.

kadın erkek eşitsizliğinin islam coğrafyasında islam dışı olası kaynakları ile ilgili olarak:

(bkz: töre ve namus cinayetlerinin islam kaynaklı olması/@skarlet ohara)

islamda kadın erkek eşitliği yoktur zaten.
"islam" ve dolayısıyla müslümanlar da olduğunu iddia etmez.
çünkü kadın ve erkeğin günümüz manasına göre eşit kabul edilmesi, modern zaman algısıyla eşit görülmesi kadına yapılan en büyük haksızlıktır, islamiyette de haksızlığa yer yoktur.
islamiyette kadın ve erkek denktir. her ikisi aynı türün farklı cinsleridir ve farklı şekilde yaratılmışlardır. siz buna isterseniz yaratılış deyin isterseniz de evrim deyin. ne derseniz deyin adı önemli değil ama değiştirilemez gerçek olan şudur ki kadın ve erkek birbirlerinden farklıdır. fiziki yapıları da psikolojik yapıları da birbirlerinden farklıdır. ve kadın her iki açıdan da erkeğe nispeten daha zayıftır.
bu zayıflığı haksızlık olarak addetmek hakkınız vardır. fakat tartışmaya da çok açıktır. bu köyün jargonuyla ben direk sorarım mesela kime göre neye göre diye...
düz mantıkla ve yüzeysel bir bakış açısıyla bu durum haksızlık olarak değerlendirilebilir elbette fakat resme uzaktan bakarsanız ortada olan şeye haksızlık değil denge denir. dolayısıyla kadınla erkek de eşit değil denk olurlar. ve bu durumda işi zor olan taraf aslında erkektir. bu konuda islamiyette bir haksızlık olduğunu iddia ederseniz haksızlık kadına değil erkeğe yapılmıştır diye iddia ederim ben ve bunu da ispatlarım. fakat bu konuda islamiyette kadına veya erkeğe haksızlık yapıldığını iddia etmek ancak sınırlı bir bakış açısıyla savunulabilir. islamiyette ve hatta genel olarak hayat olgusunda durumları ve olayları bütünün içinden çekerek bir parçayı değerlendiremezsiniz, değerlendirirseniz vardığınız sonuç eksik ve dolayısıyla hatalı olur.

ele alınan konu da tartışılan kavramlar da iki satırlık okumalarla, akıl yürütmelerle kulaktan dolma bilgilerle açıklanacak kadar basit mefhumlar değildir.
eşitlik: nedir ki eşitlik?
emin misin iyi bi şey olduğuna?
hangi koşullarda hangi durumda eşitlik, eşit olunması istenenler için olumludur?
kim için ne için eşitlik, kadın ne erkek ne, nasıl farklılıkları ve benzerlikleri var?...
ama bu soruları sormaya gerek yok, duyduk ya çocukluğumuzdan beri, birlerinin diline pelesenk olmuş ya kadın erkek eşitliği, düşünmeden sorgulamadan peşine düşeriz biz de...

eğer kadınlara bazı yerlerini örtmelerini emrediyorsa direktman zaten kadını bir alt seviyeye çekiyor demektir ki eşitlik denklemini başka şeyleri sorgulamadan baştan reddedebiliriz..

bütün tek tanrılı dinler kadın düşmanıdır zira o tek tanrı imgesi, islamiyetteki gibi cinsiyetsiz dense de, hep erkektir efenim. bu açıdan bakınca zaten bir eşitlik söz konusu olamaz, islam, hristiyanlık, yahudilik hangisinde eşitlik var ki? bazı ülkeler biraz yaklaşmışsa o eşitliğe kültürel ve tarihi gelişim yüzündendir, bir feminist hareket olmuştur, sexual liberation olmuştur...