kendini birinci sınıf vatandaş,
anadolu türkünü bilinçsiz halk olarak gören
burnu büyük osmanlı anlayışının,
türkiye cumhuriyeti'nde de sürdüğünü gösteren kibir dolu yargı... bu geriye dönük süreç, kabaca söylersek,
köy enstitüleri'nin kapatılmasıyla başlamış, yanlış ekonomik-toplumsal uygulamalar sonucunda artan kente göçle ilerlemiş, son dönemlerde de "geçmişimizle barışma" safsatasıyla yükseltilen "yeni-osmanlıcılık"la bugün bulunduğu noktaya ulaşarak, o eski "ıstanbul-anadolu karşıtlığı"nı yeniden ortaya çıkartmıştır (kendilerini
beyaz türk olarak gören bu "kibar" kesim gerçekte
osmanlıdan kalma bu sakat anlayışın ürünü "yeni-osmanlılar"dır; içlerinde toplumsalcılığı savunanların da olması acı verici, o denli de çelişkilidir).
unutulmamalı ki
türk devrimi sömürgeci ülkelerle işbirliği içindeki ıstanbula karşı yapılmıştır.
kurtuluş savaşı'nda anadolu köylüsü savaşmış, dolayısıyla da bu ülkeyi onlar kurtarmıştır. o kahraman halkın bu durumlara düşmesi kendilerinin değil son 50-55 yılın yöneticilerinin suçudur.
"
köylü milletin efendisidir." sözü boşuna söylenmemiştir.