la fontaine'den masallar
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

tespih böceği ve karınca krallığı

ormanın derinliklerinde etrafı üç göl ile çevrili büyük bir yarımadada karıncalar yaşarmış. birgün karıncalar ülkesşne bir tespih böceği gelivermiş. ilginç görüntüsü
sebebiyle karıncaların arsında hemen dikkat çekmiş ve bu garip görüntüsü ve şahane bok yemesiyle karınca ülkesinin göllerinin ortasındaki bölümde çalışma yollarını düzeltme ve çöp yok etme işlerinin başına getirilmiş. bu garip mahluk zamanla kendisine bir taban kitle edinmiş. bu taban kitledeki karıncalar da tespih böceğini taklit etmeye çalışan hareketler, böyle bir kendilerini diğerlerinden ayırmalar görülmeye başlamış. hatta birçoğu olurda ilerde gerekir diye pompalı enzimler edinmeye başlamış. bunu gören tespih mahluku da iyice biz gaza gelmesin? çıkıp ta enteresan beyanatlar vermeye, asker karıncaları kızdıracak hareketler yapmaya başlamış. böyle olunca kral karınca ve arkadaşları bundan iyice rahatsız olmuş ve ceza olarak bir müddet ülkedeki örümcek ağına takılı kalmasını sağlamışlar ve cezası bitiminde de ülke işlerine karışamaması için bazı önlemler almışlar.

gel zaman git zaman tespih böceği kendini krallığın çoğuna unutturmuş. bir kaç sene sonra örümcek ağındaki cezası bitince ateşböceğinden esinlenerek yeni bir harekete başlamış. herkese "bakın ben değiştim, eski tespih yok artık" demiş. tam bu sıralarda kralın yaşlandığı ve beceriksizleştiği gerekçesiyle ülkede kral değişikliğine gidilmesi kararı alınmış. bu durumda tespih böceği kendini karınca gibi gösterecek tüm estetik işlemleri yaparak tabanını biraz üzereke de olsa karıncavari görüşler savurmaya, özgürlüğün en büyük destekçisiymiş gibi davranmaya başlamış. keriz karıncalar da tespih böceğinini makyajına inanarak onu kral yapmak istemişler. gerçi eski cezaları yüzünden kral olmasında engeller olmuş ama tespih böceği türlü katakulliyle kral olmayı becerebilmiş.

tespih böceği uzunca bir dönem çağdaş bir karıncaymış gibi ülkeyi yönetmeye çalışmış. hatta bu dönemde orman birliğine girmek için çok can atıyormuş gibi deli divaneler gibi çalışmış. tabi bu durum tespihin esas destekçisi olan tabanın pek hoşuna gitmemiş durum böyle olunca da tabandan kişileri karınca ülkesinin en önemli veya en çok kar getiren yerlerine getirmiş. ülkede yavaş yavaş en önemli mevkilerde ateşböceği grubunun destekçileri belirivermiş. karıncalar bir süre buna birşeş dememiş ama asker karıncalar sürekli parmaklarının göstererek "bakın gidişat kötü fena döveriz sizi haa" demeyi de ihmal etmemiş fakat dayak atmaktan da çekingen durmuş.

gel zaman git zaman tespih, orman birliğine girmeye çalışmalar, çeşitli mahlukat ülkelerine seyahatlar sonucu karıncaları uyutmayı başarmış. fakat tabi tabanını mutlu etmek içinde arada çalışmalar yapmaya devam etmiş. ama sonunda dayanamayıp, dişi karıncaların evden çıkmaması gerektiğ, aslında herkesin dıuşardan karınca görünebileceği ama içieride tespih böceği vesair olabileceği, üzüm yemenin zararlı olacağı ve yasaklanması gibi karıncaları kızdıracak açıklamalar yapmış. ama ateşböceği grubu karar verme siteminde ve idari işlerde çok kalabalıklaştığı için karıncalar hiç bir şey yapamadan kalmış...

evet çocuklar bu masalımızdaki ders şudur tespih böceği kendisini ne kadar karınca gibi gösterse de sonuçta bir tespih böceğidir. mahluk mahlukluğundan vazgeçmez, örümcek gibi düşünenlerin zihni ateşböceğini ışığıyla aydınlanmaz.
1 favorites - -
saint benoit'nın rahmetli fransızca hocası ismet bilgen'in ödevlerini yapmayanların bahanelerini dinlerken ve dinledikten sonra yaptığı sabit yorum
0 favorites - -
0 favorites - -
0 favorites - -
0 favorites - -
nazım hikmet'in mapustayken, ahmet oğuz saruhan* takma adıyla yaptığı la fontaine çevirisinin yeni basımı yky'den çıktı bu aralar.
0 favorites - -
birçoğumuzun, yalnızca “karga ile tilki” masalıyla hatırlayabileceği, jean de la fontaine’in farklı masallardan oluşturduğu şiirlerinin bütünü… bilinenin aksine, masallar düzyazı şeklinde değil, şiir şeklindedir. la fontaine’in, şiirlerinin ham maddesi olarak masalları kullanması, tüm yazdıklarını sadece çocuklar için yarattığı yanlış izlenimini doğurmuştur. oysaki la fontaine bu yolla, çocuklar da dâhil olmak üzere tüm insanlara ulaşabilmek adına, şiirleri için benzersiz bir özgürlük alanı yaratmıştır. söz gelimi, sabahattin eyüboğlu, la fontaine’in aslında çocukları “pek sevmediğinden” söz eder ve şunları da ekleyerek durumu harika bir şekilde özetler: “gerçi la fontaine’in bir çocuksu tarafı yok değil; bütün gerçek şairler gibi o da çocukluğunu yitirmemiş, ya da kırkından sonra yeniden bulmuş. ama bu bir başka çocukluk, yumurtanın değil, düşüncenin kabuğunu kırarak ulaşılan bir çocukluk.”

la fontaine, masalların çocuklarla ilişkisini açıklamak için: “…çünkü bilgeliğe ve erdeme ne kadar erken alıştırılırsak o kadar iyidir. alışkanlıklarımızı düzeltmek zorunda kalmaktansa baştan iyi olmalarını sağlamaya çalışmalıyız. bunun için de masallardan daha yararlı hangi yol bulunabilir?” diyerek biçim değil, öz tutkusunu yinelemiş fakat şunu da eklemiştir:

“ezop’tur babası benim kahramanların.
tarihleri uydurma da olsa bunların,
ders olacak doğru şeyler vardır içinde.
her şey konuşur burada, balıklar bile.
bütün söyledikleri bizleredir ama:
insandır eğittiğim hayvanlar yoluyla.”
4 favorites - -
bu ülkede en çok okunan masallardan bir tanesi. (anlayana...)
0 favorites - -
şu anda siyasilerin her gün tv'de,sokaklarda yaptığı durumdur. biz bilmiyoruz sanki ülkenin durumunu, potansiyelini. epi topu 18 madde var, arkalı önlü yaz bir kağıda ver millete. ama masal hayalgücü için önemli.
0 favorites - -
cocukken en sevdigim kitaplardi. bir de soner sarikabadayi'nin yazdigi bir sarkida gecer, her duydugumda gulumserim.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)