1971 beydağı barajı katliamı, 1993 sivas madımak katliamı, 1999 marmara depremi katliamı, 2004 pamukova tren katliamı, 2011 van depremi katliamı, 2014 ermenek maden katliamı, 2014 soma maden katliamı, 2016 aladağ yurt yangını katliamı, 2018 ankara yht katliamı, 2018 çorlu tren katliamı, 2020 elazığ deprem katliamı, 2020 hendek havai fişek fabrikası katliamı, 2022 çukurca sel katliamı, 2023 kahramanmaraş deprem katliamı, 2024 izmir elektrik kaçağı katliamı, 2025 kartalkaya katliamı, tuzla tersane katliamları, metil alkol zehirlenmeleri, sahte gıda sonucu ölümler…
daha sayamadığımız ve hatırlamadığımız onlarcası… bu olaylar ne facia ne de felaket olarak adlandırılır ancak ve ancak katliamdır. katilleri, aramızda dolaşmakta bürokratik görevlerine devam etmektedir. türkiye cumhuriyeti devleti(!) sözde anayasasında yer alan can güvenliği ve yaşama hakkını bilerek ve isteyerek korumamaktadır. devlet olmanın en temel dinamiğini yerine getirmeyen bir oluşum devlet olarak adlandırılamaz. türkiye cumhuriyeti bünyesinde barınan tüm canlıları rant uğruna katleden bürokratik mafya organizasyonudur.