roger waters'ın izleyicilerin müzikle ve şovla ilgilenmeyip, sadece bira içmek ve bağırmak için orada olmalarından ötürü haklı olarak nevrinin döndüğü bir konserdir. kendisi bu durumu the dark side of the moon ve wish you were here albümlerinin başarısından sonra konserlerinin çok büyüdüğünü ve birçok ilgisiz tayfanın stadyumları doldurmasıyla grubun seyircilerle arasındaki iletişimi kaybetmesi olarak açıklamıştır.
pink floyd'un montreal'deki performansı ise, animals turnesinde kaybolan iletişimin zirve yaptığı ayaktır. roger waters artık dayanamayıp "demi gods" diye bağırarak sahneye tırmanmaya çalışan bir genci çağırıp yüzüne tükürmüş, ama bu yaptığının ardından kendisinden de iğrenmişti. yine de bu işe böyle devam edilemeyeceği fikrinden vazgeçmemiş ve o gece seyirciyle arasına duvar örme fikrini kurarak, the wall projesini kafasında canlandırmıştı. ilk yaptığı iş de konserden sonra otel odasında duvarlı olan sahnenin kaba bir çizimini yapmaktı. bu fikir üzerine hikayeyi ve müziği daha sonra doldurduğunu röportajlarında söylemişti.
diğer yandan david gilmour, bu konserde grup arkadaşının yaşadığı olaydan duyduğu üzüntüyle nedeniyle performansın bis kısmına çıkmamıştı. pink floyd'un gitaristi ise durumu biraz roger waters'ın grupta sivrilmesi ve animals ile beraber turnede grubun liderlik rolünü taşıyamaması olarak yorumluyordu. bizim bir mick jagger'ımız yok, sadece sahneyi ufak ufak adımlayan ve yüzünü buruşturan bir basçımız var diyordu. aslında gruba katıldıktan sonra başarılı gitaristliği, vokal performansı ve yakışıklılığı sayesinde sahnede en ön plan çıkan üyeyken bu rolü the dark side of the moon'dan sonra yaratıcılık olarak roger waters'ın ciddi anlamda gerisinde kalması neticesinde kaptırmasına duyduğu öfkenin de bence payı vardı.
sonuç olarak bu konserdeki talihsiz olaydan roger waters inanılmaz bir konsept çıkarırken, david gilmour onu eleştirmekle yetiniyordu. bu açıdan baktığınız zaman roger waters'ın çok daha büyük bir felsefik birey olduğunu anlayabiliriz. david gilmour'un liderlik eleştirisini ise roger waters, the wall turnesinde gayet başarılı kotarmıştı. ama yıllar geçtikten sonra da roger waters'ın rock izleyicisiyle yabancılaşmasını biraz kendi huysuzluğuna bağlaması da david gilmour'un haklı olduğu bir taraf olduğunu gösteriyordu.