kanımca kaçınılmaz olan sondur.
nesillere bakıldığında, önceki nesillerin duyarlı olduğu konular ile şimdiki nesilin öncelikleri çok farklı. bir tarafta gazete ile büyümüş, köşe yazıları ile okumaya alışmış kesim varken; diğer tarafta twitter, facebook gibi daha "kestir-at" tarzı yaşanılan sitelere aşina olan bir kesim bulunmakta. yani; insanlar günden güne basitleşmeye, sınırlarını daraltmaya (her ne kadar genişlettiklerini düşünseler de) ve "sığlaşmaya" başlıyorlar. bunun doğal bir sonucu olarak da entelektüel kimlik yerini anlık gülümselere bırakıyor. tercihler değişiyor, uzun yazılar okunmuyor, "yazarın vermek istediği mesaj" alınamıyor değil, alınmak istenmiyor. neden mi? vakit kaybı olarak olarak görülüyor ve hayat -bizim gibi vakti çok çok değerli olan insanlar için (evde hadron çarpıştırıyoruz ya, zamanımız kısıtlı)- çok kısa. hayatı hızlandırmak, alabildiğince zevk almak başlığı altında her şeyi ucundan yakalamak adet olmuşken, entelektüel bir davranış biçimi artık beklenemez konumda. bana sorarsanız, çok kısa bir zaman sonra yazılarınızın uzunluğu yüzünden kötülenecek ve düşüncelerinizi mümkünse tek bir cümle ile ifade etmek zorunda kalacaksınız
*.
kısacası, ister kabullenin ister karşı çıkın, gün geçtikçe bu artacak ve bütün dünya (çok ufak bir kesim hariç) "mikroblog" şekline dönecek. komik olacaksın, kısa olacaksın ve mümkünse top trend
* olacaksın. öyle düşünceymiş, aykırılıkmış, dünya kurtarmakmış falan; hikaye.